X

Hem sosyal hem içine kapanık: Ambivert kişiler

Şirketi evden çalışma imkanı sunduğu için havalara uçanlardan mısınız? Tek başına daha çok iş bitiren, kendi disiplinine alışkın biri? İple çektiğiniz bir partiye bile ittiğinizde, bir noktada kaçıp tuvalete saklanma isteğiniz oluyor mu? O halde, büyük olasılıkla siz de, çoğu insan gibi ambivertsiniz!

İçe dönük (introvert) ve dışa dönük (extrovert) kavramları ilk kez, 1920’lerde ünlü psikiyatr Carl Jung tarafından bir karakter özelliğini belirtmek üzere kullanıldı. Jung’a göre bu karakterler birbirlerinden aynı durumlardaki “enerji seviyeleri” ile ayrılıyordu. Yani sosyal etkileşim, dışa dönük kişilere enerji verirken, içe dönük insanların enerjisini emiyordu.

İçe dönük (introvert) ve dışa dönük (extrovert) kavramları ilk kez, 1920’lerde ünlü psikiyatr Carl Jung tarafından bir karakter özelliğini belirtmek üzere kullanıldı.
Uyanık olmak için uğraşıyor musunuz?

Bu konuya dair bir diğer teori, 1960’larda Alman psikolog Hans Eysenck tarafından ortaya atıldı. Eysenck, iki karakter özelliği arasındaki farkın, beynin uyarılma seviyesinden kaynaklandığını öne sürdü. Uyarılma seviyesi vücudun ve zihnin dışarıdan gelen sinyallere karşı uyanık ve hazır olması olarak tanımlandığında, dışa dönüklerin daha düşük uyarılma seviyesine sahip olması onların “uyanık” olmaları için daha çok uğraşmalarını gerektiriyordu. Öte yandan, içe dönük kişilerde bu seviye yüksek olduğundan, fazla uyaran (kalabalık, ses, ışık vb.) onlara fazla geliyor; yalnızlığı ve sakinliği tercih etmelerine neden oluyordu.

Ortaya çıkışı nasıl olursa olsun, içe dönük ve dışa dönüklüğün birbirinden tamamen ayrı iki kavram olmadığı biliniyor. Bu iki karakter özelliği iki ayrı nokta değil, bir sayı doğrusu gibi birbirine bağlı duruyor ve ortada kalan, her iki uçtan özellikler barındıran kişilere de ambivert deniyor.

Psikolojik testlerle kişinin hangi tarafa daha yatkın olduğunu bulmak da mümkün. “Risk alır mısınız?”, “Yalnız başınıza çalışmayı mı tercih edersiniz?” gibi sorulara belki, bazen gibi arada yanıtlar vermek, ya da soruların bir kısmına hayır, bir kısmına evet demek, tam da içe dönük ve dışa dönük karakter özelliklerinin ortasında yer aldığınıza işaret ediyor.

Ambivertler değişik durumlara karşı farklı tepkiler verdiklerinden, insanlar onların iki ayrı yüzünü görmüş olabiliyor.

Ambivert olduğunuzu gösterebilecek karakter özellikleri:

  • Adaptasyon (uyum) yeteneği yüksek olmak
  • Risk alabilmek
  • Ne zaman konuşması, ne zaman susması gerektiğini bilmek
  • Yalnız ya da ekip içinde çalışabilmek
  • Ayaküstü sohbetlere mesafeli olmak
  • İnsanlara karşı hem güven, hem şüphe duymak

Bunlara ek olarak, ambivertlerin çevrelerindeki insanlar onları dışa dönük ya da içe dönük olarak tanımlayabiliyor. Ambivertler değişik durumlara karşı farklı tepkiler verdiklerinden, insanlar onların iki ayrı yüzünü görmüş olabiliyor.

Şampiyon dışa dönükler mi?

Çoğumuzun, dışa dönükleri kral olarak görmeye meyilli olduğu bir gerçek. İster politikacı olsun ister patron, güç ve mevki insanların dışa dönük olanlardan seçilmesi (ya da dışa dönük insanların genelde bu mevkilere gelmesi) bunun kanıtı. Peki, dışa dönüklerin başarılı görünmesinin biyolojik bir dayanağı var mı?

Yok. Hatta daha ilginci, dışa dönük insanların içe dönüklerden daha başarılı olduğu gösterilememiş. Satış temsilciliği gibi, dışa dönük kişilerin çok daha başarılı olacağı ön yargısıyla yaklaşılan bir meslekle ilgili yapılan araştırmada, dışa ve içe dönük satış elemanlarının aynı miktar satış yaptığı gözlenmiş. Ambivertlerin ise, onlardan daha başarılı olduğu sonucu çıkmış. Araştırmayı yapan Dr. Adam Grant’e göre bu durum, ambivert kişilerin esnekliğinden kaynaklanıyor. Ambivertler, karşılarındaki insan ya da duruma göre pozisyon alabildikleri için ikna kabiliyetleri daha yüksek oluyor.

Yazar Susan Cain de, Quiet: The Power of Introverts in a World That Can’t Stop Talking (Sessizlik: Susmayı Beceremeyen Bir Dünyada İçe Dönüklerin Gücü) adlı kitabında bu ön yargının adaletsizliğinden bahsediyor. Cain, dışa dönük insan karizmasının yanıltıcı olduğunu öne sürüyor ve ekliyor: Dışa dönükler görece daha narsist ve düşüncesiz olabiliyorlar.

Dışa dönükler görece daha narsist ve düşüncesiz olabiliyorlar.

Özellikle Amerika’da pek çok ebeveynin çocuklarını “içe dönüklüğün tedavisi için” terapiye götürdüğünü söyleyen Cain, okullarda matematik ve kompozisyon gibi bireysel düşünme alanı gerektirecek konuların bile toplu halde işlendiğini ve kişilere fazla özel alan bırakmayan açık ofislerin giderek daha popüler olduğunu belirtiyor. (Susan Cain’in İçe Dönüklerin Gücü aldı TedX konuşmasına buradan ulaşabilirsiniz.)

Kısacası, yaşam tarzımız bize dışa dönüklüğün daha iyi olduğunu sürekli empoze eden bir dünyada yaşıyoruz. Oysa içe dönük veya ambivert olan, sesi görece daha az çıkan ama en az dışa dönükler kadar güçlü, zeki ve etkili bir insan kitlesi olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor.

Kaynaklar:
Live Bold and Bloom
The Guardian
BBC

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale