Her şey görecelidir: Gördüğümüz ve gönlümüze koyduğumuza yakından bakalım
Görecelidir, her bir şey görecelidir. Kimilerimize göre, yani “göreceli olarak”, çalışmak zordur. Kimilerimize göre, yani yine göreceli olarak, anne olmak zordur. Kimilerimize göre sorumluluk almak zordur. Bazılarımız için okula gitmek dünyanın en ama en zor şeyidir. Diğer bir grup ise göreceli olarak hayatın bu kadar da zor olmaması gerektiğine inanır değil mi? Bir kısmımıza göre, yani göreceli olarak, yapılacak şeyler oldukça sınırlıdır, hayal ettiklerimize ulaşmak imkansızdır… Bazılarımız için, evet göreceli olarak, hayatımız boyunca yapıp yapabileceklerimiz, yaşayıp görebileceklerimiz de çoktan belirlidir ve o çizgilerin dışına çıkabilmek de “göreceli” olarak imkansızdır!
Ben bugün sizlerle birlikte bu görece kavramına biraz daha yakından bakalım istiyorum. Neden bu kadar fazla görelilik içinde yaşamaktayız? Neden bize oldukça zor gelen bazı kavramlar, örneğin bir şehirden bir şehire taşınmak, örneğin düzenli maaşı olan bir işte çalışmıyor olmak, örneğin hayatımızın bir yılında amacımızın yalnızca dünyayı gezmek olması gibi; bu olasılıkların ve yolların hepsi göreceli olarak bizler için neden bu kadar zordur?
Aslında bunu daha iyi anlamak için bizim eksenimize, bizim algı dünyamıza inmemiz gerekiyor. Bu görelilik kuramının anlatımına değinmemizi gerektiriyor. Çok basit anlamda bir çarşaf düşünelim, bu çarşafa eğer ağır bir top atacak olursanız gerili çarşaf içe doğru çökmeye başlar ve topun ağırlığı dolayısıyla iyice çöker. Fakat aynı top daha hafif olsaydı yapacağı çökme etkisi, yani çarşafın düzlüğü üzerindeki etkisi, çok daha az olacaktı ve hatta ikinci bir topu attığımızda bile dengenin sağlanması mümkün olabilecekti. Halbuki bu durum ağır top için olası değildi. Çünkü kendi ağırlığı ile öyle bir çöküş yaratmış olacaktı ki, ne atarsak atalım o çukurun (çarşaf üzerinde oluşan çökmenin) içine düşecekti.
İşte düşüncelerimiz de aynen böyle işler. Bazılarımız için konu o kadar ağırdır ki sonra gelen güzel şeyler bile adeta bir çukurda birikir gibi “zor” olanlar hanesinde birikmeye devam eder. Ve bazılarımız içinse hayatta ne olursa olsun, hangi zorluk gelirse gelsin bu düzlemde ancak minimum etki yaratır, çökme gibi bir durum söz konusu değildir. Verilen ağırlık enkaz yaratmadığı için her ne olursa olsun denge korunmaya devam eder… Hayat dert olmaz ve bugün yaşananlar zamanla dengeli bir şekilde algılanarak, hayata heyecanla bakılır halimize kolaylıkla dönülebilir!
Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız sizin evreninizde yaşanan çökmelere, neye ne ağırlık verdiğinize, hayatınızda size gelenleri nasıl yorumladığınıza bir kez daha bakmanızı dilerim. Daha farklı ne olabilirdi? Sizin zor diye hayıflandıklarınız gerçekten bu kadar zor mudur? Sizin çekinceleriniz gerçekten risk midir? Sizin olasılıksız gördükleriniz, gerçekten bu derece olasılıksız mıdır? Her bir şeyin ağırlığı, ancak sizin belirlediğiniz kadar!
İlginizi çekebilir: Bakış açınızı değiştirin: Zordan kolaya giden yolu keşfetmek