“We are all just walking each other home.”- Ram Dass; “Tek yaptığımız, birbirimize eve kadar eşlik etmek.”
Güzel yol arkadaşları olalım birbirimize…
Her şeyin karıştığı bu dünyada birbirimize neden destekçi olmayalım?
Neden birbirimizi sürekli aşağıya itmeye çalışalım?
Neden başkasının mutluluğu ile mutlu olamayalım?
Neden kendimizi sürekli başka hayatlarla kıyaslayalım?
Neden başkalarının mutlulukları bizim mutsuzluğumuz olsun?
Neden yanında olamayalım sevdiğimizin?
Neden sevdiğimizin canı yanarken onu teselli etmek ya da sorununu çözen olmak yerine onun acısını göğsümüzde hissedip, konuşmadan yanında duramayalım?
Neden başkalarının acısını görmekten bu kadar kaçıyoruz?
Neden her şeyi iyileştirmeye çalışıyoruz? Her yara önce görülmek istemez mi? Bu koşturma neden?
Görülmek iyileşmek değil mi? Varlığımın her halini görüp gitmeyen dostla konuşmadan yan yana oturmak en büyük ilaç değil mi?
Neden her şeyi bireysel algılamak zorundayız?
Herkes kendi yaraları ve yönlendirmeleriyle hareket etmiyor mu?
Hepimiz kendimize iyi geleceğine inandığı şeyi yapmıyor muyuz?
Neden her şeyi kendi penceremizden yorumlamak zorundayız?
Yorumladıkça kendi sanrılarımızın içinde başkalarını boğmuyor muyuz?
Hayatın bizim yorumumuza ihtiyacı var mı?
Anın içinde hepimiz öğrenci değil miyiz?
Neden bilme yarışında kendimizi kaybediyoruz?
Neden sürekli kıskançlıkla başkasının yoluna gözümüzü dikiyoruz?
Sen o kıskandığın yolun yükünden, bedellerinden haberin var mı?
Yükünü ödemeyeceğin o imrendiğin yol, sana iyi gelir mi?
Göz açıp kapatana kadar bitecek hayatı neden dram filmine çeviriyoruz?
Neden kendi mutluluğumuzu engellemek için elimizden geleni yapıyoruz?
İnanın ya da inanmayın hayat doğduğumuz günden beri bizim anlayamayacağımız şekilerde bize destek olup durdu, duruyor.
‘Doğduğum andan beri buraya kadar getiren yaşam, beni anlamadığım şekillerde korudu. Sadece düşündüğüm ya da istediğim şekillerde olmadı.’
En karanlık zamanlarımda bu cümle denizin dibinde bulduğum incim olmuştu.
O yarayla mı destek oldu diye soruyorsunuz içinizden biliyorum. Hayatın nedenlerine benim aklım ermez. Ben kocaman denizde ufacık bir balığım. Yolumu bulmaya, idrak etmeye çalışıyorum, bazen okyanusun büyüklüğünün ihtişamı beni kendimden geçiriyor.
Tüm bunlarla beraber ben de çok tökezledim, halen tökezliyorum. Ama beni buraya kadar getiren varoluşun ne olursa olsun, aklımın ermeyeceği şekillerde beni desteklediğine tüm ruhumla inanıyorum.
Evet destekleme şekli bazen fırtınalarla ya da tatlı meltem rüzgarıyla karışık olabiliyor.
Bu yaşam yolunda başımıza ne gelirse gelsin, işaret parmağımızı karşımıza göstermeden sürücü koltuğa geçmek kendi eve dönüş yolumuzun pusulası olduğuna inanıyorum. Ve tüm ezber kalıplarımızın dönüştüğü yer de burası değil mi?
Bu yaşam yolunda iyi bir öğrenci olmak hepimizin pratiği değil mi?
Ve bir haberim var:
Evden/kendimizden ne kadar uzaklaştığımızı düşürsek düşelim, burası, bu nefes, bu atan kalp bize evin yolunu anbean fısıldayacaktır.
İlginizi çekebilir: Antik Kent Kapadokya’da büyülü bir yoga yolculuğu