Hayatta yapılan her şeyin sonucu olduğunun bir göstergesi daha
Felsefeci Daniel Dennett, “Freedom Evolves” isimli kitabında işe giderken kızını kreşe bırakmayı unutan genç bir babanın hikayesini anlatıyor. Minik kız tüm günü otomobilin içinde kilitli bir şekilde, otoparkta geçirmek zorunda kalıyor. Genç baba aracına geri döndüğünde ise kızının arka koltuktaki cansız bedeniyle karşılaşıyor.
Dennett, genç babayla hakkında bu hikayeden başka hiçbir şey bilmediğini ekliyor. Kimileri onun katı yürekli ve nefret edilmeyi hak eden bir baba olduğunu düşünürken, Dennett o babanın sadece kötü şansının kurbanı olan ama aslında temelde iyi bir insan olabileceğini söylüyor. Kendisinin dalgın bir kişi olarak bilindiğini aktaran Dennett, can alıcı soruyu soruyor: Ben de böyle bir şey yapabilir miyim? Dennett, bu soruya şöyle yanıt veriyor:
“Sahneyi defalarca gözümde canlandırdım, dikkat dağıtıcı tüm olasılıkları göz önünde bulundurdum. Kreşe doğru dönecekken önüne bir itfaiye aracı geçmiş olabilir, radyoda duyduğu bir şey dünden kalan bir sorunu aklına getirmiş olabilir… Peki bir dizi dikkat dağıtıcı şey birleşip, insana kızını kreşe bırakmayı unutturabilir mi? Henüz başıma böyle bir şey gelmediği için şükürler olsun çünkü o genç adamın bunu yapmasına neden olan şartların neler olduğunu bilmiyorum. Ancak bu tür şeyler neredeyse her gün yaşanıyor.”
Dennett’ın söylediklerine katılmamak mümkün değil. Bazen gerçekten de önemsiz gibi görünen ufacık bir şey, büyük bir meseleye dönüşebiliyor. Asıl önemli olan bunu önceden fark edebilmek ancak bunu maalesef çoğu zaman yapamıyoruz.
Öte yandan belki de bu hikayeden başka bir ders çıkarmak gerekiyor; o da her şeyin önemli olduğu…
Örneğin bir uçak kazası olduğunda ve yüzlerce insan öldüğünde, yaşanan can kayıpları nedeniyle büyük bir acı duyuyoruz. Ancak bir kişi trafik kazasında öldüğünde, o kişinin yakınları dışında pek kimse buna ilgi göstermiyor. Oysa her yıl trafik kazalarında 40 binden fazla insan ölüyor. Bu da neredeyse her hafta devasa bir yolcu uçağının düşmesi kadar can kaybı anlamına geliyor. Böyle bir şey olsa nasıl tepki vereceğinizi bir düşünün. Trafik kazalarında yaşanan can kayıpları zamana ve coğrafyaya yayılmış durumda, dikkate değer bir şekilde görülmüyor oysa yakınını kaybeden biri için uçak kazası veya trafik kazası fark etmiyor.
Aynı prensip yaşamın geri kalanı için de geçerli. Hayatta yaptığımız her şeyin bir sonucu var. Çoğu zaman bu sonuçlar bizden uzakta veya birçok insanın eylemlerinin sonuçlarıyla birleşmiş bir halde olduğu için onları keskin bir şekilde fark edemiyoruz. Ancak bazen öyle bir şey oluyor ki hayatta yaptığımız her şeyin bir sonucu olduğunu bizlere hatırlatıyor. Bu sonuçlar bizi şimdi etkilemiyor olabilir ama bir gün mutlaka bir başkasını da olsa etkiliyor.
Asıl soru, yaşamımızı şekillendiren olaylarla aramızdaki ilişkiyi nasıl gördüğümüz. Üzerinde çok az kontrol sahibi olduğumuz olaylar karşısında yenik düşmüş bir şekilde mi görüyoruz? Yoksa aktif rol oynayabileceğimizi mi düşünüyoruz?
Jerome Motto, şimdilerde emekli olmuş bir psikiyatrist. Zamanında San Francisco’daki Golden Gate Köprüsü’nde yaşanan intihar vakalarını önlemek için bariyer yapılması uğruna çok çaba harcayan Motto’nun iki hastası da köprüden atlamıştı. Motto, bu hastalarından birinin evine gittiğinde masanın üstünde bir intihar notu gördüğünü ve notta “Köprüye yürümeye gidiyorum. Eğer bir kişi bana gülümserse atlamayacağım” yazdığını anlatmıştı.
Tek bir gülümseme için bir hayat kaybedildi. O sırada köprüde yürürken karşısına çıkanların hiçbiri bunu bilmiyordu. Bu başka durumlarda birçoğumuz için geçerli. Gerçekten ne olduğunu bilmiyoruz. Ancak bu hikayenin de gösterdiği gibi, hayatta bilerek veya bilmeyerek yaptığımız her şeyin bir sonucu var. Her gün yaptığımız şeylerin sonuçları bizi çok fazla etkilemiyor olabilir ancak bir başkasını, bir başka yerde, bir başka şekilde etkileyebilir.
Kaynak:
Psychology Today
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
Farkındalık hissinin beyinde yarattığı fiziksel değişiklikler
Hayatın anlamını ararken farklılıklarımız ve farkındalıklarımızın önemi
Toplumların iyileşmesi, kişisel farkındalık ve uyanıştan geçiyor