Geçen hafta yazdığım “kendini sevme” konulu yazıma kaldığımız yerden devam ediyorum. Evet kendimizi daha fazla sevmek ve kendimize daha iyi davranmak için başka neler yapabileceğimizi merak ediyorsanız yazımı okumaya devam edin lütfen.
Önceki yazı için: Değerinin farkında ol: Kendini ne kadar seviyorsun?
4. Mükemmeliyetçilikten vazgeçin
Mükemmelliyetçilik iki yüzü olan bir madeni para gibidir. Bir yüzü pozitif olup, kendimiz için belirlediğimiz hedeflere bizi iten motive edici bir güçtür. Öte yandan mükemmelliyetçilik, yaptığımız her işte kendimizden çok büyük performanslar beklememize, bu performansı göstermediğimizde de kendimizi eleştiri yağmuruna tutmamıza yol açıyorsa bizi negatif olarak etkiliyor demektir. Mükemmelliyetçiliğin pozitif ve negatif yönlerini bir örnekle ele alalım. Kariyer sahibi bir kadını düşünün. Bu kadın iş yerinde yaptığı sunumlarda kendinden mükemmellik bekliyor, ve bu sayede sunumlara çok güzel bir şekilde hazırlanıp, müdürlerinden iyi yorumlar alıyorsa buradaki mükemmellik beklentisi bizi olumlu yönde etkileyen, itici bir güç halinde demektir. Ancak aynı kadın bu sunumlara hazırlanırken, tüm hayatı bu sunumların iyi geçmesine bağlıymışcasına bir tutum sergileyip, kendini büyük bir gerilim altında hissediyorsa, dahası kadının kendini sevip, sevmemesi sunumların beğenilme oranına bağlıysa mükemmelliyetçilik bu kadının hayatını olumsuz etkiliyor demektir. Gordon H. Flett ve Paul L. Hewitt (2004) tarafından yapılan mükemmelliyetçilik tanımına göre mükemmellik peşinde olan kişi kendisine son derece yüksek beklentiler dayatır, hata kabul etmez ve sürekli olarak kendisini eleştirir. Kendimizi ancak “mükemmel” bir performans sergilediğimizde seviyorsak bu gerçek bir sevgi midir? Gerçek, sağlıklı öz sevgide, kendimize olan sevgimiz yaptığımız işlere bağlı değildir. Araştırmalara göre mükemmelliyetçi insanlar depresyona ve endişe bozukluğuna daha yatkın oluyorlar. Anlaşılan en güzeli orta yolu seçmek. Ne mükemmelliyetçi olup sağlığımızı tehlikeye atmak akıl karı, ne de boşverci olmak. O halde en mantıklısı mükemmel olacağım diye kendimizi gereksiz yere strese sokmadan, yaptığımız işlerde elimizden gelen en iyi performansı sergilemek ve yaptığımız işin sonucu ne olursa olsun kendimizi her daim sevmek.
5. Gelecekteki halinizi değil şimdiki halinizi sevin
“Kendinizin en iyi versiyonu olun” cümlesini siz de sık sık duyuyorsunuzdur.
Evet hepimizin zihninde kendimizin daha iyi bir versiyonu var. Tabii ki kendimize yüksek hedefler belirlemek, onları gerçekleştirmeye çalışmak güzel bir şey. Ancak çoğu zaman “daha iyi” olan versiyonumuza takıntılı olmak, bizim şimdiki halimizin tadını çıkarmamıza engel oluyor. Hemen bir örnek vereyim. Diyelim bizim “daha iyi versiyonumuz” üç dil bilen, daha fit, evli, çocuklu, kariyerinde başarıdan başarıya koşan biri olsun. Eğer biz bu daha “iyi” versiyonumuza ulaşmaya çalışırken, bugünkü halimizden nefret ediyor, kendimize hayatı zehir ediyorsak pek de kendini seven bir insan portresi çizdiğimiz söylenemez. Kendimiz için hayallerimizin olması son derece güzel bir olay. Ama olmak istediğimiz insanla, olduğumuz insan arasında büyük bir fark varsa, dahası sürekli gelecek hedefli düşünüp bugünümüzün tadını çıkaramıyorsak bu işte bir hata var demektir. Sürekli gelecek odaklı düşünerek şu anımızı kaçırıyor olabiliriz. Hedefler belirleyin, hayallerinizin peşinden koşun ama tüm bunları yaparken kendinizin şu anki halini sevmeyi ihmal etmeyin.
6. Kendinize şefkat gösterin
Kendinize ne kadar şefkat gösteriyorsunuz? Dünyaya gösterdiğimiz şefkatin, kendimize gösterdiğimiz şefkatle doğru orantılı olduğunun farkında mısınız? Kendine şefkat göstermenin içinde kendine nezaketle yaklaşmak vardır. Kendine şefkat göstermek kendine karşı anlayışlı olmaktır, kendine sürekli olarak negatif eleştiride bulunmamaktır. Ama en önemlisi kendine şefkat göstermek insan olduğumuzu kabul etmektir. Son yıllarda yapılan araştırmalar kendine şefkat göstermenin sağlığımız üzerindeki pozitif etkilerini ortaya çıkarmıştır. Rockcliff, Gilbert, McEwan, Lightman, ve Glover (2008) tarafından yapılan bir araştırmada katılımcılara küçük bir kendine şefkat gösterme egzersizi yaptırılmış, ve bu egzersiz neticesinde katılımcıların stres hormonu kortizol seviyelerinde bir düşüş gözlemlenmiştir. Yine yapılan araştırmalara göre kendimize gösterdiğimiz şefkat dış dünyayla olan ilişkilerimizi de etkilemektedir. Neff ve Beretvas (2012) tarafından yapılan bir araştırmada kendine şefkat gösteren insanlar, etraflarındaki kişiler tarafından duygusal bağları kuvvetli olarak nitelendirilmişlerdir. Siz de kendinizi daha az yargılayarak, daha az eleştirerek kendinize daha fazla şefkat göstermeye ne dersiniz? Kendinize karşı bir arkadaşınıza gösterdiğiniz sabrı, anlayışı gösterebilir misiniz? Yaptığınız hatalar yüzünden kendinizi durmadan suçlamak ve cezalandırmak yerine hata yapma kapasitesi olan bir insan olduğunuzu kabul edip, hatalarınızdan ders çıkarmayı tercih edebilir misiniz?
Dilerseniz kendimize karşı şefkat gösterme yolculuğuna kalp meditasyonu yaparak başlayabiliriz. Kalp meditasyonu da nedir dediğinizi duyar gibiyim. Gözlerinizi kapatın. Bir elinizi kalbinizin üstüne koyun. Derin bir nefes aldıktan sonra kalbinizin içinde küçük bir gül tohumu olduğunu hayal edin. Kendinize her şefkat gösterdiğinizde bu gülün giderek büyüdüğünü hayal edin. Bu Küçük Prens’in meşhur gülü gibi sadece size özel, biricik bir gül. Evet dünyanın en güzel gülü sizin kalbinizde. Onun güzelliğini iyice kalbinizde hissedin. Bırakın onun güzel kokusu, sıcaklığı kalbinizi sarıp sarmalasın. Ona çok iyi bakacağınıza söz verip gözlerinizi açın. Gerçek bir güle ne kadar özenle bakarsınız öyle değil mi? O zaman şu andan itibaren kendinize şefkat göstererek kalbinizdeki güle de aynı özeni gösterin.
Size önce kendi kalbinizdeki gülü, daha sonra da etrafınızdaki insanların kalplerindeki gülleri fark edeceğiniz sevgi dolu günler diliyorum.
Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Kendini iyi hissetmekle ilgili egzersizleri ise Instagram hesabımdan paylaşıyorum.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
İlginizi çekebilir: İçinizdeki yaralı çocuğu iyileştirin
Kaynaklar:
- Flett, G.L., Hewitt, P.L. (2004). The cognitive and treatment aspects of perfectionism: Introduction to the special issue. Journal of Rational-Emotive and Cognitive-Behavior Therapy, 22, 229–236
- Neff, K. D., & Beretvas, S. N. (2012). The role of self-compassion in romantic relationships. Self and Identity. DOI:10.1080/15298868.2011.639548
- Rockliff, H., Gilbert, P., McEwan, K., Lightman, S.,& Glover, D. (2008). A pilot exploration of heart rate variability and salivary cortisol responses to compassion-focused imagery. Clinical Neuropsychiatry, 5,132-139.