Hayatta “kim” olduğumuzun sorumluluğunu almak: İşte ödememiz gereken esas bedel
“Bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.” – Mevlana Celaleddin Rumi
“Neden benim başıma geldi?” diye başlayan şikayetlerimiz vardır… “Hayatta en zor zamanlar neden A veya B’nin başına gelmez de beni bulur?”. Örneğin, “Neden bazılarımız için hayat su gibi akıp giderken diğerleri karlı dağlar aşmak durumunda kalır?”
Neden bazılarımız o denli yoğun çalışır ki sabaha kadar gözlerine uyku girmez? Hatta o denli içselleştirirler ki işlerini, rüyalarında bile hesaplama yaparlar, sunum yaparlar ve hatta uyurken bile bilinçleri o işle uğraşmaya devam eder… Sadece akılla yapılan işleri düşünmeyelim, bir de vücutla çalışılan işler vardır. Bir balerin hayal edin, sizce günde kaç saat çalışması gerekir, sadece bir güzel muhteşem dönüş için hayatındaki kaç günü, kaç saati bu amaç uğruna harcaması gerekir?
Bir yazar düşünelim örneğin… Sadece bir sayfa yazı yazmak için yaklaşık 150 kelimeyi art arda sıralayabilmesi gerekir, bunun için çalışması, zaman ayırması ve düşünmesi gerekir. Ortalama 150 sayfalık bir kitapta kaç kelime olduğunu hesap etmek sadece bir saniyemizi alır fakat bunların nasıl bir araya geldiğini, ne emeklerle kitap haline geldiğini, yazarımızın bu akışı oluşturuncaya kadar hayatında belki ne denli önemli tecrübeler yaşadığını anlamamız oldukça güçtür… Ama işte bir kitabı oluşturmak genelde yıllar alan bir süreçtir…
İşte bu örneklerde olduğu üzere ben bugün “almadığımız” sorumluluğumuza fakat kendimiz olmakla yani en basit halimizle almadığımız bazı sorumluluklara dikkat çekmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde çok sevdiğim bir arkadaşımla konuşmamız esnasında (kendisi her daim fikirlerine çok değer verdiğim bir büyüğümdür aynı zamanda) “her insan olmanın bir diyeti” olduğunu belirtti…
Bu söz beni oldukça fazla düşündürdü ve çok da etkiledi. Bu yazım aslında “ödediğimiz veya ödemeye gönüllü olduğumuz diyetler” üzerine. Yani kim olduğumuz üzerine. Belki de bu satırları okurken tam tersini düşüneceksiniz ama istiyorum ki geri kalan bölümü okuduğunuzda yapmayı ertelediğiniz ve bu dünyaya sadece ve sadece sizlerin getirebileceğiniz bir durum varsa, bunun için gönüllü olun ve bir güzel adım atın…
Nedir diyet ödemek, nedir olduğumuz kişi olmanın sorumluluğunu almak? Örneğin, bir alanda kendimizce profesyonele yakın bir bilgi birikimimiz vardır, bu durum bu bilgi birikimimizi insanlıkla paylaşmamızı gerektirir. Bu hayat boyu bize bahşedilmiş olan öğretinin diyetidir. Daha somut bir örnekle gidelim… Ben bir profesyonel danışman veya hayat koçu değilim. Fakat hayatımda yaşadıklarım dolayısıyla kendi kendime oldukça büyük kişisel gelişim basamaklarını atladığımı düşünüyorum. Bu süreç yaklaşık beş yılımı aldı, beni değiştirdi, beni büyüttü, bana çok fazla okuttu, bana çok fazla seyahat yaptırdı, beni çok farklı kişilerle tanıştırdı, bana yoga öğretesinde “hocalık” mertebesini getirdi ve en önemlisi hayatta hiçbir şey için geç olmadığını ve insan isterse neler yapabileceğini de gösterdi…
Ve işte tüm bunlardan dolayı benim kim olduğuma dair bir sorumluluğum vardır. Evet, özellikle hafta sonu tatilimde uzun saatler bu yazıları oluşturabilmek için zaman ayırmak durumunda kalıyorum. Bazı davetlere “hayır” diyorum. Yazılarımda literatür kullanmayı çok sevdiğimden ve okumak konusunda oldukça hassas olduğumdan çokça okuyarak hazırlanmam gerekiyor ve bunun için olası başka programlara “hayır” diyebilmek sorumluluğunu da almam gerekiyor. Ben ancak bunu aldığımda “gerçekten” yazabiliyorum…
“Kim olduğumuzun sorumluluğu” sonucunda sizlerden aldığım muhteşem dönüşler geliyor. Tek bir amacım oluyor aslında “sadece bir kişinin bile olsa, hayatına az da olsa” bir değer katabilmek… Zamanında gördüğüm topraklardan, okuduğum kitaplardan ve tanıştığım insanlardan bana kalan tek öğreti, hayatı bugün bana bahşedilmişleri mutlaka ama mutlaka paylaşmam gerektiği…
Bu sadece bir örnekti, büyük bir “aksiyon” yapmak gerekliliği bulunmuyor. Çok iyi yemek yapabilirsiniz, bunu çocuğunuza öğretebilirsiniz, bu da bir insana sizde olan değeri aktarmak sorumluluğudur. Veya sadece bildiğiniz çok sevdiğiniz bir masal vardır, bunu torunlarınıza anlatabilirsiniz. Onlar sizi bu güzel masal ile hatırlarlar belki hayatlarında ve onların da torunlarına anlatabilecekleri bir hediye almış olurlar…
Son dönemde oldukça popüler olan seyahat bloğu yazmak da buna bir örnektir. Gidip gördüğünüz yerleri belki hiç tanımadığınız insanlarla paylaşarak onlara “uzaktan da” olsa bir yardım ulaştırmış olursunuz, paylaşmak ve paylaştıkça büyümek hayatta yaşayabileceğimiz en güzel şeydir.
Kim olduğumuz sorumluluğu hayatta “ödemek üzere bulunduğumuz diyetlere” karşılık gelir. Hepimiz farklı hazineleri barındırıyoruz, kimsenin değerleri, diğerine benzemiyor. Ve aslında açıp baktığımızda o kadar güzel hediyeler görebiliyoruz ki sadece bir kez dönüp “ne yapabilirim ben bu hayatta, A isem hayatta almam gereken sorumluluk nedir?” diye sorgulamamız yeterli…
Bugün bu yazımı bir anne olarak okuyor olabilirsiniz, bir baba olarak, bir öğretmen olarak, bir müdür olarak, bir asker olarak, bir yalnız olarak, bir öğrenci olarak, bir kadın olarak… Bir adam olarak, bir genç olarak, bir dede olarak veya sadece “siz” olarak okuyor olabilirsiniz… Hayatta kimsiniz, ne olmak sorumluluğunu almaktasınız, bu “olmak” halinizin diyetini nasıl ödemektesiniz veya “yeterince” ödemekte misiniz? Elinizden gelenin en iyisi bu mudur veya dışarıdaki onlarca olası kişi için yapabileceğiniz daha çokça şey var mıdır? Kim olduğunuzu sorumluluğunu almaya hazır mısınız?
İlginizi çekebilir: Değer verdiklerimizin farkına varmak için “hayat sana teşekkür ederim”