X

“Hayır” diyebilmek sanatı

‘Ne olduysa o son teklife hayır diyemediğim için oldu’ deriz bazen, ‘bu geç saate kadar dışarıda kalmayacaktım, yarınki sınavım için çalışmam gerekiyordu çalışmamı tamamlayamadım, son paramı harcamayacaktım ama bana önerilen o güzel cekete hayır diyemedim, aynı ayakkabıdan üç çift almış olmama rağmen dördüncüyü de alma isteğime hayır diyemedim, sadece kahve içecektik sonrasında olaylar kontrolümden çıktı ne zaman bunca saati geçirdim anlayamadım’ deriz örneğin diğer randevumuza geç kalmışızdır… Bunlar işte bizim “hayır” diyebilmek sanatımızın hayatımızda kapladığı yer ve nasıl uyguladığımıza göre hayatımızı çizdiğimiz, yani hayatımızda gördüğümüz sonuçların da resmidir aslında…

Çok daha derinlere ve daha küçücük olduğumuz yaşlara gidelim, bir bakalım “hayır” diyebilmeyi ne zaman öğreniriz veya öğrenebilir miyiz? Örneğin küçük yaşta kıyafetlerimizi seçemeyiz değil mi, yemeklerimizi kendimiz belirleyemeyiz, hangi okula gideceğimizi veya okula gidip gitmemeyi, saat kaçta uyuyacağımızı bile biz belirleyemeyiz. Neden diye soracak olursak kültürümüzün o muhteşem tabiri ile “aklımız ermez”. Evet, bunca “seçim” yapılırken, hayatımızın her anı hakkında karar verilirken, bizim istediğimiz saatte uyumaya, istediğimiz yemeği yemeye veya hangi anda nerede olacağımıza karar vermeye aklımız ermemektedir…

Peki yaşımız biraz daha ilerlesin, lise ve üniversite hayatımızı düşünelim. Bu yaşa gelsek de ne olacağımızı seçmeye aklımız ermez. Bizler anne ve babamızın isteği olan meslekleri edinmeye, örneğin doktor olmaya, mühendis olmaya “hayır” diyebilir miyiz? Belki de ressam olmak veya inanılmaz yetenekli olduğumuz müzik üzerine konservatuara gitmek isteriz, fakat yine “aklımız ermez”, biz hayatın tokadını henüz yememiş toy bir kişilik oluruz ve “hayır” diyemeyiz.

Filmi biraz daha ileriye alıyorum, evlilik yaşımız gelir o hiç “evet” demediğimiz veya anne ve babamıza “hayır” diyemediğimiz mesleği edinmişizdir ve bir mühendis olmuşuzdur. Hayatımızın kaç gününü “hiç kalbimizi koymadığımız” bir iş ile geçirmek zorunda kalırız? Bunu hesaplayamayız tabi ki sadece gerekeni yaparız. Evet, evlenmek noktasında yine hayır diyemeyiz değil mi, çünkü bizim istediğimiz kişi bizim için “iyi bir eş olma” kriterlerini birçok farklı kişinin yorumları ile “sağlayamamaktadır”, ama hemen aklımızın yine ermeyeceği şekilde (!) alternatif öneriler önümüzdedir. Kendimizi “hayır” diye içimizden belki çığlıklar attığımız ama seslendiremememiz yüzünden bizim dışımızda herkesin “evet” dediği bir evlilikte buluveririz. “Mutlu muyuz, çok sorgulama şansımız var mı, artık aklımız eriyor mu” bu sorular genel olarak hayat akışımızda yer tutmamaktadır…

“Hayır” diyebilmek neden önemli?

Aslında hayır diyebilmek evet diyebilmeye göre daha kolay olmalıdır, çünkü evet diyebildiğimiz şeyler tam kabul verdiğimiz yani daha çok üzerinde düşünerek olur verdiğimiz kavramlardır. Fakat bizler işte daha küçük yaşlarımızdan itibaren sanki “hayır” demek kabalıkmış, birini incitmişiz, bir kabahat işlemişiz, bize dayatılana “evet” vermediğimizde, karşı çıktığımızda uyumsuz olmuşuz ve en önemlisi herkesin en iyisini yine o muhteşem iyilik derecesinde bildiklerini kabul etmemiş oluruz. “Uyumsuz” oluruz, “huysuz” oluruz, “inatçı” oluruz veya “çoğunluğun dışında kalan” oluruz… Hayır diyebilmek ve hayır diyebilmekten öte hayır diyebilmek hakkımızı kullanabilmeye gönüllü olmak bile “suç” sayılır…

Oysa gerçekler böyle midir? Hayır diyebilmek o küçük yaşlarımızdan bu yana öğretildiği kadar “kötü” bir şey midir, hayatımızı daha da kötü hale mi getirir, bizi yalnız mı bırakır, sevilmez miyiz? Tüm bunlara karşı kendi kendimize dürüst olarak, gerçekten içimize sinmeyen, gerçekten bizi temsil etmeyen, gerçekten bizi anlatmayan bir eşe, bir işe, bir elbiseye ve hatta bir yemeğe bile “hayır” diyebilmenin o muhteşem cesaretliliğini öğrendiğimizde hayatımız “çekilmez” mi olacaktır?

Sevgili Joseph Murphy güzel eseri Özgüven ve Özsaygı Kazanmak’ta bakın hayır diyebilmek sanatını nasıl yorumluyor:

“…Dünyadaki en önemli sözcüklerden iki tanesi “evet” ve “hayır”dır. Ahlak kurallarını ve değerleri kabul edip bunları kişiliğinizin bir parçası haline getirmek için sizi iyileştiren, kutsayan, canlandıran ve yükselten fikirlere “evet” demelisiniz…

Zihninize ket vuran, sınırlandıran ve korku aşılayan tüm doktrinlere, düşüncelere, fikirlere, öğretilere ve dogmalara “hayır” demelisiniz. Bir başka deyişle, ruhunuzu neşeyle doldurmayan her şeye “hayır” deyin.

…Ruhunuzu iyileştiren, kutsayan, canlandıran ve yücelten tüm fikirlere “evet” deyin. Korku, endişe, hınç, kötü niyet, acı ve düşmanlık barındıran tüm düşüncelere ve önerilere kati suretle “hayır” deyin. Hayatta “evet” dediklerinizin bilinçaltınıza depo edildiğini ve er ya da geç yaşayacaklarınız olacağını unutmayın.

Gelmiş geçmiş en önemli düşünürlerden ve filozoflardan biri olan Emerson; ‘kötüden yakınmaktan vazgeçin. İyiliğin güzelliğini dile getirin’ demiştir. İyi bir fikir değil mi? Hayatta “hayır” dediğiniz her şey sizden bir adım uzaklaşacaktır.”

Hayır diyebilmek gerçek bir sanattır, bugün size ulaşan en küçük öneride bile öncelikle “başkası nasıl düşünür, ne der, nasıl memnun olur” gibi kavramları bir kenara bırakarak ve sadece kendinizi referans alarak, bu öneriye evet demek beni mutlu edecek mi, moralimi yükseltecek mi, bu gerçekten iyi bir fikir mi, bunu gerçekten kabul ediyor muyum, gerçekten kalpten olur verebiliyor muyum diye düşünün. Eğer gerçekten “evet” cevabı almıyorsanız, teklife hoşça ve son derece içinize sinerek “hayır” diyebilirsiniz. Hayır demek bir sanattır, sizin en güzel ve en doğal haklarınızdandır. Bugün hayatınızda neye “gönüllü” olmayarak “evet” demektesiniz ve bu evetleri “hayır” ile değiştirdiğinizde neler değişebilirdi?

Bugün kendiniz için sizi temsil etmeyen, yansıtmayan, yaşatmayan, heyecanlandırmayan, aşkla coşturmayan, kalbinizi kıpırdatmayan, içinize sinmeyen ve en önemlisi “siz olmayan” her şeye “hayır” diyerek kendinize bir hediye verin, hayır demek güzeldir…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale