Sağlık genelde en dış katmanımız olan kilomuzdan yorumlanabiliyor. Fakat bunun her zaman çok da doğru bir yorumlama olmadığını, yanılttığını söylemeliyim.
Bazen çok zayıf danışanlarım “Artık sağlıklı beslenmeye başlamak istiyorum” diye çıkagelirler. Bekleme odasında görenlerin aklına kolay kolay gelmez bir durumdur bu. O kişinin çok sağlıklı olduğu ve fit kaldığı düşünülür. Durum tam tersidir. Sevdiği abur cuburlardan zengin bir beslenme ve neredeyse hiç yemek yememe söz konusudur. Kilo her ne kadar değişmese, dengede kalsa da vücut yağı yükselmiş, deri canlılığını kaybetmiş ve kan yağları yükselmiştir. Genelde kilo alma korkusu sebebiyle bu tarz bir beslenmeye geçerler ve normale dönme kaygısı kilo sebebiyledir. Halbuki düzgün planlanmış bir beslenme programı ile kilo almaları mümkün değildir. Dengelemeyi öğrenerek sağlıklı yaşama, arada küçük kaçamaklar eklemeyi öğrendiklerinde içten de sağlıklı bir vücuda sahip olurlar.
Bazen de birileri her zaman çabuk kilo alıp çabuk verdiklerini ballandıra ballandıra anlatırlar, “Sorun değil, alırım da, veririm de” diye övünürler. Gelin görün ki sık sık kilo alıp vermek vücuda her seferinde büyük bir metabolik yüktür. Her zayıflamayla sağlık gelir ama her kilo almayla da gitgide bazı sistemler daha fazla bozulur. Çoğu zaman sık sık kilo alıp veren danışanlarıma da bunu derim: “Siz almayıp ortada bir yerde korusanız daha iyi olacak, hızla verip aldıkça sağlığa daha büyük zarar veriyorsunuz.”
Şöyle de anlatayım; yaz aylarında iki kişi de hedeflediği 70 kiloya düşmüş olsun. Biri ilk defa aldığı 10 kiloyu yavaş yavaş vererek, belki minimum 3 ayda hedefine ulaşmışsa sağlıklıdır. Bir diğeri her yıl olduğu gibi bu yıl yeniden diyet sezonuyla kilo vermeye başlayıp 2 ayda 10 kiloyu hızlı verip kilosuna ulaştıysa yine alacağı ve metabolizmayı bozduğu için sağlıksız olacaktır.
Günümüzde hiçbir şeye zaman ayırmak istemiyoruz, sabrımız yok, hemen olsun istiyoruz. Kilo verirken bu düşünce yapısı size hata yaptırır. Anlık iyi hissedebilirsiniz ama kalıcı olmayacağı için yeniden aynı durumla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Kilolar çoğu zaman çok uzun dönemde alınır, ilaç kullanımı ya da özel bir durum dışında, ideal kiloya ulaşmak için kendinize aldığınız süre kadar vakit tanımalısınız. Hızla vermekten ve sonra hızla geri almaktan ve sağlığınızı kaybetmektense aynı kiloda kalmak daha iyidir. Yavaş ve kalıcı kilo vermeyi hedeflemelisiniz.
Bazen de gerçekten kilo verme konusunda ya çok diyet yapıp metabolizmayı bozduğundan, ya gerçekten metabolizma artık yavaş çalıştığından, ya ileri yaş ya da ilaç kullanımı olduğundan kilo vermek çok zorlaşır. Bu durumda veremiyorsak korumaya çalışmalıyız. Bazen bu noktada danışanlar tamamen sağlıklı beslenme düşüncesinden uzaklaşıp hiçbir şey yapmak istemeyebiliyor. Kilo vermeniz bu kadar zorken bir de tamamen bırakırsanız neler olacağını düşünmelisiniz. Az da olsa geldiğiniz yoldan bir daha aynı yere dönmek mi, bulunduğunuz yerde kalmak mı daha sağlıklı olacaktır? Tabii ki aynı noktada stabil kalmayı sağlamak bile bir avantajdır. O noktaya gelirken bir sağlık kazancınız oldu ve onu korumalısınız.
Peki her daim kilomuzu korumak mümkün mü?
Öncelikle beslenme tarzınızı değiştirirken kalıcı olarak dengeli beslenme ile değiştirip böyle devam etmeniz gerektiğinin bilincinde olmalısınız. Yaşam tarzı dediğimiz hayatınıza yerleşecek değişiklikler yapmaya özen göstermelisiniz.
Aynı kiloda kalmak için ilk koşul, açlık ve tokluk hissinizin farkında olma dediğimiz, aç olduğunuzda gerçekten sizi doyuracak sağlıklı besinleri tercih etmek, tok olduğunuzda da keyfi gıdalardan uzak durmak gibi bilinçli kararlar vermekten geçiyor. Doğru besinleri tercih edip kendinizi izlediğinizde yanlış beslenme kararlarından uzaklaşıyorsunuz. Kendinizi, vücudunuzu, midenizi, duygularınızı çok iyi gözlemleyerek bu alışkanlığı zamanla otomatikleştirerek daha rahat besleniyorsunuz.
Yemek düzeninize özen göstermeli ve ayaküstü geçiştirmemeli, hızlı yemek yeme alışkanlığınızı terk etmelisiniz. Bu yeme biçimleri ne yediğinizin farkına varmanızın önüne geçen alışkanlıklardır. Öğün saatlerinizi gününüze göre planlamalı ve çok değiştirmemelisiniz. Ayaküstü atıştırmak yerine, yiyeceklerinizi alıp otururken ne yediğinizin farkında olarak tüketmelisiniz. Aynı şekilde tüm öğünlerinizi daha yavaş yemeye, yediklerinizi fark etmeye çalışırsanız aynı kiloda kalmanız kolaylaşır.
Her gün mükemmel beslenmek, spor yapmak gibi bir düzene bazen sahip olmayabiliriz, o zamanlarda kendinize kötü davranmak yerine, bunun normal olduğunu kabul edip nasıl dengeleyebileceğinizin yollarını aramalısınız. İnsanlar sosyal varlıklardır, tabii ki kaçamaklarınız olacak, bazen vakitsiz kalıp spor yapamayacaksınız, ama sonra normal düzeninize geri döndüğünüzde bunu dengeleyeceksiniz. Sağlıklı beslenme ve yaşam tarzını kendinize sıfır çizgisi olarak belirleyip buradan sağa ve sola olan kaymalardan yine orta noktaya gelme ile dengelenebileceğinizi unutmamalısınız.
Burada önemli bir ayırt edici noktanız olmalı, sık sık normal düzenden uzaklaşıyor, her gün, her saate düzen bozucu, sağlıksız atıştırmalıklar giriyorsa, bunun sizi aynı kiloda kalmaktan uzak tutacağını hatırlamalı ve ona göre seçim yapmalısınız. Evrende her şey sonsuz, bitmez, tükenmez; bu seferlik hayır demeye çalışalım.
Bunun tam tersi olarak da kendinizi bir kötü besin polisi ilan etmemelisiniz; hep aşırı sağlıklı, hep aşırı kontrollü beslenme de farkında olmadan sizi daha çok yoldan çıkarıp aynı kiloda kalmanızı zorlaştırabilir.
Şeker, un, tuz; lezzette muhteşem, sağlıkta sıfır olan üçlüyü tüketirken her daim kontrollü olmalısınız. Aynı kiloda kalanların her daim dikkatli ve dengeli tükettiği gruptur.
Su ise her daim dengeleyicidir. Su, kilo verirken ne kadar önemliyse, aynı kiloda kalırken de o kadar önemlidir. Dengeler, iştah kontrolü sağlar, enerji verir. Susuzluk, açlık ile en çok karıştırılan histir.
Uyku vücudunuzu yeniler ve metabolizmanızı çalıştırır. Uyku düzeni bozulan danışanlarım kilo alma durumuyla karşı karşıya kalırlar. Yetersiz ve kalitesiz uyku sizi gün içinde enerjisiz bırakır ve enerjinizi yemeklerden almak zorunda hissedersiniz ve bu yüzden gerçekçi olmayan açlıklar yaşarsınız. Bu açlığı doyurmak da kolay olmadığından zamanla aynı kiloda kalmanız zorlaşır ve kilo alırsınız. En güzeli saat 23.00 civarında, karanlık bir ortamda, tüm elektroniklerden uzakta 7-8 saat uykudur. Güzel bir uykuyla aynı kiloda kalabilirsiniz.
En önemlisi de kilonuzun aynı kalması için duygu durumunuz ve zihin yapınız ile seçimlerinizin hep aynı kalması gerektiğidir. Dış etkenlerden fazlaca etkilenmemek, doğru beslenme yolundan uzun süre ayrılmamak ideal olandır.
İlginizi çekebilir: Selülitten kurtulmak için beslenmemizde nelere dikkat etmeliyiz?