Herkesin hayatı boyunca yaşadığı inişler ve çıkışlar olur ama yeni araştırmalar herkesin hayatının genel olarak aynı düzlemde ilerlediğini gösteriyor. Yaşamların ortalarına gelindiğinde herkes bir nevi boşluğa düşüyor. National Bureau of Economic Research’ün 51 ülkeden 1,3 milyon insanı kapsayan 7 büyük anketi; 50’lerin ortasındaki insanların bir kaya gibi dibe çöktüğünü gösteriyor. Öte yandan insanlar 20’li yaşların başlarında ve 60’lı yaşlarında emekliliğe başladıklarında oldukça mutlu olduklarını bildiriyorlar.
Farklı yerlerde yapılan tüm anketlerde Batı dünyasının farklı bölgelerindeki insanlara hayatlarında farklı noktalarda nasıl hissettiklerini sorulmuş. Bazılarına genel memnuniyet dereceleri sorulurken bazılarına da doğrudan mutlu olup olmadıkları sorulmuş. Anketlere göre ortaya yaygın olarak şu sonuç çıkmış: Hayat harika başlar, 40’ların sonlarında ve 50’lerin başında kötüleşir, sonra tekrar iyileşir.
Peki 50’li yaşlar birçok kişi için neden bu kadar alt sınırda yaşanır? İlk olarak araştırmacılar orta yaşlı insanların kariyerlerinin zirvesinde olduklarını ve bunun da büyük bir strese neden olduğunu belirtiyorlar. Alternatif olarak, insanlar bu yaşlardayken kariyerlerinin zirvesinde olmaları gerektiğini bilir ama buna yakın olmadıklarını da hissederler. Bu da 50’lerin sevilmemesinin başlıca nedenlerinden biridir. Ayrıca, 40’lar ve 50’ler bir ebeveynlerin olarak çocuklar için endişelenme yaşı olarak görülüyor.
50’lerin stresi ve mutsuzluğuna kapılmak istemiyorsanız bunun üstesinden gelmeniz için öneriler:
“Çeyrek hayat krizi” zamanlarınızı düşünün
İnsanların 20’lerin sonları ve 30’ların yaşında bazı şeylerden tatmin olmayarak kriz yaşayabilirler. Kimi uzmanlar bunun “çeyrek hayat krizi” olarak adlandırıyor. 50’li yaşlarınızdayken de buna benzer bir kriz yaşadığınızı unutmayın ve bu durumu yine aşacağınıza inanın.
Satın alabileceğiniz mutlulukları bilin
“Para sevgiyi satın alamaz” lafının doğruluğu birçok kişi tarafından kabul ediliyor. Ama paranın satın alabildiği ve kişiyi çok fazla mutlu edebilecek şeylerin varlığı da unutulmamalıdır. Paranız sayesinde kendinize yeni deneyim ve maceralar satın alabilirsiniz. Mesela çıkacağınız tatiller ya da zevkinize uygun olan yeni bir hobiye başlamak sizi mutlu edecektir.
Mutluluğun her an süren bir şey olmadığını fark edin
Sizi tamamen neyin memnun ettiği yine kendinize bağlı bir durumdur. Kimileri için çok küçük bir şey bile yeterliyken belki de sizin beklentileriniz çok daha yüksektir. Aynı zamanda hayattan her an mutlu olmayı beklemek de doğru bir davranış olmayacaktır. Bu sebeple hayatınızda yaşadığınız iniş ve çıkışları kabul etmelisiniz. Bu noktada yapmanız gereken şey negatif durumların üzerinde daha az durup pozitif olana odaklanmaktır.
Hiçbir zaman çok ısrarcı olmayın
Psychological Science’ta yayınlanan bir makale mutluluk için çok çabalamanın ters etki yaratabileceğini söylüyor. Bu kadar çok zorladıktan sonra bir şekilde başarısızlık ve hayal kırıklığı ile karşılaşırsanız bu da sizin için daha büyük bir yıkım yaratıyor. Patrick Allan mutluluğu şu şeklinde tanımlıyor: Yukarıdan aşağıya doğru yavaşça düşen bir tüy hayal edin. Eğer uzanıp onu yakalamak için uğraşırsanız tüy minik bir girdaba kapılarak elinizden gidecektir. Ama beklerseniz tüyün yavaşça elinizin üzerine geldiğini göreceksiniz.
Arkadaşlarınızdan destek alın
Kendinizi çevreden ve insanlardan soyutlamanız sizi sadece mutsuz etmez aynı zamanda beden olarak da sağlığınızı kaybetmenize sebep olur. Bu sebeple çevrenizde daima yakın gördüğünüz kişileri tutmaya dikkat edin.
Tüm bunların haricinde kendinize sık sık “daha çok mutluluğun” çok da gerekli olmadığını hatırlatın. Şu an bulunduğunuz konumda her şey yolunda gidiyorsa bunların tadını çıkararak daha fazlası için kendinizi strese sokmayın.
Kaynak:
Lifehacker
Psychological Science