X

Hepimiz çağdaş Narkissos muyuz: Narsisistik kişilik bozukluğunun özelliklerini tanıyın

Hepimizin gayet iyi bildiği gibi sosyal medya artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Dolayısıyla sosyal medya ve onun insan psikolojisi üzerindeki olası etkileriyle ilgili haberler sık sık basında karşımıza çıkıyor. Bu tip haberlerden biri de sosyal medyada düzenli olarak selfie paylaşan insanların narsisist olma eğiliminde olduklarını iddia eden haber. Peki bu iddianın doğruluk boyutu nedir?

Ama bu soruya yanıt vermeden önce gelin narsisizm ve narsisistik kişilik bozukluğu (NKB) aslında nedir, onu bir inceleyelim. Narsisizm, Yunan mitolojisindeki Narkissos mitinden türetilmiştir. Mitolojiye göre, genç ve yakışıklı Narkissos kendisine hayran olan birçok kişiyi reddetmiştir. Narkissos tarafından küçümsenmiş bir aşığın duasına cevap veren Tanrıça Nemesis, tıpkı kendisinin daha önce birçok kişiye yaşattığı gibi Narkissos’u karşılıksız aşkla cezalandırmıştır. Narkissos suda kendi yansımasını görerek yansımasına aşık olmuş ve ölene kadar kendi yansımasını umutsuzca izlemiştir (Levy, Ellison ve Reynoso, 2011, Akt. Demirci ve Ekşi, 2017).

Freud (1914/1957) narsisizmi birincil ve ikincil narsisizm olmak üzere iki şekilde ele almıştır. Birincil narsisizm gelişimin ilk yıllarında çocuğun kendini dış dünyadan ayıramadığı için, kendisini sevgi nesnesi olarak görmesini ifade eden normal bir gelişim aşamasıdır (Akt. Demirci ve Ekşi, 2017). İkincil narsisizm ise ilerleyen gelişim dönemlerinde dış dünyada aranan sevgi nesnesinin bulunamamasıyla libidonun yeniden benliğe yönelmesini ifade eden patolojik özellikler içermektedir (Akt. Demirci ve Ekşi, 2017). Horney’e (1939) göre narsisizm kendini sevmenin değil kendine yabancılaşmanın bir ifadesidir. Horney (1939) narsisistik eğilimleri olan kişinin kendine ve başkalarına yabancılaştığını vurgulamaktadır. Ona göre insan narsisistik olduğu ölçüde kendini ve başkalarını sevme yeteneğini kaybeder. Yine Horney’e göre patolojik narsisizm ile sağlıklı benlik saygısı ayrı olarak değerlendirilmelidir (Akt. Demirci ve Ekşi, 2017).

Bazı araştırmacılar, narsisizmi tek boyutlu bir yapı olarak ele alırken diğerlerine göre narsisizmin büyüklenmeci (açık) ve kırılgan (örtük) narsisizm olmak üzere iki boyutu vardır. Büyüklenmeci narsisizm büyüklenme, kibir, saldırganlık, baskınlık, teşhircilik, dışa dönüklük ve yüksek öz güven özelliklerini içerirken, kırılgan narsisizm içe dönüklük, düşmanlık, yetersizlik hissi, düşük benlik saygısı özelliklerini yansıtmaktadır (Miller ve diğerleri, 2011; Wink, 1991, Akt. Demirci ve Ekşi, 2017).

Selfie ve narsisizm arasında bilimsel olarak kanıtlanmış bir ilişki var mıdır?

Peki yazımızın başına geri dönecek olursak gerçekten de selfie paylaşımı ve narsisizm arasında birebir bağlantı var mı? Kore Üniversitesi’nden Jung-Ah Lee ve Yongjun Sung’un araştırmalarına göre üst seviye narsisizme sahip olan kişiler, selfie paylaşımı yapmaya daha fazla yatkınlık sergilemekteler. Bu konuda Rettberg’in (2014) yaptığı bir diğer çalışma ise selfie ve çekilen fotoğrafların paylaşımının narsisizm olgusunu açığa çıkardığına işaret etmektedir. Benzer şekilde, Beattie (2014) selfie davranışının narsisist duyguların ortaya çıkmasına neden olduğundan bahsetmektedir. Ancak araştırmalar şu konuda tam net değiller: Sosyal medya kullanımı mı narsisizmi artırıyor, yoksa narsisistler mi sosyal medyayı aşırı kullanmayı tercih ediyorlar? Yani belki de sosyal medyada fazla selfie paylaşan insanlar zaten halihazırda narsisistik özellikler taşıyorlar. Bu biraz o klasik, yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar sorusuna benziyor. Anlaşılan sosyal medya ve narsisizm ilişkisinin daha iyi anlaşılabilmesi için daha çok araştırma yapılması gerekiyor.

Narsisizm kavramı çok boyutlu bir kavram halinde değerlendirilmelidir. O yüzden de medyanın empoze etmeye çalıştığı gibi selfie çekimi ve narsisizm arasında direkt bir ilişki olduğunu söylemek olayı çok basite indirgemek olur. Ama öte yandan içinde bulunduğumuz çağın benmerkezci bir çağ olduğunu ve dolayısıyla narsisizmi körükleyen bir yapısı olduğunun farkına varmakta da fayda var. Bazı araştırmacılara göre narsisist kişiler sosyal paylaşım sitelerinde oldukça başarılı olurlar çünkü sosyal medyanın yapısı narsisist kişinin kendini ortaya koyma ve beğendiği fotoğraflarını seçme, çok sayıda arkadaşa sahip olma gibi eğilimlerini ödüllendirmektedir (Twenge ve Campbell, 2010: 163). Bu arada her kendinle fazla meşgul olan insanın narsisist olduğunu düşünmek de yanlış bir yaklaşımdır. Narsisist kişilik ile narsisistik kişilik bozukluğu arasındaki farkı bilmek narsisizmin anlaşılmasında oldukça önemlidir. Klinik anlamdaki narsisistik kişilik bozukluğu oldukça ender görülür. DSM-V’e göre genel toplumda görülme oranı %1’dir.

Beğenilmek arzusu herkeste görülen son derece normal bir arzudur. Ancak sosyal medyadaki beğenilme arzunuz sizin için fazla önem taşır bir hale geldiyse, aldığınız “like”ların sayısına çok değer veriyorsanız, dahası nerdeyse her anınızı “selfie”ler aracılığıyla sosyal medyada paylaşan bir hale geldiyseniz bu davranışlarınızı gözden geçirip gerekirse bir psikologtan yardım istemenizde fayda var. Aslında klinik anlamda narsisistik kişilik bozukluğuna sahip olmasak da zaman zaman biz de kendimizi diğer insanlardan üstün ve ayrıcalıklı görme eğilimi gösteririz. Burada önemli olan benliğimize sağlıklı bir şekilde değer vererek kendi narsisistik eğilimlerimizi minimize etmektir.

Hayatın her alanında olduğu gibi burada da denge çok önemlidir. Kendimize olan sevgimiz de, saygımız da dengeli olmalıdır. Kişinin kendini sevmesi psikolojik sağlık için çok önemli bir faktördür. Ancak önemli olan kişinin kendini diğer insanlardan üstün görmeden sevmesidir. Unutmamak gerekir ki biz ne diğer insanlardan üstün, ne de diğer insanlardan aşağıdayız. Size kendinizi sevmekten selfie paylaşmaya kadar hayatınızın her alanında dengeden vazgeçmeyeceğiniz günler diliyorum.

Bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. 2019 yılını “Kendini Sevme” yılı ilan ettim. Kendini sevmekle ilgili psikoloji egzersizlerini #kendinisevmeyılı hashtagi ile paylaştığım Instagram hesabım @ranakutvanrsolaker@gmail.com 

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:

Demirci, E. Ekşi, F. (2017). Büyüklenmeci Narsisizmin İki Farklı Yüzü: Narsistik Hayranlık ve Rekabetin Mutlulukla İlişkisi. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, Haziran 2017, 46: 37-58 (ISSN 1300-8889) DOI: 10.15285/maruaebd.330008.
Freud, S. (1957). On narcissism: An introduction. In J. Strachey (Ed. and Trans.), The standard edition of the complete psychological works of Sigmund Freud (Vol. 14, pp. 73–102). London, England: Hogarth Press. (Orijinal baskı 1914)Horney, K. (1939). New ways in psychoanalysis. New York, NY: Horton. http://www.verlaine.pro.br/txt/ horney-new-ways.pdf adresinden edinilmiştir.
Levy, K. N., Ellison, W. D., & Reynoso, J. S. (2011). A historical review of narcissism and narcissistic personality.
Miller, J. D., & Campbell, W. K. (2011). Addressing criticisms of the narcissistic personality inventory (NPI).
Rettberg, J. W. (2014). Seeing ourselves through technology: how we use selfies, blogs and wearable devices to see and shape ourselves. Palgrave Macmillan.
Twenge, J.M., Campbell, W.K. (2010). Asrın Vebası: Narsisizm İlleti. (Çev.: Özlem Korkmaz). İstanbul: Kaknüs Yayınları. (2009).

İlginizi çekebilir: Benlik saygınızı yükseltin: Çocukluktan kalma fikirleri geride bırakmakİlginizi çekebilir: 

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.
İlgili Makale