Son dönemde çokça duyuyorum, bu yazının başlığında gördüğünüz cümleyi, bu yüzden çokça kullanır oldum. İsterim ki, bugün bana eşlik eden sizlerle “adım atmak” yani başlangıç kavramı üzerinde biraz düşünelim. Acaba hayatımızda bu konuda gerçekten takdir edebileceğimiz bir noktada mıyız? Veya bir şeyleri sürekli ertelemek, zamanımızı bugünle değil yarınlarla geçiştirmek halinde miyiz?
Tabii ki hayatımızın farklı dönemleri ve farklı dinamikleri olabilir. Diyeceksiniz ki ‘Pınar benim şu ara değil adım atmak halen devam ettiğim projelerimi, belki hobilerimi, belki evliliğimi bile götürecek enerjim yok’… Bu da bir hayata bakış açısı tabii ki, ama ben bugün bu yazımı okuyan sizlere sormak istiyorum. Daha doğrusu benimle birlikte ben gibi kendinize bir sorun istiyorum; eğer şu an bu enerjiniz yok ise, yarın, bundan 15 gün sonra veya 40 gün sonra veya 6 ay sonra “gerçekten doğru zaman” olacak mı?
İşte bakış açımızı değiştirmemiz gereken nokta aslında burası, yani bizler bugün bazı şeyleri geçiştirdiğimizde (bu yeni bir hobiye başlamak, rejim yapmak, spor yapmak veya sadece bizi üzen ve bunu paylaşamadığımız bir arkadaşımıza durumu açıkça ifade etmek yani kendimizi açıkça ifade edebilmek de olabilir) atmamız gereken adımları atmak cesaretini gösteremeyip “var olan durumu korumak” eğilimine gittiğimizde, aslında her günümüz bir öncekine benzer hale geliyor… Sonra aylar ve yıllar geçiyor bizler şunu söyler oluyoruz “gençliğimde yapamadım, kaç ay oldu zaman ayıramadım” veya “ben çok istedim ama kısmet olmadı”…
Bu aşamada gelin hep birlikte kendi kendimize soralım, bizi tutan nedir, gerçekten bu ertelemelere, bu adım atamamak cesaretsizliğimize sebep olan gerçek neden nedir? Ben sizin için cevap vereyim, örneğin bu yazı bana da muhteşem bir şekilde dokunuyor çünkü “tek başıma seyahat etmek” delisi olan ben bu yıl yine tek başıma koyduğum uzun seyahat etmek hedefimdeki rotamı belirlemek durumumu sürekli ertelemekteyim…
İtiraf edeyim korkuyorum. ‘Neden korkuyorsun’ diye soracak olursanız henüz tam olarak bulabilmiş değilim ama şunu biliyorum ki o bugüne kadar adeta ateşlenmiş “top” gibi kendimi, kendi cesaretimle dışına fırlattığım “konfor alanım” adeta bir hortum gibi benim derinlerine çekiyor… İçimden bana ait olmayan sözler geçiyor, tıpkı hepimiz gibi “ne gerek var, neden bu kadar uzağa gideceksin, daha önce gittin yetmedi mi” ve tabii ki dış seslerin de çokça söylediği “ya başına bir şey gelirse, tek başına öyle o kadar uzaklara gidilir mi”?
Bu sadece örneklerimizden biri. Yine başka bir örnekte anlatmam gerekirse, özellikle uzun süre emek vermemiz gereken örneğin spor yapmak, örneğin rejim yapmak gibi kendimizce kendimize disiplin uyguladığımız “tercihlerimizi değiştirdiğimiz” süreçlerde en çok bu “bir adım ile başlamak” zorluğunu görebiliriz. İşte bu durum tamamıyla bakış açımızdan kaynaklanmaktadır. Aslında en güzel zaman o hayal ettiğimiz sonuca uzanan yolda geçirdiğimiz zamanımızdır. Bizi büyütür, yüceltir, sabır sahibi yapar, emek sahibi yapar, ter dökmemiz gerekir ve adeta kutsallaşırız… Bu yüzden sonuçları düşünmeden, sadece “yolu kabul ederek” bir adım atabildiğimizde aslında hayatımızda çok büyük değişimler yaratırız…
Bu yüzden bu nokta tam bir tercih noktası yani eşsiz bir “yol ayrımıdır”. Bugüne kadar “keşfedilmemiş” kıtaları keşfedenler, yapılmamışı yapanlar ve gerçekleştirilemez denileni gerçekleştirmiş olanlar (yani Galata Kulesi’nden korkusuzca kendini aşağıya bırakmış Çelebi gibi) bu noktada cesaretle “bir adım” attılar… Evet yolları uzundu, bu yolda tek başına kaldılar, belki arkalarından destekleyen bir kişi bile olmadı ama günün sonunda her ne olursa olsun, düşseler de kalksalar da, kaybolsalar da, belki hayal ettiklerini başaramamış olsalar da çok önemli bir şeyi gerçekleştirdiler; “denediler”…
Yani denemenin güzelliğinden korkmadan, sonunu düşünmeden, ne olacak, kim ne diyecek demeden ve en önemlisi yarına ertelemeden, denemek… Bu yazımı okuyorsanız, bugün başlamak hedefinde olduğunuz bir yemek kursu olabilir, spor yapmak olabilir, bir ilişki olabilir veya sadece bitirmeyi düşündüğünüz bir evlilik olabilir; her ne var ise hayatınızda değiştirmeyi düşündüğünüz ama bir türlü “cesaretle adım atmak” noktasında tıkanmış olduğunuz, kendi kendinize söz verin… Bu adım sizin hayatınızdır, bu zaman ve hayat sizin için verildi, siz bunun yöneticisi ve karar vericisi olarak bir adımla başlamak durumundasınız… Evet, belki yollarınız dikenli olacak, belki biraz ağlamanız gerekecek, belki yalnız kalacaksınız veya belki çokça neşe bulacaksınız ama en azından “yapmadım, denemedim, istiyorum ama yapamıyorum, hayal ediyorum fakat bir türlü gerçekleştirmek için bir başlangıç yapamıyorum” demeyeceksiniz; sadece korkusuzca cesurca “bir adım attım” diyebileceksiniz…
Bu yazımda bana eşlik eden sevgili sizler, hayatınıza şu anda bakmanızı diliyorum. Her ne için kalbinizin sesini bastırıyorsanız, dilinizden “yine başlayamadım” diye şikayet ve pişmanlıklar yükseliyorsa ve sizler bugün ne için “denemeden bu dünyadan ayrılmayacağım” diyorsanız, bu konuda “cesaretle ve sevgiyle ve inançla bir adım atmanızı” diliyorum…
Çünkü denemek güzeldir ve bu hayat kalbinizden geçen tüm güzellikleri “denemenize” değer…
“En uzun yolculuklar bile, tek bir adımla başlar.” –Lao Tzu