Hayatınızı bir yerden bir yere taşımanın en iyi yolu: Hedefler
Öğretilenlerin aksine bence hiçbir şeyin yaşı yok. Bu hayatta herkesin kendi zamanlaması var ve bu zamanlama asla başkalarına uyum sağlamak zorunda da değil. Ben çok duyuyorum ki 1 yaşındaki bir çocuk yaşıtları gibi yürümüyorsa vb. hemen doktorlara, psikologlara taşınıyor. Sevgili ebeveynler ne yapıyorsunuz?
Bir durun, ilk önce nefes alın. Hepimizin aynı olması mümkün olmadığı gibi, aynı zamanlarda aynı davranış biçimlerini sergilemek zorunda hiç değiliz. Mesela ben emziği kardeşimle güç bela üç yaşlarında bırakmışım. Konuşmak desen; pek de kolay konuşmamışım, kaldı ki hala hatırlıyorum ilkokulda aşırı yavaş konuşurdum. Sonradan açıldım kendi kendime. Ama bunun için annemle babam bana ne eksikmişim gibi muamele etti, ne de bu durum garipmiş gibi davrandı, ne de doktorlara sürükledi. Hepimiz gayet kendi normal hayatlarımıza devam ettik ve olması gereken olması gereken zamanda oldu.
Size daha enteresan bir şey anlatayım mı? Ben küçüklüğümden beri ailemden, öğretmenlerimden, patronlardan, arkadaşlarımdan duyduğum hedef ve plan kelimelerinin ne demek olduğunu yeni anladım! Evet evet bayağı yeni; iki ay oldu olmamıştır. Tam 33 yaşımda!
Şimdi bu yüzden bana eksik diyebilir miyiz? Hayır. Hayatımı gayet idame ettirdim bugüne kadar. Sadece daha önce anlasaydım hayatım daha erken kolaylaşırdı ama bu sebepten hiç ah mah halinde değilim. Öğrenmiş olmak bile bundan sonrası için bana çok büyük kolaylık. Ya hiç ne demek olduklarını bilmeseydim? Düşünemiyorum!
Benim bir şeyleri öğrenmiş olmam demek, benim bizzat o şeyi kendim deneyimlemiş olmam ve içselleştirmem demek. Başkalarının anlattıkları bana kendimin öğrendiği kadar bir şey pek ifade etmiyor maalesef. Evet böylesi biraz daha zor tabii ki. Keşke başkalarından duyarak da anlasam çoğu insan gibi, ama bende o yöntem işlemiyor. Ben de bu sebepten üzülüp “Neden?” diye kurban rolüne girmek yerine “Ben de böyleyim, kendimi olduğum gibi kabul ediyorum. Benim için hiçbir sorun yok.” demeyi tercih ediyorum. Nedenci bir karakter olduğumdan dolayı, çoğu şeyin içindeki mantığı aradığımdan dolayı ezberletilmiş bilgiler bende işlemiyor. Vallaha aslında iyi ki de işlemiyor. Otomatik yaşamaya yaşamak demiyorum en azından. Risk alıp gerçekten, hissederek yaşıyorum.
Ben son birkaç senedir kendimi rahat bırakmak, sıkmamak, sıkıştırmamak, kendimi olduğum gibi kabulün peşindeydim. Güzel de yol aldım geçmiş bene bakınca, fakat tabii kavramlar da karışabiliyor. İnsanın kendisini rahat bırakması demek biraz da ince bir çizgiymiş gerçekten; rahat bırakmakla tembellik arasında gidip gelen bir çizgi. Bunları keşfettim sonra. Gördüm ki, evet kendimi harika rahat bırakıyorum ama bu işte biraz terslik var. Boşlukta sallanıyormuşum gibi hissetmeye başladım, derken bir baktım benim bir yönüm yok. Sağlam bir yerim yok gitmek istediğim hayatta. Bunları fark ettikçe o boşlukta sallanmak başımı döndürmeye başladı. Bir şey yapmalıyım derken aldım elime defterimi, kalemimi bir gün; ben kimim ve ne istiyorum bu hayatta sorularından başladım.
İlk önce soruları yazdım defterime, ardından cevaplar gelmeye başladı. Derken cevapları da öncelik sırama göre tertip edip istediklerimi elde etmek için ne gibi adımlar atmalıyım, neler yapmalıyım diye düşünmeye başladım ve yine her şeyi döktüm defterime gözümle göreyim diye. Düşünmeden aklıma ne geldiyse sadece yazdım. Yargılamadan, kısıtlamadan, sınırlamadan, hiç eleştirmeden yazdım. Sonra o yazdıklarıma bakıp ilk adım olarak hangilerini kullanabilirim diye inceleyip eleyip bir de son tarih verdim kendime adım atmak için. O tarih gerçek dışı bir şekilde 2 gün sonra ya da bir hafta sonrası için değildi tabii ki. Kendime hem zaman verdim, şefkatli davrandım ama aynı zamanda da disiplini elden bırakmadım tarihi belirlerken. Yeni noktamı bulmuştum: Hem disiplinli, hem esnek olmak!
Ve derken böyle böyle hayata karşı kaybettiğim motivasyonumu yeniden yakaladım. Hayaller kurarak; o hayallere doğru neler yapmam gerektiğini düşünerek, adımlar atarak. Şimdi ise çok şükür kendime belirlediğim hedef ve planlarımın tam ortasında mutlu bir şekilde devam ediyorum hayatıma; hepsini gerçekleştirerek!
Yani, işin özü, ben diyorum ki planlar, hedefler insanın hayatını bir yerden bir yere taşıyormuş. Aksi halde insan boşlukta epeyce savruluyormuş, hayat enerjisini kaybediyormuş. Tüm bunları kendi kendime keşfetmem de bir o kadar kıymetli oldu benim için çünkü biliyorum ki artık bu bilgiler tüm hücrelerime yerleşti. Ne zaman boşlukta sallandığımı hissedecek olsam, gidilecek yolu çok iyi biliyorum artık.
İlginizi çekebilir: Ulaşman gereken yer neresi: En önemli durak sensin