X

Hayattan keyif almayı ve mutluluğu kabul etmek neden bu kadar zor?

Zevki ve mutluluğu kabul etmekle ilgili blokajlarınız olduğunun farkında mısınız? Gelin birlikte bu konuya biraz farkındalık getirelim…

İçinde yaşadığım zamanda bu sıralar bu konuyla ilgili blokajlarıma çarpıp duruyordum ve aklıma Sadhguru’nun Karpavrishka Ağacı ile Cenneti anlatışı geldi… O hikayede kişi bir gün uzunca bir yürüyüşün ardından bir ağacın altında dinlenmek için oturuyor ve orada uyuyakalıyor, uyandığında karnının aç olduğunu hissediyor ve “Şimdi şurada şöyle güzel bir kahvaltı olsa ne iyi olur” diye düşünüyor. Ve Hop! Hemen önüne leziz bir serpme kahvaltı geliyor. Kişi bu kahvaltıyla güzelce karnını doyuruyor ve ardından, “Şimdi şöyle güzel bir şerbet, içecek bir şeyler, bir şarap olsa da içsem, ne iyi olur” diyor ve önünde birbirinden farklı lezzetlerde, serin içecekler beliriyor. Kişi bu noktadan sonra artık karnı tok ve dinlenmiş olduğundan, içinde bulunduğu durumu, yani, dilediği her şeyin önünde böyle kolayca belirmesini sorgulamaya başlıyor ve soruyor, “Nereden, nasıl geliyor bunca şey böyle?” ve bu, önceden öğrendiklerinin, inandıklarının tersi bir durum olduğu için kaygılı bir şekilde bu durumun normal olmadığını ve bunları getirenlerin mutlaka etrafta dolaşan hayaletler olduğunu düşünüyor ve hop! Hemen ardından etrafında çalılıkların arasında gezen gölgeler ve sesler belirmeye başlıyor… Sonunda kişi feryat figan bulunduğu yerden kaçıyor ve dilek ağacından uzaklaşıyor.

Yaşam da aslında tam olarak bu dilek ağacı gibi zihninizdeki düşünceleri size eninde sonunda getiren, içinizden derin bir inançla inandığınız her şeyi gerçekleştiren bir ağaç. Peki, bunu bile bile neden kolaylık, keyif ve bolluk içeren, mutluluk, sevinç ve arkadaşça hisler içeren düşüncelere zihnimizde yoğun ve geniş bir şekilde yer veremiyoruz?

1. Kendini koşulsuz sevgi ve iyiliğe layık görememek…

“Mutlaka karşılığında bir şey vermeliyim, emek vermeliyim çünkü sadece uslu durduğumda babamdan/annemden sevgi aldım ve sevgi almayı böyle karşılıklı öğrendim. Allah’ın sevgisi için bile ibadet etmeliyim, namaz kılmalı, oruç tutmalıyım, alkol içmemeli ve karnım tokken üzerine tatlı yememeliyim, çünkü haketmeliyim. Karşılıksız sevgi almakla ilgili en ufak bir fikrim yok çünkü hiç görmedim ve deneyimlemedim.”

Oysa Allah sizi tahmin edebileceğinizden daha öte bir şekilde koşulsuz seviyor. Şüphesiz ki Allah lütufkârdır.

2. İnsanlara uyum sağlayabilmek ve kolayca bağlantı kurabilmek için onların çektiği acıları çekme zorunluluğuna inanmak. “Ortak acılarımız biri birbirimize daha derinden bağlar” inancı…

Dertli olmak toplumumuzda, neredeyse, kolay ve kısa yoldan iletişim kurmanın bir yolu… Hepimiz ortak acılar çekelim ki empati yapabilelim, konuşacak konumuz olsun ve ortak dertlerimiz olursa daha sıcak ve samimi bir iletişimimiz olur. Örneğin, ülkenin ekonomik durumu bu haldeyken bir esnaf, diğer esnaf arkadaşına “Nasılsın? İşler nasıl gidiyor?” dediğinde diğer esnafın işlerinin iyi gitmesinden bahsetmekten çekinmesi ve “Çok şükür, işlerim çok iyi!” diyebilmesi yerine “İdare ediyoruz, hayatta kalmaya çalışıyoruz…” vb. başarı yerine vasatlığı ifade eden bir yanıt vermesinin daha uygun bulunması… Sanki güzel bir finansal durumda olmak ayıpmış gibi… Ya da herkes, herkes ile aynı durumda olmak zorundaymış gibi…

3. Allah’a yakınlaşmak için acı çekmeliyim inancı…

Acı çekmenin ve/veya yoksunluğun, yoksulluğun bizi O’na ulaştıracağına ya da yaklaştıracağına inanabildik de, bolluğun ve bereketin, yaşamdan zevk almanın ve sevincin ve kahkahanın bizi Allah’a yakınlaştıracağı inancını neden reddederiz?
Bu kimin inancı? Ya da Allah “Bana ağlayarak gelin, mutsuzluk ve sefalet ile gelin, bana ulaşmanın yolu ancak budur” mu demiş? Hiçbir semavi dinin kitabında böyle bir söylem geçmiyor. Bunun yerine İslam dininin kitabı olan Kur’an-ı Kerim’de, “İsteyin, vereyim” demiş, “Bana dua edin, duanızı kabul edeyim…” (Mümin suresi, 60. Ayet)

4. Kolaylığı küçük görmek, zorluğu yüceltmek…

“Kendimi takdir edebilmek için zor şeyleri başarmalıyım” inancı. Böylece hayatımda bana kolaylıkla gelen bir terfi, kolaylıkla verilen bir para olması halinde huzursuzlanacak ve “Galiba sana rahat batıyor!” cümlesine maruz kalacaksınız… Zorluk bir nevi egonuzun yakıtı haline gelmiştir. Ne kadar çok zorlukla mücadele içinde olursanız kendinizi o kadar çok takdir eder ve başkalarının gözünde de takdire layık görürsünüz. Oysa eğer kişi kendini ispatlama sevdasını bırakabilirse, kolaylıkla gelen de değerlidir, “Şükretmeyi biliyorum” diyebilirse, kolaylığı da kolayca kabul eder. Artı bir de koşulsuz verileni almakta kolaylık hissederse hayatın zevklerini ve iyiliğini daha kolay alanına çekebilecektir… Çünkü kişi neyse, deneyimi de odur.

İnsanın zevki ve mutluluğu, bu dünyanın cennet olabileceğini ve kendisinin buna doğuştan layık olduğunu kabul ve idrak etmesi gerekir. Burada ben yine ilk maddeye dönerek her birimizin en başta koşulsuz sevildiğini idrak ve kabul etmesini diliyorum. Bireysel olarak geçirdiğim bir süreci de sizinle paylaşmış olmak beni çok mutlu etti.

Ben Dilek Cantimur, Meditasyon ve Theta Healing Bilinçaltı Dönüşüm tekniği eğitmeniyim, bana kolaylıkla ulaşabileceğiniz Instagram hesabım @dilekcantimur_love, daha fazla paylaşım ve farkındalık için atölyelerime ve eğitimlerime katılın…

İlginizi çekebilir: Kaliteli bir hayatın sırrı: Kendiniz için yaşamanın getirdiği özgürlük

Dilek Cantimur: Dilek Cantimur, 20 Kasım 1988, İstanbul doğumluyum. 2011 yılında Yeditepe Üniversitesi Uluslararası Finans bölümünü burslu okuyup onur derecesiyle mezun olduktan sonra 5 yıl finans sektöründe çalıştım, fakat daha sonra “özümü gerçekleştirebilme yolumun” bu olmadığını fark ettiğimde bu illüzyona bir son verip Özüme Ait olan Hayatı inşa etmeye başladım. Hem aldığım tüm meditasyon ve enerji eğitimlerinden hem de yüksek lisans eğitimim süresinde edindiğim bilimsel gerçekler neticesinde öğrendim ki Her Problem ve Hastalık ilk önce İnsanın kendi Zihninde yaratılıyor. Şimdi terapilerimde bu zihinsel nedenlerin keşfedilmesi, bilinçaltı blokajlarının dönüştürülmesi konusunda en etkili yöntem olan Theta Healing terapisini uyguluyorum ve bir de günlük hayatlarında uygulayabilecekleri basit fakat çok etkili 7 derslik Meditasyon programları sunuyorum. Ve hayallerimden birinin tezahürü olarak kurduğum “CreatinggrounD” merkezinde farkındalığa hizmet eden birbirinden farklı ve değerli etkinlikler düzenliyorum. Bütünün hayrına… Aşkla.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale