Hayatlarımız evet ve hayır dediğimiz şeyler tarafından şekillenir. Evet ve hayırlarımız ise sınırlarımıza bağlıdır. Peki sınırlar nedir? Bunları nasıl inşa ederiz? Ve sınırlarımız ihlal edildiğinde nasıl iyileşiriz?
Hayatımıza ve insanlarla ilişkilerimize sınırlar çizmek, sağlıklı bir ruhsal gelişimin ve iletişimin olmazsa olmazıdır. Sandığımızın aksine oldukça zor olabilen bu şeyi başardığımızda bunalmış, bitkin ve stresli olmaktan kendine güvenen, kararlı ve sağlıklı ilişkiler kuran bireyler olmaya doğru yol almaya başlarız.
Sınırları inşa etmek
Sınırları onlara en çok ihtiyaç duyduğunuz yere koymak için anahtar olan şey fırtınalı duyguları kontrol etmektir. Kendi ‘evet’inizi ve ‘hayır’ınızı dinlediğinizde diğer insanlar kızabilir ya da hayal kırıklığına uğrayabilirler. Ancak duygulara kimi zaman sınır koyulması gerekir. Evet ve hayırlar duygu değildir. Bu yüzden başkalarının duygularını ve bazı zamanlarda da kendi duygularınızı dinlemek yerine içinizdeki sesin evet mi hayır mı dediğine kulak vermelisiniz. Çünkü içinizdeki sesin, yani size evet ya da hayır diyen o pusulanın yapmaya çalıştığı tek şey size iyi bakmaktır. Ve size iyi bakacak pusulanıza ve sınırlarınıza izin verirseniz, bu stresinizi azaltacaktır.
İlginizi çekebilir: Duygusal sınırlar koymamız gerektiğini nasıl anlarız?
Sınırlar ve stres
Stres, yukarıda bahsettiğimiz evet-hayır pusulasının üzerinin bulutlarla kaplanmasına neden olur. Bir diğer ifadeyle karar verme yetimiz strese karşı oldukça duyarlıdır. Öte yandan iyi çizilen sınırlar, stresin azalmasını sağlar. Transform Your Boundaries kitabının yazarı Sarri Gilman, ironik bir şekilde sınır çizme işleminin de birey üzerinde stres yarattığını ifade etmektedir. Ancak bu stres iyi çizilemeyen sınırların yarattığının yanında çok küçüktür ve sınır çizmenin kısa stresinin bir kez üstesinden geldiğiniz zaman rahatlamayı iyice hissedersiniz.
Sınırları koruyabilmek
Duygularınızı sınırlarınızdan ayırdığınızda, evet ve hayırlarınıza kulak verip buna uygun davrandığınızda ve kendinize ait net sınırlar çizip buna göre yaşamaya devam ettiğinizde dahi işiniz bitmiş sayılmaz. Çünkü hayatta sınırlarınıza meydan okuyacak kişiler ve şeyler her zaman olacaktır. Aslına bakarsanız evet-hayır pusulanızı desteklemek için yapabileceğiniz üç şey var. Bunlardan ilki kendinize iyi bakmanızdır. Kendinize her ne şartta ve durumda olursa olsun mutlaka zaman ayırmalı ve kendinizle ilgilenmelisiniz.
Yapılacak ikinci şey kaynak ağına uzanmak ve onu inşa etmektir. Pusulanız, mücadele ettiğiniz zorlukta size rehberlik edebilmek için yeterli bilgiye sahip olmayabilir. Her alanda uzman değiliz. Bu yüzden söz konusu uzmanlığa sahip insanları bulun. Destek grubuna katılın, terapiste gidin, ders alın, ulaşın.
Yapılacak üçüncü şeyse, sorumluluklarınızı seçmeye ve mücadele ederken zamanı sınırlama konusuna gerçekten odaklanmanız olacaktır. Mücadele ederken, üzerimizde, tepeden aşağı gelen tonlarca sorumluluğumuz olur, bize ne kadar şey yüklenirse yüklensin, bunların hepsini yapabilmemiz mümkün değildir. Bu yüzden nelerden sorumlu olup olmayacağınıza karar vermek zorundasınız ve kalanını bırakmalısınız.
Sarri Gilman’ın sınırlar ve evet-hayır ile ilgili konuşması için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz:
İlginizi çekebilir: Hayır deme korkusu: İlişkilerimizde neden sınır çizemiyoruz?