X

Her şey “bir adıma olan cesaret”le başlar

Son dönemde çokça duyuyorum, bu yazının başlığında gördüğünüz cümleyi, bu yüzden çokça kullanır oldum. İsterim ki, bugün bana eşlik eden sizlerle “adım atmak” yani başlangıç kavramı üzerinde biraz düşünelim. Acaba hayatımızda bu konuda gerçekten takdir edebileceğimiz bir noktada mıyız? Veya bir şeyleri sürekli ertelemek, zamanımızı bugünle değil yarınlarla geçiştirmek halinde miyiz?

 

Tabii ki hayatımızın farklı dönemleri ve farklı dinamikleri olabilir. Diyeceksiniz ki ‘Pınar benim şu ara değil adım atmak halen devam ettiğim projelerimi, belki hobilerimi, belki evliliğimi bile götürecek enerjim yok’… Bu da bir hayata bakış açısı tabii ki, ama ben bugün bu yazımı okuyan sizlere sormak istiyorum. Daha doğrusu benimle birlikte ben gibi kendinize bir sorun istiyorum; eğer şu an bu enerjiniz yok ise, yarın, bundan 15 gün sonra veya 40 gün sonra veya 6 ay sonra “gerçekten doğru zaman” olacak mı?

İşte bakış açımızı değiştirmemiz gereken nokta aslında burası, yani bizler bugün bazı şeyleri geçiştirdiğimizde (bu yeni bir hobiye başlamak, rejim yapmak, spor yapmak veya sadece bizi üzen ve bunu paylaşamadığımız bir arkadaşımıza durumu açıkça ifade etmek yani kendimizi açıkça ifade edebilmek de olabilir) atmamız gereken adımları atmak cesaretini gösteremeyip “var olan durumu korumak” eğilimine gittiğimizde, aslında her günümüz bir öncekine benzer hale geliyor… Sonra aylar ve yıllar geçiyor bizler şunu söyler oluyoruz “gençliğimde yapamadım, kaç ay oldu zaman ayıramadım” veya “ben çok istedim ama kısmet olmadı”…

Bu aşamada gelin hep birlikte kendi kendimize soralım, bizi tutan nedir, gerçekten bu ertelemelere, bu adım atamamak cesaretsizliğimize sebep olan gerçek neden nedir? Ben sizin için cevap vereyim, örneğin bu yazı bana da muhteşem bir şekilde dokunuyor çünkü “tek başıma seyahat etmek” delisi olan ben bu yıl yine tek başıma koyduğum uzun seyahat etmek hedefimdeki rotamı belirlemek durumumu sürekli ertelemekteyim…

İtiraf edeyim korkuyorum. ‘Neden korkuyorsun’ diye soracak olursanız henüz tam olarak bulabilmiş değilim ama şunu biliyorum ki o bugüne kadar adeta ateşlenmiş “top” gibi kendimi, kendi cesaretimle dışına fırlattığım “konfor alanım” adeta bir hortum gibi benim derinlerine çekiyor… İçimden bana ait olmayan sözler geçiyor, tıpkı hepimiz gibi “ne gerek var, neden bu kadar uzağa gideceksin, daha önce gittin yetmedi mi” ve tabii ki dış seslerin de çokça söylediği “ya başına bir şey gelirse, tek başına öyle o kadar uzaklara gidilir mi”?

Bu sadece örneklerimizden biri. Yine başka bir örnekte anlatmam gerekirse, özellikle uzun süre emek vermemiz gereken örneğin spor yapmak, örneğin rejim yapmak gibi kendimizce kendimize disiplin uyguladığımız “tercihlerimizi değiştirdiğimiz” süreçlerde en çok bu “bir adım ile başlamak” zorluğunu görebiliriz. İşte bu durum tamamıyla bakış açımızdan kaynaklanmaktadır. Aslında en güzel zaman o hayal ettiğimiz sonuca uzanan yolda geçirdiğimiz zamanımızdır. Bizi büyütür, yüceltir, sabır sahibi yapar, emek sahibi yapar, ter dökmemiz gerekir ve adeta kutsallaşırız… Bu yüzden sonuçları düşünmeden, sadece “yolu kabul ederek” bir adım atabildiğimizde aslında hayatımızda çok büyük değişimler yaratırız…

Bu yüzden bu nokta tam bir tercih noktası yani eşsiz bir “yol ayrımıdır”. Bugüne kadar “keşfedilmemiş” kıtaları keşfedenler, yapılmamışı yapanlar ve gerçekleştirilemez denileni gerçekleştirmiş olanlar (yani Galata Kulesi’nden korkusuzca kendini aşağıya bırakmış Çelebi gibi) bu noktada cesaretle “bir adım” attılar… Evet yolları uzundu, bu yolda tek başına kaldılar, belki arkalarından destekleyen bir kişi bile olmadı ama günün sonunda her ne olursa olsun, düşseler de kalksalar da, kaybolsalar da, belki hayal ettiklerini başaramamış olsalar da çok önemli bir şeyi gerçekleştirdiler; “denediler”…

Yani denemenin güzelliğinden korkmadan, sonunu düşünmeden, ne olacak, kim ne diyecek demeden ve en önemlisi yarına ertelemeden, denemek… Bu yazımı okuyorsanız, bugün başlamak hedefinde olduğunuz bir yemek kursu olabilir, spor yapmak olabilir, bir ilişki olabilir veya sadece bitirmeyi düşündüğünüz bir evlilik olabilir; her ne var ise hayatınızda değiştirmeyi düşündüğünüz ama bir türlü “cesaretle adım atmak” noktasında tıkanmış olduğunuz, kendi kendinize söz verin… Bu adım sizin hayatınızdır, bu zaman ve hayat sizin için verildi, siz bunun yöneticisi ve karar vericisi olarak bir adımla başlamak durumundasınız… Evet, belki yollarınız dikenli olacak, belki biraz ağlamanız gerekecek, belki yalnız kalacaksınız veya belki çokça neşe bulacaksınız ama en azından “yapmadım, denemedim, istiyorum ama yapamıyorum, hayal ediyorum fakat bir türlü gerçekleştirmek için bir başlangıç yapamıyorum” demeyeceksiniz; sadece korkusuzca cesurca “bir adım attım” diyebileceksiniz…

Bu yazımda bana eşlik eden sevgili sizler, hayatınıza şu anda bakmanızı diliyorum. Her ne için kalbinizin sesini bastırıyorsanız, dilinizden “yine başlayamadım” diye şikayet ve pişmanlıklar yükseliyorsa ve sizler bugün ne için “denemeden bu dünyadan ayrılmayacağım” diyorsanız, bu konuda “cesaretle ve sevgiyle ve inançla bir adım atmanızı” diliyorum…

Çünkü denemek güzeldir ve bu hayat kalbinizden geçen tüm güzellikleri “denemenize” değer…

“En uzun yolculuklar bile, tek bir adımla başlar.”Lao Tzu

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale