Hem çalışıp hem mutlu olmak finansal zekanızı kullanmaktan geçiyor
Eğitim-öğretim dönemimin başlangıcı 80’li yılların sonlarına doğru başladı ve tek tip siyah önlük giyen nesillerin son üyelerinden birisi olma lüksünü yaşadım. Tahminimce bu yazıyı okuyan sizlerle de aynı dönemlerde çocukluğumuz geçti. Hatırlayın ve lütfen kıyaslayın:
Bundan çok değil 5 yıl sonrası hakkında tahminler yapamadığımız bir dünyada, 80’lerde, 90’larda hatta 2000’li yıllarda –öncesini hiç saymıyorum bile- eğitim alan bireyler arasındaki eğitimsel ve hayata olan bakış açısının farkları “Beyzbol-Golf-Futbol” oyun kuralları arasındaki “FARKLILIKLAR” kadar ayrı olduğunu tahmin etmemiz sanıyorum imkânsız değil.
Mesela 1980’li yılların başında Howard Gardner’ın yazdığı kitapta yer alan farklı türde zekâ olduğu gerçeğine ülkemizde 2000’li yıllarda doğan nesiller neredeyse daha yeni yetişti. Düşünsenize birbirinden farklı zekâ türünden bahsediliyor. Kimimizin sözel ya da sayısal yönü, kimimizin sosyal, çevresel, içsel yönü, kimimizin de uzamsal ya da fiziksel yönünün diğerinden daha iyi olma düşüncesi bile, o dönemler için oldukça uzaktı.
Eğitim sistemi nasıl olmalı?
Neyse lafı çok dolandırmayayım, gelişen ülkelere baktığımızda da elbette farkı görmemek çok da zor değil. Eğitim sisteminin ya da aile için informal eğitim etkinliklerini uygulamanın, konuşmanın, ekip çalışması yapmanın, işbirliğine dayalı, rekabetçi ve eğlenceli olduğunu görmekteyiz. Düşünsenize bir oyunu öğrenmek, kazanmak, zaman zaman kaybetmek, bir şeyler ezberletmekten yüzlerce kat daha etkin ve etkili değil midir? Hele bir de çocuğunuz sınıf içerisinde ya da bulunduğu her neresiyse orada oturmaktan hoşlanmıyorsa, hatta dört duvar fobisi varsa devam ettiği okulunun yanında özel dersi hayat okulunda verebilirsiniz. Ancak tüm bu söylediklerimizin aksine çocuğunuza;
“Okula git, iyi not al ve böylelikle iyi bir işin olsun”
telkininde bulunmaya devam ediyorsanız acilen internette, “Bilgi Çağı’nın anlamını” araştırmalısınız.
İlgili yazı: 6 adımda iyi niyetli yeni bir eğitim modeli
İşte bugünün en önemli noktası; günümüz bilgi çağında önemini her geçen gün artıran ve “Zengin Çocuk Akıllı Çocuk” kitabını okurken dikkatimi çeken önemli bir kavram: Finansal IQ.
Finansal IQ kavramı Robert T. Kiyosaki tarafından tam da olması gerektiği gibi tarif edilmiş, Dilek Şendil’de bunu çok güzel çevirmiş:
“Finansal zekâ ne kadar para kazandığınla ilgili değildir, parayı nasıl işlettiğinle (yönettiğinle) ilgilidir. Yaşın ilerledikçe paran sana daha çok özgürlük, mutluluk, sağlık ve istendik yaşam seçenekleri sağlıyorsa finansal zekânın yükseldiğini böyle anlarsın” diyor ve örnekliyor: “Uçakta lüks mevkii de otursan da ekonomik mevkii de otursan da gideceğin yere aynı saatte varırsın. Sorun olan bu değildir. Sorun, hangi mevkiden bilet alacağına senin karar verip veremediğindir.”
“IQ (Zekâ) ≠Finansal IQ”
Teknik olarak günümüzde IQ düzeyi yüksek kişilerin, hızlı kavrama niteliğine sahip oldukları bilinir. Ancak para kazanmak ya da finansal açıdan mutlu olmak için üstün zekâlı olmak gerekmez. Hatta üstün trigonometrik bilgi ise hiç işe yaramaz!
Önemli olan para kazanmak uğruna mutsuz olmayı seçmemek ve hem çalışıp hem de mutlu olmanın finansal zekâyı kullanmaktan geçtiğini unutmamaktır.