X

Hayatınızın nasıl gideceğini belirleyen 3 yapı taşı ve onları kontrol etmenin yolları

Hiç düşündünüz mü; insan neden meydana geliyor? Bu aslında çok boyutlu bir soru ve birçok farklı perspektiften çeşitli cevapları var.

İşin kimyasal boyutundan bakarsak; eminim okulda öğrendiklerini hatırlayanlar çıkacaktır aranızdan. İnsan vücudunun kütlesinin % 98,5’ini 6 element oluşturuyor:

1. Oksijen (%65)
2. Karbon (%18)
3. Hidrojen (%10)
4. Azot (%3)
5. Kalsiyum (%1.5)
6. Fosfor (%1.0)

Bir başka boyut da anatomimiz: Kaslar, kemikler, mukoza, kıkırdak, çeşitli hormonları salgılayan bezler, en büyük organımız deri, tüyler…vs.

Bunlar bir genel kültür bilgisi olarak dursun bir kenarda, zira konumuz kimyasal ya da anatomik muhteviyatımız değil; çünkü dönüşümümüzü yaratan konu bu değil. Özenle üstünde çalışıldığında her anlamda dönüşümümüzü sağlayan en önemli yapı taşları elle tutulamayan şeyler.

Gelin duygu, düşünce ve davranış boyutunda her anımızı doğrudan etkileyen en önemli 3 yapı taşımıza bakalım. Bu 3 yapı taşının nasıl çalıştığını anlayıp, işimize yarar şekilde düzenlediğimizde hayatımızı dilediğimiz yönde dönüştürmemiz kolaylaşıyor. Hazırsanız başlayalım:

Hayatın değişmesini istiyorsanız, siz değişmelisiniz

Öncelikle bunu kabul edelim: Hayat değişmez, siz değişmediğiniz sürece.

Hayatınızın daha iyi olmasını istiyorsanız siz daha iyi olmalısınız. Daha çok bilmeli, yeniliğe daha açık olmalı, daha iyi beslenmeli, daha sık egzersiz yapmalı, daha olumlu bakmalı, daha sakin kalmalı, daha anlayışlı olmalısınız.

Hayatınızı değiştirmek için bu gerçeğin farkında olmanız önemli. Eğer kendinizi geliştirmekle ısrarla ilgileniyorsanız, hayatınızda ne olursa olsun daha iyisini arıyorsanız; BUM ! Bir anda her şey değişmeye başlar. Bu gelişim ısrarını sürdürmek için 3 yapı taşımızı bilmek ve onları doğru şekilde kullanmak işimizi kolaylaştırır.

1. yapı taşı: Merak

6 insan ihtiyacını anlattığım yazımda açıkladığım gibi ruhumuzun en önemli iki ihtiyacından biri büyümek/gelişmek. Bu ihtiyacımızı gidermek için bizi ateşleyen en önemli yapı taşımızsa merak. Aramızda meraklı olmadığını söyleyenler olabilir. Aslında bu inanç tamamen asılsızdır!

Doğduğumuz andan itibaren yaşamımızı sürdürebilmemiz için gerekli her şeyi merakımız sayesinde öğreniyoruz. Bir bebeğin eline geçen her şeyi ağzına götürmesinin birçok sebebi var. Bunların arasında en önemlisi 1-1,5 yaşına kadar süren oral keşif dönemi. Bebekler etraflarındaki nesnelerin yumuşak ya da sert olup olmadıklarını, yenip yenemeyeceğini, ses çıkarıp çıkarmadığını buldukları her şeyi ağızlarına götürerek keşfederler. Bunu yapmalarını sağlayan en önemli motivasyonları meraktır.

Büyüdükçe ve konuşmaya başladıkça merakımızı sorularımızla gidermeye başlarız. Aranızda anne ve baba olanlar ne demek istediğimi çok iyi biliyordur. Çünkü çocuklarının soruları çıldırtıcı olabilir:

  • Baba, ne oluyor?
  • Yağmur yağıyor canım.
  • O ne?
  • Gökyüzünden su akıyor.
  • Neden?
  • Bulutlarda su birikiyor, bulutlar taşıyamayacak kadar suyla dolunca onu tekrar yeryüzüne bırakıyor.
  • Bulutlarda su mu birikiyor? Neden?
  • Denizlerdeki sular buharlaşıyor.
  • Neden?
  • Çünkü hava ısınıyor.
  • Neden?
  • Mevsimler var. Yaz mevsiminde hava daha sıcak oluyor.
  • Neden?
  • Çünkü Dünya Güneş’e yaklaşıyor.
  • Neden?
  • Dünya’nın yörüngesinden kaynaklanıyor.
  • Dünya’nın yörüngesi mi o ne?
  • Her gezegenin Güneş’in etrafında takip ettiği belirli rotaya yörünge denir.
  • Gezegen ne?
  • Uzayda Güneş’in etrafında dönen gök cisimleri.
  • Neden Güneş’in etrafında dönüyorlar?
  • Yer çekimi nedeniyle. Güneş’in yerçekimi tüm gezegenlerden daha güçlü olduğu için onları etrafında tutabiliyor.
  • Kaç gezegen var?
  • Aslında 8 ama şimdi onu karıştırmayalım.
  • Hepsinde hava ısınınca su buharlaşıyor mu?
  • Hepsinde su yok tatlım.
  • Neden?
  • Bilmiyorum bitanem, hadi yemeğini soğutma.

Tüm ebeveynlerin buna benzer bitmek tükenmek bilmez sorularla karşılaştığına emin olabilirsiniz. Koçluk eğitimimi alırken değerli hocam Hatice Yıldıran çok güzel bir metaforu paylaşarak iyi bir koçun nasıl olması gerektiğini anlatmıştı: “Bir koç, 3 yaşındaki bir çocuk kadar meraklı ve bir madenci kadar sabırlı olmalıdır.”demişti.

Bir şeyleri öğrenmek sadece bilgiyi almak demek değildir; o bilgiyle uygulamaya geçene kadar öğrenmiş sayılmazsınız.

Sabır demişken, bir şeyleri öğrenmek sadece bilgiyi almak demek değildir; o bilgiyle uygulamaya geçene kadar öğrenmiş sayılmazsınız; sadece o bilgiyi bilirsiniz. Öğrenmek sabır ister ve sabır gösterebilmeniz için de ihtiyacınız olan şey ikinci yapı taşımızdır.

2. yapı taşı: Tutku

O meraklı olmadığını söyleyenler vardı ya; onlarda eksik olan şey merak değil, tutkudur. Tutku, hayatımızda neredeyse her şeyi besleyen yapı taşımız: Merakımızı, sevgimizi, isteklerimizi, gelişimimizi, her şeyi!

Taraftarlar tuttukları takıma tutkuyla bağlıdır. Başarılı her insan yaptığı işe karşı tutkuludur. Ömür boyu süren ilişkilerde bitmeyen şey ilişki değil tutkudur. Tutkusuz bir insanın büyüyüp gelişmesi mümkün değildir ve büyüyüp gelişmeyen şeylerse çok çabuk ölür.

Sizi mutlu eden şey “gelişimdir”

Hayatındaki gelişimi sürekli kılan her insan mutludur. Yeni şeyler öğreniyorsa, yeni yerler görüyorsa, yeni problemlere yeni çözümler üretiyorsa, daha önce hiç yapmadığı şeyleri yapıyorsa, işinde veya ilişkisinde sürekli daha iyisini nasıl yapacağını düşünüp uyguluyorsa, insan gelişmektedir ve küçük ya da büyük gelişim gösterdiği her anda insan mutludur.

Öte yandan ne kadar başarılı ve zengin olursa olsun; hayatında gelişim olmayanlar içeride bir yerlerde yavaş yavaş ölmeye başlar. Bu yüzden yaptığınız her şeyde sizi tatmin ve mutlu eden bir şeyler olduğundan emin olmalısınız. Bunu yapmak için 3 basit adım var:

1. Neye odaklandığınızı sürekli kontrol edin.

2. Yaptığınız her şeyde sizi güçlendiren anlamı bulun.

3. Her neyi yapıyorsanız onu sizden önce yapıp çok başarılı olmuş insanlar var. Onları modelleyin ve yaptıklarını hayatınıza adapte edin.

(Konuyla ilgili daha fazla detay için “Duygusal durumunuzun sizi engellememesi için harika bir yol: 3F” yazıma bakabilirsiniz.)

Bunu yapabildiğiniz anda finansal olarak, duygusal olarak, ruhsal olarak hayatınızın en müthiş anlarını yaşayabilirsiniz. Yaşadığınız her an hayatınızın en iyi zamanı olabilir. Bunu bir kereliğine ve şimdi yapabileceğini düşünenler yanılıyor. Bunu hayatınızın bir parçası haline getirmeniz için yapmanız gereken şey üçüncü yapı taşımızla ilgili.

3. yapı taşı: Alışkanlıklar/Ritüeller

İşte insanı insan yapan en önemli yapı taşı! Hepimiz alışkanlıklarımıza göre yaşıyoruz: Sabah kaçta kalktığımızdan yiyip içtiklerimize, egzersizden televizyona, çalışma biçimimizden yatarken giydiklerimize kadar her şeyi belirleyen şey alışkanlıklarımız. Bir başka deyişle hayatımızın akışını belirleyen günlük ritüellerimiz var.

Onları değiştirdiğimizde olan bitene verdiğimiz tepkileri, yaşam biçimimizi ve elbette kim olduğumuzu değiştiriyoruz. Bu da kaçınılmaz olarak hayatımızı değiştiriyor. Sabah kalkar kalkmaz yaptığınız şey gazeteleri alıp kahvenizi içerken bir sigara yakmaksa güne çok başka başlıyorsunuz; neşeli bir müzikle egzersiz yapıyorsanız hadise değişiyor ya da her sabah meditasyon yapmak gibi bir ritüeliniz varsa bambaşka bir kimliğiniz oluyor.

İçinde bulunduğunuz hali daha da iyileştiren alışkanlıklarınız olduğu gibi, sizi daha kötü hissettiren alışkanlıklarınız da var. Eğer hayatınız istediğiniz gibi akmıyorsa alışkanlıklarınıza bakmanızda fayda var. Hayatınızı istediğiniz yöne dönüştürmek istiyorsanız işinize yaramayan ve size iyi hissettirmeyen alışkanlıklarınızı değiştirmeniz gerekiyor. Bunu yapmak için de kendinize yeni ritüeller geliştirebilmeniz önemli. Yeni ritüel ve alışkanlıklar geliştirmeye çalışanlarınız olmuştur aranızda. Bunu bazen yapabiliyoruz bazen ise kilitleniyoruz ve yapamıyoruz.

Anahtar: İçsel çelişkilerimizi gidermek

Hayattaki her alanda başarının % 80’i psikoloji (içinde bulunduğunuz duygusal ve ruhsal hal) ve % 20’si de işin mekaniği yani neyi nasıl yaptığınız. Bir şeyi nasıl yapacağınızı biliyorsunuz, onu yapmak için gereken tüm gereçler hayatınızda var ve buna rağmen yapmıyorsunuz. Bu durum için aşağıdaki örnekleri verebiliriz:

  • Kilo vermek için beslenme alışkanlığınızı değiştirmeniz gerektiğini biliyorsunuz ve ihtiyaç duyduğunuz tüm farklı besinleri seçebilirsiniz.
  • Daha verimli çalışmak için daha erken kalkmanız gerektiğini biliyorsunuz ve bunu yapabilmeniz için sizi dilediğiniz saatte uyandırabilen bir çalar saatiniz var.
  • Vücudunuzu forma sokmak için egzersiz yapmanız gerektiğini biliyorsunuz; spor salonları, evdeki küçük oda ve şınavdan mekiğe, ağırlık kaldırmaktan esnemeye bir sürü egzersiz sizi bekliyor.
  • Daha mutlu bir ilişki için eşinizle iletişiminizi değiştirmeniz gerektiğini biliyorsunuz ve kolaylıkla öğrenebileceğiniz birçok iletişim tekniği var.
  • Daha çok kazanmak için çalışma yönteminizi değiştirmeniz gerektiğini biliyorsunuz ve hem zamanı hem de ekibinizi daha verimli yönetebilmek için sayısız yöntem sizin onları uygulamanız için orada.

Ama yapamıyorsunuz!

Bu kilitlenmenin tek sebebi içsel çelişkilerimiz. Ve içsel çelişkilerinizi keşfedip onları çözmeniz önemli. Bunu yapmak için hayatınızı hayal ve hedefleriniz doğrultusunda hizalamalısınız. Hayatınızı bir kere hedefinizle tam bir uyum içinde hizaladığınız anda tek yapmak isteyeceğiniz harekete geçmek olacak. Ve hedefe uyumlu aksiyon söz konusu olduğunda etrafınızda gelişen hiçbir şey sizi engelleyemez. DURDURULAMAZ olursunuz!

Her şey kendinize doğruyu söylemekle başlar

  • Kalın kemikli falan değilsiniz, fazla kilonuz var!
  • Hep aynı insanları “çekmiyorsunuz”, bu sizin seçiminiz!
  • Çok yoğun değilsiniz, erteliyorsunuz!
  • Asabi değilsiniz, öfkenizi kontrol edemiyorsunuz!
  • O işler sizi aşmaz, gereken adımları atmak konusunda tembellik ediyorsunuz!

Kendinize doğruyu söylemek, çözülmesi gereken problemin ne olduğunun farkına varmaktır. Çözmeniz gereken problemi ve o problemi çözdüğünüzde hayatınızın nasıl değişeceğini bilmekle ilgili farkındalığı bir kez yaşadığınızda da sonuçtan emin olmasanız bile harekete geçersiniz. Yaptığınız şey işe yaramazsa başka bir şey denersiniz. Çünkü hedefe ulaştığınızda hissedeceğinizi bildiğiniz tatmin duygusu tutkunuzu, konuyla ilgili merakınızı, merakınız da alışkanlıklarınızı değiştireceğiniz adımları atma isteğini ve gücünü ateşler.

Adaya sahip olmak istiyorsanız gemileri yakın!

Gerçek liderler, içinde bulundukları durum ne kadar belirsiz olursa olsun, kendilerine karşı dürüsttürler ve böylece kendi kesinliklerini o durumun içine koyabilirler. Kesinlik yoksa belirsizlik sizi korkunun kucağına atar. Yanlış yapmaktan korkmak gelişimin önündeki en büyük engeldir ve bu engelden kurtulmak fedâkarlık gerektirir: Gemileri yakın!

Harekete geçmek için önce sizi alıkoyan içsel çelişkilerinizi bulmalısınız.

Çünkü ancak bunu yapabildiğinizde kendinizi konfor alanınızın dışında tutabilirsiniz. Yukarıdaki alt başlıkta okuduğunuz metafordan hareket ederek açıklayayım: Eğer gemileriniz, çıktığınız adanın sakin koyunda bekliyorsa, karşılaştığınız ilk büyük zorlukta o gemilere binip geldiğiniz yere dönebileceğinizi bilirsiniz. Geldiğiniz yer sizin “konfor alanınız”dır; yapılması gereken her şeyi bildiğiniz ve dolayısıyla asla gelişemeyeceğiniz yer.

Adım atmanız gerektiğini biliyor ve bir türlü harekete geçemiyorsanız; sizi adım atmaktan alıkoyan içsel çelişkinizi bulmalısınız. Bu konuda profesyonel bir koçla çalışmak; hem çelişkiyi fark edip bulmanızı ve onu değiştirmek konusunda gereçleri kullanmanızı sağlarken, hayatınızı dönüştürecek hedefe ulaşmanızı da hızlandırır.

Tatminkâr ve mutlu bir hayata sahip olmadığınızı düşünüyorsanız, kendinize dürüst olup cevaplamanız gereken iki soru var:

  • Kendinize en son ne zaman gerçek bir yatırım yaptınız?
  • Bunu yapmak için ne bekliyorsunuz?

Bana ulaşmak isterseniz adresim tolga@powercoaching.us

Hayatınızı tam da istediğiniz şekle dönüştürmek için tam bir kesinlik duygusu içinde 3 yapı taşınızı kullanarak muhteşem adımlar attığınız bir yaşamın başlangıcı olsun bu hafta!

Haftaya görüşmek üzere…

V. Tolga Hancı: Doğma büyüme İstanbul'lu Tolga, 20 yıllık reklamcılık kariyerini danışmanlığa, ve oradan da koçluk ve eğitmenliğe dönüştürmüş bir yüksek performans stratejisti. Çalıştığı kişi ve kurumların; hayatın her alanında sınırsız potansiyellerinin % 100'ünü kullanarak, daima yüksek performansta kalabilmeleri için stratejiler üretiyor. Power Coaching'in ve Anthony Robbins Türkiye oluşumlarının kurucu ortağı. Birlikte çalışacağı kişi ve kurumların hedef ve hayallerini merak ediyor ve şöyle söylüyor: "İstiyorsan yaparsın! Asıl soru şu: Harekete geçmek için ne kadar isteklisin?"

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale