dummy

Hayatta kendimize yüklediklerimiz: Ağırdan da ağır olanlar!

Hayatta kendimize yüklediklerimiz: Ağırdan da ağır olanlar!

Doğduğumuz anda başlar “hayatımıza” yüklediklerimiz… Bu dünyaya hafif geliriz, ağırlıksız, yüksüz, bir kalıba sığmaya çalışmadan, bir gruba dahil olmanın anlamını bile bilmeden, derimizin rengine göre sınıflandırılmadan, banka hesabımızdaki paraya, bitirdiğimiz okullara göre yargılanmadan… Bu dünyaya sadece bir kalp ile geliriz, evet benliğimizin tek “yükü” (ve aynı anda hafifiliği) kalbimizdir değil mi? Peki bizler yavaş yavaş bu dünyada zaman geçirmeye başladığımızda işte o muhteşem yüklerimiz de bir bir omuzlarımıza binmeye başlar…

dummydummy

Yürüyebilmeyi öğreniriz… “Bizim oğlan konuştu, sizin kız hala yürüyemiyor mu?” başlar hemen sonrasında… “Karşılaştırılmaktayızdır” diğerleriyle… Ne hikmetse aynı bacakları, aynı kolları, aynı beyni kullanamıyor olsak da karşılaştırılmaktayızdır bir kere… Daha iyi olmak yükü omuzlarımıza atılıvermiştir böylece… Sonra daha iyi okullara gitmek, o okulları daha iyi derecelerle bitirebilmek yükleri gelir… Sonra o okullardan daha iyi mezun olduğumuzda, daha iyi işler bulabilmek gelir… Hep daha iyi kazanabilmek yükü vardır örneğin, sonra mı? Sonrasında daha iyi bir aile kurabilmek, bu ailemize daha iyi imkanlar sağlayabilmek ve o da yetmediği noktada hep daha iyi yaşayabilmek, en iyi tatillere gidebilmek, en iyi yerlerde gezebilmek, en iyi arabalara binebilmek, en geniş evlerde yaşayabilmek… Yükleriz de yükleriz hayata değil mi (yoksa tam tersi olur da hayat bize mi yüklemektedir bu ayrı bir soru)….

Hayatta kendimize yüklediklerimiz: Ağırdan da ağır olanlar!Hayatta kendimize yüklediklerimiz: Ağırdan da ağır olanlar!

Ben bu yazımda sizlerle birlikte hiç farkında olmadan sırtımıza aldığımız bu yazıya sığmayacak kadar çok yükten ve hayata bu yüklerle yüklediğimiz anlamlardan bahsedelim istiyorum biraz. Daha yakından tanıyalım istiyorum hayatımıza dahil ettiğimiz bu anlamları ve aslında bu yüklerimizi…

Kaybetmemek yükünden başlayalım örneğin… Asla kaybetmemek, asla para kaybetmemek, asla iş kaybetmemek, asla bir projeyi kaybetmemek, asla bir sevgiliyi kaybetmemek, asla “yitirmemek”… Bu bir yüktür, evet yanlış okumadık; bu kocaman bir yüktür… Bir ağaç düşünelim “asla bir yaprağım düşmeyecek onu kaybetmeyeceğim” diye düşünür mü? Örneğin bir yılan “asla eski derimi çıkarmayacağım bana yeni bir deri verilmeyecektir asla bu derimi kaybetmeyeceğim” diye düşünebilir mi? Yani doğaya baktığımızda bir buz parçası kırılırken “bu kopan parçamı asla kaybetmeyeceğim” diye karşı durur mu?

Cevabımız hayır olacaktır değil mi? Aslında kaybetmeyiz, evet kaybetmek sadece bizim hayata “yüklediğimiz” bir anlatım şeklidir. Aslında kayıp olarak gördüğümüz para da sevgili de eş de ev de bir şekilde zaten bize geri dönmektedir… Yitirilen yoktur, bizden esirgenen, sakınılan, az verilen yoktur. Aynı doğada olduğu üzere bu sadece bir geçiş bir döngüdür… Büyümeye, yaşamaya, yol almaya ait olan bir zamandır… Yaprağını bugün kaybeden ağaç baharda yine yeşerecektir elbet… Parçasını kaybeden buz dağı kışın elbet kocaman heybetiyle ortaya çıkıverecektir… Derisinden sıyrılmış yılan pırıl pırıl parlak bir yeni deriye yeni bir eve elbet sahip olacaktır… Doğada kaybetmek yoktur dolayısı ile hayata yüklenmiş olan bir “endişe” yoktur…

Sonra diğerine göre “daha iyi” olmak yükümüze bakalım. İşte, evde, sosyal çevremizde hep “diğerine” göre anlamlar yükleriz hayatımıza… Oysa bir papatya güle bakıp “ben neden gül değilim” diye varlığını, olduğu can-ım güzelliği, ona bahşedilmiş olan sihri sorgular mı? Ya da bir ayı bir geyiği gördüğünde ben neden geyik değilim diye oturup ağlar mı? Bir dere bir denize döküldüğünde benim büyüklüğümden çok daha büyük diye gıpta eder mi? İşte bu anlamların yani yüklerin tümü insana dairdir… Bizler hayatlarımıza, arabamızın markasına, yaşadığımız evin metrekare büyüklüğüne, banka hesabımızın derinliğine bakar ve diğerine göre karar veririz… Hayatımız “daha kötü” veya “daha iyi” oluverir…

Bu gerçek doğru mudur? Sırf bir oda eksik diye üst katımızda oturan komşumuz bizden daha mı mutludur? Sırf daha iyi bir arabamız var diye biz daha “şanslı” bir insan mı oluruz? Sırf daha az ülke gezdi diye, bizi kat be kat katlayan hayat tecrübesine rağmen, sevgili dedemiz bizden daha mı az “yaşamıştır” veya hayatı daha mı kıymetsizdir?

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız gelin bir fark yaratalım; hayatımıza “yüklediklerimizi” bugünlük bir kenara atıverelim… “Kötüyü” kaldıralım örneğin, takılıp da düşmek kötü olmasın, gülüp geçiverelim, çıkamadığımız tatiller, alamadığımız yeni ayakkabılar kötü hissettirmesin örneğin mutlulukla hayal kurabildiğimiz için şükredelim… Diğerine bakıp da kendimizi yargılamayalım bugün “dünden bugüne ben” ne güzelim ne mutluyum ne sağlıklıyım ne kadar da kıymetliyim deyiverelim…

Gelin bugün hayata “yüklediklerimizi” azıcık olsun hafifletelim…

 

İlginizi çekebilir: Bırakmak ya da bırakamamak: İşte bütün mesele bu!

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp