Hayatım boyu bazı konularda ısrarla kırılgan ve hassas olmakla suçlanırken kendimden şüphe duymak yerine her zaman sebeplerini anlamaya çalıştım. Bir hayvanın var olma haline bakıp tüm günümün mahvolduğu zamanları, çok sevdiğim birinin söylediği tek sözün ağlattığı anları aşmaya çalıştım ve tüm bunları dışarıya asla belli etmeme isteğimin savaşını verdim. Bu, bir yoldu. Bu yolu düşe kalka yürümeye çalışırken iki kere okuduğum ve notlar ala ala üzerine düşündüğüm şahane bir kitap Hayli Duyarlı Kişi. Kendi kendimize teşhis koymaya bayıldığımız bu çağda, aklımızdaki birçok neden sorusuna cevap bulmamı sağladı. Cevaplar arıyorsanız şimdi anlatacaklarım kitap hakkında detaylı bir ön bilgiye sahip olmanızı sağlayacak.
Bir psikoterapist ve araştırmacı olan Aron, bu kitapta duyarlılığın inceliklerini araştırıyor, etkileri ve potansiyel zorlukları hakkında kapsamlı bir anlayış sunuyor. Kitabın özünde, Aron’un son derece hayli duyarlı kişi (HDK) olmanın ne anlama geldiğine dair tasviri yatıyor. Duyarlılığın, duygusal duyarlılık ve işleme derinliğinden çevredeki uyaranlara duyarlılığa kadar yaşamın çeşitli alanlarında nasıl tezahür ettiğini açıklıyor. Aron, canlı anekdotlar ve vaka çalışmaları aracılığıyla, HDK deneyiminin özünü yakalayıp bu özellikle özdeşleşen okuyucuların duygularını ve mücadelelerini doğruluyor.
Kitabın en ilgi çekici yönlerinden biri, duyarlılığı insan çeşitliliğinin meşru ve değerli bir yönü olarak normalleştirmesi. Aron, duyarlılığı çevreleyen yanlış anlamaları çürütüyor, evrimsel önemini ve bireylere sağladığı benzersiz güçleri vurguluyor. Duyarlılığı damgalanmak yerine benimsenmesi gereken bir özellik olarak yeniden çerçevelendirerek, HDK’lerin doğuştan gelen özelliklerini benimsemelerini ve bunları dayanıklılık ve yaratıcılık kaynakları olarak kullanmalarını sağlıyor. Kitabın beni en çok etkileyen tarafı bu olmuştu. Duyarlılığı zayıflık olarak gören binlerce yorum ve fikir içinde bu halimin aslında bana bambu kadar güçlü bir esneklik de kazandırdığını anlamıştım.
Kitap, öz bakım ve sınır belirleme tekniklerinden ilişkilere ve kariyer seçimlerine ilişkin iç görülere kadar, genellikle bunaltıcı ve aşırı uyarıcı hissedebilen bir dünyada gezinmek isteyen HDK’ler için bir yol haritası görevi görüyor. Benim gibi içe dönük bir dışa dönükseniz zihninizde verdiğiniz savaşların kazananının yine siz olduğunu şefkatle anlatıyor. Hayli Duyarlı Kişi’yi diğerlerinden ayıran şey, ampirik araştırma ve şefkatli hikaye anlatımının karışımı aslında.
Aron, okuyuculara hem bilimsel iç görüler hem de yürekten cesaret sağlamak için bir HDK olarak kendi deneyimlerinden ve kapsamlı klinik çalışmalarından yararlanıyor. Empatik yazı dili sayesinde, HDK’ler arasında bir dayanışma duygusu yaratarak bireylerin teselli ve destek bulabileceği bir topluluğu teşvik ediyor. Kitap öncelikle son derece hassas bireyleri anlamaya ve anlatmaya yönelmiş olsa da alaka düzeyi bu demografinin çok ötesine uzanıyor. İşverenler, eğitimciler ve ruh sağlığı uzmanları, Aron’un incelikli duyarlılık tasvirinden ve duyarlılık düzeyleri ne olursa olsun tüm bireylerin gelişmesine elverişli ortamlar yaratma önerilerinden yararlanabilir.
Ben sanıyordum ki bu duyarlılık beni kırılgan, yenilebilir ve yalnız hale getiriyor. Oysa gerektiğinde dünyanın en sağlam ve mantıklı kararlarını verebilen bir insanmışım. Gerçekliklerle duyguları bu kadar rahatça ve hızla analiz edebiliyor olmak, yürüdüğüm yolda engelleri görmeme ve gördüğümde kendimi anlayarak düşmeden atlatmamı sağlamış.
Hayli Duyarlı Kişi, yüksek duyarlılık frekansında yaşamaya çalışan herkes için bir umut ışığı aslında. Ben mi çok hassasım hayat mı çok karışık diyorsanız yavaş yavaş okuyun bu kitabı. Kendi hızınızda ve duyarlılığınızda.
İlginizi çekebilir: Tuhaf ama kadın olduğu için Leyla Erbil’i seviyorumTuhaf ama kadın olduğu için Leyla Erbil’