Hayatta değiştirilmesi en zor kişi kimdir?
- Annem beni o kadar kısıtlamasaydı, şimdi öz güvenli biri olurdum.
- Babam bana küçükken daha çok şefkat gösterseydi, bu kadar öfkeli olmazdım.
- Eşim daha romantik olsa evliliğimiz daha güzel olurdu.
- Kız/erkek arkadaşım bu kadar bencil olmasa ilişkimiz daha iyi olurdu.
- Patronum bu kadar sert biri olmasa işimden soğumazdım.
- Bu kadar şişman / zayıf / çirkin olmasam kendimi daha çok severdim.
- Hayat bu kadar acımasız olmasa daha mutlu olurdum.
Tanıdık gelen bir şeyler var mı?
Hepimiz bir şekilde, eğer hayatımızda olan ya da olmayan birileri daha farklı olsaydı, hayatımızın daha iyi olacağını düşünüyoruz. “Onlar” değişirse daha mutlu olacağımıza inanıyoruz. “Onlar” değişmeyince de kızıp hayata küsüyoruz. Ama şunu gözden kaçırıyoruz, biz istesek de istemesek de hayat zaten değişiyor. Hayatımızda hiçbir şeyin değişmediğini düşünüyorsak aslında değişmeyen tek bir şey var: Kendimiz. Kendimizi haklı görmek ve öfkelenmek hiçbir işe yaramıyor. Bu aynı inatçı çocuklar gibi olduğumuz yerde tepinmeye benziyor. Halbuki tüm dünya hızla değişiyor, hatta değişmediklerini düşündüğümüz kişiler bile değişiyor (belki bizim istediğimiz şekilde değil ama değişiyorlar). O halde bu inadın bize ne yararı var?
İnatçı tarafınızla tanışmak için değişmeye karar verin.
- Neden ben değişiyorum, onlar değişsin.
- Her şey çok umutsuz. Neden değişmeye uğraşayım?
- Neye değecek ki?
- Hayatımda ve dünyada bu kadar sorun varken, nasıl değişebilirim?
Bu ifadelerin hepsi değişime dirençtir. Bu direnç; korku, erteleme, inkar, başkalarını kıskanma, eleştiri ve şikayet şeklinde olabilir. Direncin olması, tam olarak değişim sürecinin işlediğini gösterir.
Peki nasıl değişeceğiz?
Hayatımızda bir şeylerin değişmesini istiyorsak, bunu yapabilecek tek kişi biziz. Ve bunun için öncelikle sadece kendimizi değiştirebileceğimizi kabul etmemiz, değişmeye geçekten istekli olmamız gerekiyor. Değişmeye gerçekten istekli olmak demek yaşadığımız direncin farkında olmak ve buna rağmen devam etmek demektir.
Bir yerden başka bir yere gitmek için, ayağa kalkıp yürümemiz gerekiyor değil mi? Değişmek için de harekete geçmemiz gerek. Bunun için; düşünme, konuşma ve kendimizi ifade etme şeklimizi değiştirmemiz gerekiyor. Kendimizi değiştirmenin üç ayağı var: Bedensel, zihinsel ve ruhsal. Hangisinden başladığınızın bir önemi yok, birinden başlamanız yeterli. Zaten zamanla diğer kısımlara da el atmak isteyeceksiniz. Size en kolay gelen yerden başlayın (yani istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz).
Bedeniniz öncelikliyse, bir egzersize başlayın: Yürüyün, yüzün, fitness yapın, her ne olursa. Sağlıksız beslendiğinizi düşünüyorsanız, yediğiniz abur cuburları kesin, sağlıklı beslenmekle ilgili kitaplar okuyun, aile hekiminize ve beslenme uzmanlarına danışın. Ruhsal boyuttan başlamak isterseniz kendinizi yakın hissettiğiniz bir çalışma yapın: Meditasyon, nefes, dua, ibadet gibi. Zihinsel boyut için ise şu yöntemleri uygulayabilirsiniz: Psikolojik danışmanlık, psikoterapi, sanat terapisi ve imajinasyon (imgeleme).
Ruh ve beden sağlığımız her şeyden önemli. Ruhsal açıdan dengeli olmak için değişmeye istekli olun, bunun için gerekirse profesyonel destek alın. Farkındalığınız arttıkça ve siz değiştikçe çevrenizin de değiştiğini göreceksiniz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.
İlginizi çekebilir: Hiçbir şey yolunda gitmiyorken nasıl mutlu olunur?