X

Hem global hem bireysel bir sınav: Covid 19 bize ne anlatıyor?

Bu günlerde gündemimizi oldukça meşgul eden bir konu ile ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum: Covid-19. Diğer adıyla doğanın intikamı.

Geçtiğimiz bir sene boyunca aklımdan çıkmayan tek konu sistemin nerede ve ne şekilde sıkışacağı oldu. Böyle olacakmış demek ki. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu bir felaket değil, kendimizi ve hayatımızı sorgulamak için bir fırsattır. Okumayanlar için öncelikle “Dünyamız bize sesleniyor: Artık uyanma vakti” başlıklı yazımı okumanızı tavsiye ederim.

4,5 milyar yıllık gezegende bu vakte kadar bizim boyutumuzdaki hiçbir canlının küresel tahribat yarattığına rastlanmadı. Peki biz Homo sapiens/düşünebilen canlılar/modern insan olarak nerede hata yaptık? İçinde yaşadığımız doğa, ekosistem, çevremizdeki kültür, aile yapıları, yaşam biçimleri hakkında ne kadar bilinçliyiz? Karşımızda dünya tarihinde önceleri de karşılaştığımız bir pandemik kriz var, buna karşı tutumumuz nasıl olmalı? Dünya bizim etrafımızda mı dönüyor, yoksa aldığımız tek bir karar 8 milyar insanı etkileyebilir mi? Doğa bizimledir, bizim için değil.

Daha büyük bir sistemin parçası olan bizler -evrendeki minicik bir galaksinin içindeki nokta kadar olan- bu dünyada sadece materyal karşılıkları olan uğraşlar edinmeye, aldıklarımızın ve verdiklerimizin hesabını yaparak bir ömür geçirmeye, “kimseye faydamız olmasın, oluyorsa da karşılığı mutlaka olsunlarla” hayatımızı hem kendimiz için, hem de başkaları için zorlaştırmaya mı geldik? Hayır, şimdi bunu görmek için, benliğindeki bütün pürüzlerden arınmak için, senin ya da bir başkasının farklı olmadığını kavramak için evde, içeride olma halini deneyimliyoruz.

İnsan zihni uçlardan meydana gelir, dualite mekanizması tarafından yönlendirilir, iyi-kötü, doğru-yanlış, aydınlık-karanlık. Nefretini dolu dolu yaşayabilen bir insan, sevgisini de öylesine dolu yaşar. Nefreti seçmesinin sebebi enerjisini nasıl yönlendireceğini bilmemesi olabilir, öncelikle hayatımızdaki insanların hepsini kabul etmeliyiz. Herkes, olduğu gibi güzeldir.

Kendi içimize dönmeye çokça fırsatımızın olduğu bu günlerde bireysel arınma ve yeniden yapılanma sürecine girmeliyiz. Değişim ancak sen değişirsen mümkün. Bugüne kadar yaşadığımız bütün olumsuzlukları, aile travmalarını, acı arkadaşlıkları, bizi zamanında üzmüş ilişki ve evlilikleri unutup, üzerimize kendi ellerimizle yapıştırdığımız olumsuzluk zincirini kıralım ve gözlerimizi dünyaya yeniden açalım. Biz istemezsek hiçbir olumsuzluk bizi karamsarlığa sürükleyemez. Her şeyin bir sebebi olduğunu ve kainatın bizim algılayamayacağımız ama hissedebileceğimiz bir denge içerisinde olduğunu kabul edelim.

Beynimiz dualite ile meşgulken, kalbimiz rehberliğinde iyilerimizi, kötülerimizi bir kenara koyup kendi dengemizi bulma yoluna yönelelim. Hepimiz birilerinin evladı, birilerinin kardeşi, birilerinin annesi, birilerinin sevgilisiyiz. Kimseyi suçlamadan, kimseyi sorgulamadan, bu hayatı yaşayanın biz olduğumuzu ve kendi hayatımızın sorumluluğunu da yalnızca bizim alabileceğimizi kavrayalım. Dışarıdan beklenen her türlü değişim, değişimle aramızdaki mesafeyi açar. Değişimin kendi içimizde olduğunu görelim. Unutmayalım ki ayıpladığımız, yargıladığımız, sorguladığımız her şey bizim kendi zihnimizin başkaları üzerinden yansıyan tezahürüdür. Biz kendimizi nasıl algılarsak, dünya da bize öyle görünür. Buradan doğruca gideceğimiz yer, gelmeyi iple çektiğim kolektif bilinç. Şunu unutmamalıyız ki hepimiz birbirimize bağlıyız, dünya üzerinde kimse kimsenin düşmanı olamaz. Hepimiz aynı rahmin meyvesiyiz.

Bu süreç sadece global bir sınav değil, aynı zamanda bireysel de bir sınavdır. Global olarak bundan önce nasıl davrandığımızın sınavı, bireysel olarak da nasıl davranmamız gerektiğinin sınavı. Bu sürecin bize gönderdiği mesaja baktığımızda değişmemiz gerektiğini söylediğini görebiliriz. Kendimize karşı tutumumuzu, diğer insanlara karşı tutumumuzu, doğaya karşı tutumuzu, üzerinde yaşadığımız gezegene karşı tutumumuzu değiştirmeliyiz.

Bu süreç soğukkanlı bir şekilde önlem alınması gereken bir süreç, korkulması gereken değil. Süreci tamamladığımızda geçeceğimiz yeni dünya düzenine karşı duygusal esnekliğimizin sınandığı bir süreç. Artık sadece bizim sağlıklı olmamızın yeterli olmadığının, dengenin sürdürülebilir olması için bütün insanların sağlığının öneminin anlaşıldığı bir süreç. Kolektif bilincin minik adımlarının atıldığı, herkes tarafından yardımlaşmanın, paylaşmanın öneminin anlaşıldığı bir süreç.

Süreç tamamlandıktan sonra olacağımız kişinin temellerini atıyoruz. Yeteneklerimiz neler, hangi konularda becerikliyiz, nelerle uğraşırken mutlu hissediyoruz, günlük rutinimize neleri ekleyebiliriz, neleri çıkartabiliriz. Şimdi, kendimiz ve bağlı olduğumuz herkes için kendimizi ve dünyayı keşfetme zamanı. Doğa bize böyle bir sınav sunarak ne demek istiyor, doğa ile ilgili yeterli fikre sahip miyiz? Bu süreçte kendimizi yapılandırmalı, araştırmalı, öğrenmeliyiz.

Bu süreçte bütün toplumlar otokratları değil bilim insanlarını dinliyor, çarelerin yakın olduğunu görüyoruz. Yönetimsel sistemin yakın zamanda bilimsel kaynaklara dayanacağını öngörebiliriz. Gerçekleri görebilmek için bilimin ışığı altında olmalıyız, bu bireysel bir tutum aslında, gerçekleri “dediler” ile değil kendi gözümüzle görmemizi sağlayacak.

Bilim gerçeği bilmektir. – Mustafa Kemal Atatürk
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. – Mustafa Kemal Atatürk.

İlginizi çekebilir: Boşluklar doldurulmak için değildir: Sadeleşin, hafifleyin, özgürleşin

Gizem Demirci: Selamlar, Ben Gizem, Hollanda'da ikamet etmekteyim. Hayat akışım dünyanın birçok yerinde yaşamamı, birçok farklı işle uğraşmamı sağladı. İspanya'da, İtalya'da, Almanya'da ve son olarak Hollanda'da yaşayıp; hemşirelik, mimarlık, iç mekan tasarımı, danışmanlık ve son olarak ürün tasarımcılığı ile uğraştım. Çok yönlülüğüm ve akış veni aynı zamanda birçok ruhsal, fiziksel ve mental öğretilere de yakınlaştırdı. Bunların arasında yoga, qigong, mindfulness ve tabii ki meditasyon var. Bu ruhsal yolculuğum beni sonunda bütün öğretilerin atası olan Falun Dafa disipliniyle buluşturdu. Yolculuğumun hiç bitmeyecek olması gerçeği aklımda; kendimle, hayatla, evrenle ilgili sorularımı ve cevaplarını sizinle de paylaşmak için buradayım. Umarım yazılarımı okurken eğlenir, soru sorar ve cevap arasınız. Herhangi bir konuyu derinlemesine konuşmak için bana ulaşmaktan çekinmeyin. Sevgiler!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale