X

Hayli Duyarlı Kişi (Highly Sensitive Person) olabilir misiniz?

Dijital ekranlar çok da uzun olmayan bir süre sonra başınızı ağrıtıyor mu? Parlak, göz alıcı ışığa ve yüksek sese tahammülünüz az mı? Vurdulu kırdılı aksiyon filmlerinden rahatsız oluyor, çok fazla kan/ çatışma/kavga içeren sahneleri izleyemiyor musunuz? Etrafınızdaki kişilerin mimiklerindeki ya da ses tonlarındaki en ufak değişikliklere dahi duyarlı mısınız? Sık sık dinlenmeye ve tek başına zaman geçirmeye ihtiyacınız mı var?

Eğer cevaplarınız çoğunlukla evet ise siz de benim gibi Hayli Duyarlı Kişi (Highly Sensitive Person) olabilirsiniz!

Hayli Duyarlı Kişi: Hassas Ruhlar için Kılavuz kitabının yazarı Elanie N. Oran, bu karakter özelliğine sahip kişileri şöyle tanımlıyor: “Hassas bir sinir sistemine sahiplerdir, çevrelerindeki ince ayrıntıların farkındalardır ve yoğun uyarıcı bir ortamda daha kolay bir şekilde aşırı yüklenirler. Özellikle bu özelliğe sahip olmayan kişilere kıyasla, etraflarındaki her şeyi çok daha fazla işlerler—üzerine düşünür, detaylandırır, ilişkilendirirler.”

Toplumun yaklaşık %15-20 civarının bu karakter özelliğine sahip olduğu belirtiliyor. Bu kişilerin %70’i ise aynı zamanda içe dönük kişilik özelliklerine sahip.

20’li yaşlarımın başında içe dönük kavramını ilk kez duymuş ve kendimi çok iyi hissetmiştim. Bende bir sorun yoktu ve yalnız değildim! Dışa dönüklüğün daha fazla takdir edildiği ve içe dönüklüğün “fazla sessiz, içe kapanık, çekingen” gibi tanımlarla basite indirgenip, aşılması gereken bir özellikmiş gibi görüldüğü bir dönemde, sosyal medya üzerinden benim gibi insanlarla bağlantı kurmak ve kendi duygusal ihtiyaçlarımı fark etmek iyi gelmişti.

Son zamanlarda derinlemesine anlamaya çalıştığım hayli duyarlı karakter özelliği de sanki uzun zamandır tamamlamaya çalıştığım bir puzzle’ın eksik parçasını bulmamı sağladı. “Neden bu kadar hassas ve kırılganım?”, “Etrafımdaki şeylere neden bu kadar duyarlıyım?”  gibi cevabını aradığım sorulara ışık tuttu.

Bu yazımda Elaine N. Oran ve diğer kaynaklardan toparladığım bilgilerle birlikte, hayli duyarlı bir insan olarak yakın dönemdeki farkındalıklarımı paylaşacağım. Yazının daha kolay akması adına, İngilizce kısaltması olan HSP (Highly Sensitive People) tanımını kullanacağım.

HSP, içe dönüklük- dışa dönüklük gibi bir spektrum

HSP bir karakter özelliği. HSP olarak doğuyor, hayatımızı bu şekilde geçiriyoruz. Bu değiştirebileceğimiz ya da zamanla aşabileceğimiz bir şey değil. Fakat bu bir spektrum. Kimimiz doğamız gereği bu spektrumun daha uç kısımlarında, kimimiz ortalarında olabiliriz. Hayatımızın çeşitli dönemlerinde bu spektrum üzerinde ileri ve geri yönlerde ilerleyebiliriz. Örneğin ben, sinir sistemimin zayıfladığı ve savaş-kaç modunda yaşadığım son dönemde, dış uyaranlara karşı hassasiyetimin arttığını gözlemliyorum. Daha hızlı yoruluyorum ve daha fazla yalnız kalma ihtiyacım oluyor. Kendimi güvende ve duygusal olarak stabil hissettiğim zamanlarda ise genelde daha toleranslı ve enerjik oluyorum. Bu sebeple son zamanlarda fark ediyorum ki, bir HSP olarak sinir sistemimi dengede tutmak benim için ekstra önemli. Bu da bizi ikinci maddeye bağlıyor.

Bir HSP olarak tükenmeyi önlemek için ilk adım kendi limitlerini fark edip, hayatını buna göre şekillendirmek

Çok sevdiğim pembe, orta boy bir bavulum var. Fakat istediğim esneklikte değil. Biraz fazla eşya ile doldurduğum zaman zor kapanıp şekli bozulduğu gibi, dört tekerliği iyi çalışmıyor ve çekçeği takılı kalıp, hareket etmiyor. Uzun bir süre bavul ile mücadele ettikten sonra anladım ki, bu bavul belirli bir ağırlığı ve eşyayı taşıyacak şekilde tasarlanmış. Yani bavulun kendisinde sorun yok. Sorun benim onu devamlı zorluyor ve kendi isteğime göre değiştirmeye çalışıyor olmam!

Bu metaforu kullandım, çünkü sinir sistemim tam da bu yüzden uzun süredir tetiklenmiş durumda. 

Kapitalist düzen bize hep kendi limitlerimizi zorlamayı ve bu rekabetçi sistem içinde dayanıklı, kararlı ve güçlü olmamız gerektiğini öğretti. Fakat her bir bireyin kendi sınırları ve özel ihtiyaçları olduğundan bahsetmedi.

Ben de limitlerimi hiçbir zaman yeterli görmeyip, doğama saygı duymadım. Devamlı üretken olmaya çalışan bir insan olarak yıllarca uykumla dahi savaştım. Nitekim gün içinde daha fazla iş halledebilmek için daha az uyumam gerekiyordu! Bir süre kahveden destek alıp (Ki HSP bireyler genelde kafeine duyarlı olduğu için, kahvenin bazen yarardan çok zararı olabiliyor) bu şekilde yaşayabilsem de zamanla bedenim bu tempoyu kaldıramamaya başladı ve tükenmişlik sendromu yaşamaya başladım.

Son zamanlarda anlıyorum ki bir HSP olarak hassas bir sinir sistemine sahibim ve hayatımı toplumun beklentilerinden ziyade, kendi doğam ile uyumlu olacak şekilde şekillendirmem gerekiyor. Joe Dispenza, “dünya için yaşamaktan vazgeçip, kendimiz için yaşamaya başlamaktan” bahseder. Etrafımızdaki kişiler bizi anlamakta zorluk çekse de daha yavaş yaşayıp, daha fazla dinlenmeye, rutinlerimize bağlı kalmaya ve kendimize sık sık bakım göstermeye ihtiyacımız var.

Hayır demeyi ve kendini korumayı öğrenmek, çoğu HSP için önemli bir dönüm noktası

Empati duygusu yüksek bireyler olarak, etrafımızdaki kişilerin duygusal ihtiyaçlarını derinden hissedip, onları rahatlatma ve sorunlarını çözme eğiliminde olabiliyoruz. Sevdiklerimizle çatışma yaşamamak ya da onları hayal kırıklığına uğratmamak adına çoğu zaman “hayır” demekte zorlanıyoruz.

Değer verdiğimiz insanlarla elbette ilgileneceğiz, fakat başkalarının sorun ve ihtiyaçlarını kendimizinkilerin önüne koyduğumuzda, bu bizi yine bir tür tükenmişliğe doğru sürüklüyor. Başkalarına kolaylıkla verdiğimiz şefkati ve anlayışı, öncelikli olarak kendimize vermeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Kurtarıcı olma eğiliminden çıkmak, kimsenin duygusal yükünü taşımamak, korkmadan hayır diyebilmek, utanç duymadan kendimize sahip çıkabilmek ve her türlü ilişkimizde (iş, aile, partner, arkadaş) kendi ihtiyaçlarımızı dile getirmeyi öğrenip, alma-verme dengesini sağlayabilmek bizler için çok önemli. Ancak bu şekilde kendimize huzurlu ve dengeli bir hayat inşa edip, daha sağlıklı ilişkiler kurabiliriz.

HSP, bir kusur değil; aksine, bize kattığı eşsiz hediyeleri var

HSP olmayı, kelebek semboliğiyle ifade etmeyi seviyorum.

Uzun süreler kozamızın içinde kalmak bizi; derin, empatik ve bilge kişiler yapıyor. Daha zengin ve derinlikli bir iç dünyamız oluyor. Etrafımızdaki insanları gerçek anlamda “görebiliyor” ve kendilerini “anlaşılmış” hissettirebiliyoruz. Nitekim Elanie N. Oran da hayli duyarlı kişileri “bu dünyada empati, şefkat ve sevginin meşalesini taşıyan kişiler” olarak ifade ediyor.

Daha hassas bir yapıya sahip olsak da aslında yüksek bir içsel güce ve dayanıklılığa sahip oluyoruz. Bu da bize devamlı değişen hayata, aynı tırtılın kelebeğe dönüşmesi gibi, zarafet ve hafiflikle uyum sağlama yeteneği veriyor.

Bir kelebeğin elinize konduğunu düşünün. Kanatları çok hassas olduğu için ona karşı dikkat ve özenle yaklaşırsınız değil mi? Biz de kendi doğamıza saygı duyup, kendimize de aynı hassasiyetle yaklaşmayı öğrendiğimizde, HSP olmanın hediyelerini ortaya koyabiliriz. Ancak önce kendimizi iyileştirdiğimizde, etkili bir şifacı ve spiritüel rehber olarak dünyaya hizmet edebiliriz.

Bu yazıyı okuyan tüm hayli duyarlı kişilere, kalpten sevgilerimle.

İlginizi çekebilir: İçimizdeki acımasız sesi susturarak kendimizi iyileştirebiliriz

Siri Kavita: 2018 yılında “kendi gerçeğimi” yaşamak üzere bir yolculuğa çıktım. Gerçi hayat boyu bu yolculuktaymışım da, bunu fark etmem 27 yılımı almış ve artık hızlanmanın zamanı gelmiş. En büyük destekçilerim Kundalini Yoga ve Gestalt öğretileriyle, kendimi değiştirmek için değil, tam tersi daha fazla “ben” olabilmek için yürümeye devam ediyorum. Hem kendimin hem de bu yoldaki diğer kahramanların yoluna ışık tutabilmek, yaralarımızı birlikte dönüştürebilmek için yazıyorum.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale