Hayır demek neden zordur: “Ayıp olmasın” korkusu kendi isteklerinizin önüne geçmesin
“Bu hayatın yarısı çok hızlı evet demekle, diğer yarısı da zamanında hayır diyememekle geçiyor.”
Josh Billings
Misafirlikte önünüze gelen o fazladan bir tabak yemek, aslında göreviniz olmamasına rağmen işyerinde size verilen görev, hiç içinizden gelmediği halde ortama uymak için gittiğiniz o mekan, sade kahve siparişine karşılık gelen orta kahve… Ayıp olmasın, işten kaçtığım düşünülmesin, dışlanmayayım diyerek ufak gibi görünen gündelik tavizler.
Kültür denilen o büyük miras kaynaklı sahip olduğumuz “ayıp olmasın” emniyet kemeri ile sosyal hayata karışıyoruz. Bu kalın çizgi bizim bireysel sınırlarımızdan önemli hale geliyor. Kimi zaman eve gelen misafire yerimizi veriyoruz, kimi zaman varlık ve benlik sınırımızın aşılmasına ses çıkarmıyoruz. Dışlanmak, sevilmemek, işten kaçıyor gibi gözükmemek, tartışmaya neden olmamak ve daha nice korkular yüzünden hayır diyemiyoruz. Tüm bunlar yerine içten içe kendimizle çatışmaya girmeyi tercih ediyoruz. Bütünlüğünü özenle korumakla sorumlu olduğumuz sınırımızın ihlaline izin verdiğimiz için öz saygımızı zedeliyoruz kimi zaman.
Hâlbuki hayır demek; kişisel, duygusal, fiziksel sınırlarımızı korumak, bizi daha tutarlı, huzurlu ve özgüvenli bireyler yapıyor. Olası dış dünya çatışmasından kaçmak yerine bitmek bilmeyen iç dünya çatışmasına girmemizi engelliyor. Böylece bizler dış dünya ile daha dengeli, tutarlı ilişkiler yürütebiliyoruz. Çeşitli sebeplerden koruyamadığımız her alan için başka bir alanı hararetle savunmamıza gerek kalmıyor. Bir kere içinde bulunmak istemediğimiz koşulları mecburen kabul ettiğimizde sadece içimizde çıkan isyan duygusuyla baş etmeye çalışmıyoruz, aynı zamanda “hayır” deme kasımıza da bir darbe indiriyoruz.
“Hayır” demek konusu ile kişisel hayatım üzerinden değerlendirmeler yaptığım, yüzleştiğim dönemde karşıma Destek Yayınları – Hayır Diyebilme Sanatı kitabı çıktı. Kitap, oldukça hafif bir dile sahip olsa da çeşitli örneklerle olayın bütününü sunuyor.
Kitaptan öne çıkan birkaç madde şu şekilde:
- Varlık ve benlik sınırı, hayır diyebilen, ne istediğini ve ne istemediğini iyi bilenlerin inşa edebildiği, yaşam kalitesini artıran güçlü ve özel bir alandır.
- Kendi hayatınızın dümenini elinizde tutabilmek hayır diyebilmekten geçer. Hayır diyemeyenlerin rotasını başkası çizer.
- Hayır diyebildiğiniz her noktada hayat resminizi sağlam bir çerçevenin içine almış olursunuz. Hayırlarınız hayat çerçevenizdir.
- Hayır diyerek sadece nerde durduğunuzu değil, başkalarının da nerede durması gerektiğine işaret edersiniz.
- Kendinize biçtiğiniz değerin karşılığını başka yüzlerde aramak samanlıkta iğne aramak kadar beyhudedir, yorucudur, gereksizdir.
- Neyi kolayca onaylıyorsunuz fark edin, inceleyin.
- Hangi konularda kendinize güvenip güvenmediğiniz çok değerlidir.
- Çatışmadan kaçmanın yolu evet demek değildir, bu ancak kısa süreli çözümler, anlık rahatlamalar sağlayabilir.
- Hayır dediğiniz konularda çözüm bulmak sizin vazifeniz değildir.
- Önceliklerinizi doğru sıralamanız gerekmektedir, aksi takdirde her talebi yerine getirmeniz mümkün değildir.
- “Hayır, gelemem, üzgünüm” demek aslında yaptığınız işin içinde kendi adınıza suçluluk hissettiğinizi gösterir.
İlginizi çekebilir: Dünyanızı değiştirmek istiyorsanız işe zihninizden başlayın