X

Hemşerim memleket nere: Öznelliklerarası alan teorisi ve bağ kurma

“İnsanlar, bir eşyayla kurmuş olduğu minimal ilişkilerin aynısını her yerde tekrarlar ve bu otomatik olarak gerçekleşir.”
Daniel Stern, Psikoloji Profesörü

Çocukluğunuz veya gençliğiniz 80’lerde, 90’larda geçtiyse ve nispeten büyük bir şehirde büyüdüyseniz “Memleket neresi?” sorusuna aşinasınızdır. Bu soruyu sorma nedeni, soran kişinin sizi zihninde bir yere oturtma çabası, çoğunlukla da bağ kurma ihtiyacından kaynaklanıyor. Bağ kurma gibi gayet insani bir ihtiyaçla sorulan bu soru, farkında olmadan kategorize etmeye, bölmeye sebep olabiliyor. “Memleket neresi?” sorusu kültürümüzün bir parçası. Ancak yazımın amacı bu sorunun doğruluğunu veya yanlışlığını tartışmak değil, insanın bağ kurma ihtiyacına psikoloji biliminin ışığında bir göz atmak.

Bahsetmiş olduğum bu bağ kurma ihtiyacını, insanın diğerlerinden ayrı düşünülemeyeceğini, insanı insan yapan şeyin ötekiyle ilişki kurma biçimi olduğunu vurgulayan “öznelliklerarası alan teorisi” açıklamaya çalışmış. Öznelliklerarası yaklaşımın önemli bir temsilcisi olan Psikolog Daniel Stern, her insanın dış dünyayı ve kendisini, kendine göre bir anlayışla değerlendirdiğini belirterek, bu kuramın insana bakış açısını bir kum tanesinde bir dünya bulmak şeklinde özetliyor.

Stern’e göre terapide danışanla buluşma anları çok önemli. Bu anlar genellikle milisaniyelerle ölçülebilecek kadar kısadır ve gerçekten bir anı ifade eder. Stern bu anların önemini uzun yıllar yapmış olduğu araştırmalar sonucunda ortaya koymuş, özellikle yaptığı terapi seanslarını video kaydına alarak bir mikroskopta inceleme yapar gibi milisaniye milisaniye incelemiş, şimdinin doğasını araştırmış ve mikro analiz yöntemini geliştirmiş.

“Deneyim dünyamızı meydana getiren anlık küçük olaylar, odak noktamızı oluşturur. Bu, anların, ne zaman kişinin farkındalığına girdiği ve iki kişi tarafından ne zaman paylaşıldığıdır. Söz konusu bu deneyimler, psikoterapideki değişimin kilit anlarını ve günlük yakın ilişkilerin düğüm noktasını oluşturur. Bunlar ‘Psikoterapi ve Günlük Yaşamda Şu An’ kitabımın ismindeki ‘şu anlar’dır.”
Daniel Stern

Meşhur kahvaltı sorusu ve mikro analiz

Stern kendisinin formüle etmiş olduğu mikro analiz tekniğinde terapi seansına şu soruyu sorarak başlar: Bu sabah kahvaltıda ne yaşadınız? Bu ilginç soruya danışanın verdiği cevabın aslında onun tüm hayatında tekrarlanan döngünün minimal bir davranış prototipi olduğunu söyler. Danışanı ile yaptığı bu çalışmada danışanının kahvaltısını detaylıca anlatmasını ister. Danışan buzdolabını nasıl açtığını, buzdolabının açılma derecesini, oradan portakal suyunu alışını detaylı bir şekilde aktarır. Buzdolabının kapısını açma şiddet derecesi ile portakal suyunu bardağına boşaltma derecesi ve bardaktaki portakal suyunu içme şiddet derecesi birbiri ile çok benzerdir. İşte buradan hareketle Stern şu sonuca varır: İnsanlar bir eşyayla kurmuş olduğu minimal ilişkilerin aynısını her yerde tekrarlamaktadır ve bu otomatik olarak gerçekleşen bir durumdur. Fakat burada göz ardı edilmemesi gereken önemli nokta ise bireyin portakal suyunu döküşü, bir gece önceki endişeleri ve uzun süredir var olan karakteristik özelliklerinden büyük ölçüde etkilenmektedir (Pulat & Sarıkaya, 2019).

İşte bu meşhur kahvaltı sorusu ile başlayan mikro analizden ilham alan Stern, terapi seansında danışanın koltuğa oturma derecesinden anlık milisaniyelerde gerçekleşen tepkilerine kadar detaya önem vererek bu davranış kalıpları ile danışanın maladaptif (uyumsuz) döngüleri arasında ilişki kurmayı ve danışana bunları göstererek değişim için ilk adımı atmayı amaçlamış. Mikro analizin dayanağı da, ebeveyn ve bebek ilişkilerinin kaydedildiği videoların mikroskop malzemesi gibi incelendiği oldukça deneysel bulgulara dayanıyor.

“Çoğumuz psikoterapide gerçekten işe yarayan şeyin terapist ile danışan arasındaki ilişki olduğunun tekme tokat farkına vardık. Bu gerçeklik hepimizi mahvetti, çünkü yıllar ve büyük paralar harcayarak öğrendiğimiz belirli bir teknik veya kuramın yalnızca bir ilişki yaratmak için araç veya sıçrama tahtası olduğunu fark etmek gerçekten çok cesaret kırıcıydı. Bu ilişki, gerçek çalışmanın olduğu yerdir.”
Daniel Stern

“Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir” felsefesine inanan Stern terapide bir değil, iki kişi olduğunu söylüyor. Ona göre bu iki kişi birbirini değiştiriyor, bunun için terapi devam ediyor. Terapi sürecini interaktif bir süreç olarak ele alan Stern bunu, “aynı dala tünemeye” benzetiyor. Eğer bu sistem çalışmaz, terapistle danışan aynı dala tüneme anlarını yaşayamazsa, birbirine paralel ve hiç kesişmeyen tren rayları gibi kopuk bir yapı ortaya çıkıyor. Terapide tüneme, terapistle danışanın aynı anda aynı duyguları hissetmesi, beraber aynı dala konmaları demek. Bir kaç milisaniyelik bu anı hissedebilen terapist, danışanı anlamak için yeni ufuklar açmış oluyor. Stern bu konuda şöyle diyor: “İki kişi en azından bir anlığına aynı zihinsel alanı kabaca görebilir ve hissedebilir. Psikoterapinin çok büyük bir kısmı bu buluşmalarla ilgilidir.” Bu nedenle terapi, terapist ile danışanın birlikte yaptığı bir yolculuktur.

İnsanlar olarak bizler hayatın her anında, dinamik bir yapı içindeyiz. Birbirimizi sürekli etkiliyor ve şekillendiriyoruz. Bu şekillendirme mümkün olduğunca sağlıklı ilişkilerle olduğunda daha olgun bir hal alırken, patolojik ilişkilerle olduğunda maladaptif (uyumsuz) bir döngü haline gelebiliyor. Öznelliklerarası alan teorisinin temsilcilerinden olan Daniel Stern bunu vurgulayan kuramı ile psikoterapiye özgün katkılarda bulunmuş. Mikro analiz yöntemi ile zamanın en küçük birimi kronyusla ilgilenerek, zihnin farkına vardığı en küçük parça olan anda neler olduğuna bakmış, terapide bu anların birleşmesinden oluşan sürecin danışan tarafından fark edilmesini ve bunun yeniden anlamlandırılmasını sağlamış.

Özetleyecek olursak Stern’in öznelliklerarası alan teorisine göre birbirimizi sürekli etkileyen, dinamik bir ilişkiler ağı içindeyiz çünkü en temel ihtiyacımız bağ kurmak. Bölme ise ilkel bir savunma mekanizması. Travma ve korku bölerken, bağ kurmak iyileştiriyor. Yazımın başlığına ilham veren “Memleket neresi?” sorusunun da bir çeşit bağ kurma ve anlamlandırma ihtiyacından kaynaklandığını söylemiştim. Sevgili Barış Manço’nun böyle bir şarkısı var. Şarkının sözleri yine bir hikaye tadında. Yazımı Barış Manço’nun bu şarkısının Gaye Su Akyol tarafından yorumlanmış versiyonu ile bitirmek istiyorum. Sevgiyle kalın.

Kaynak:

Pulat F. & Sarıkaya M. (2019). İnsanı Anlamanın Tarihi: Klasik Eserlerin İzinde Psikoterapi Pratiği. Kanon Kitap.

İlginizi çekebilir: Bağlantısal bütünsellik ve psikoloji: Yaşam, yaptığımız seçimlerdir

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale