X

Hayatınızdaki bolluğun sınırı “sizsiniz”: Sınırsız refah mümkün mü?

Refah anlayışımız, yani hayatımızda para ile olan ilişkimiz, paraya nasıl yaklaştığımız, paranın bizim için anlamı, paraya verdiğimiz değer ve para ile yapabileceklerimizin hayatımızdaki yeri hepimizin çok yakından ve derinden incelememiz gereken bir başlıktır. Çoğumuz belki fark etmiyoruz fakat temelde “paraya” yönelik bakış açımız hayatımızda tezahür eden bolluk ve refah seviyemizi de direkt olarak etkilemektedir.

Ben bu yazımda, başta kendi inançlarım da olmak üzere, sizlerle hayatımızdaki bolluk bilincimize, paraya karşı olan yaklaşımımıza ve refah kelimesinin bizler için ifade ettiklerine biraz daha sorgulayarak bakalım istiyorum. Belki bugüne kadar fark ettik ve değiştirdik, belki bugüne kadar ‘neden ben bir türlü paramı yetiştiremiyorum, ay sonunu zor getiriyorum, param bir türlü bereket kazanmıyor’ diye düşündük. Fakat işte tüm bu “para” ile ilişkili oluşun temelini henüz sorgulamadık. Burada ilk önce hayatımızda “para” kavramı ile ilgili olan “inançlarımıza” yani bilinçaltımızda küçüklüğümüzden bu yana taşıdığımız inanışlara bakmamız gerekiyor.

Ben sizin için hemen biraz yorumlamak istiyorum, para erkeğin kazandığı bir kavramdır, kadın parayı erkekten alır. Para istediğimizi yapmamız için bulunur, “sınırlı” oranda kazanılır, bu yüzden “sınırlı harcanması” gerekir. Her an para bulunamayabilir ve paranın olmadığı durumlarda istekler “ertelenir” veya daha “azı” ile yetinmek olarak değiştirilir. İşte bunlar benim küçücük yaşından bu yana sahip olduğum bazı öğrenilmişliklerin sadece birkaç örneği.

Şimdi gelin birlikte bakalım; sizce bu cümlelerin hangisi “dünyanın yaradılışının sınırsız bolluk ve bereket” ile gerçekleştiğini işaret ediyor, hangisinde “ilahi gücün” tüm ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere bizimle birlikte olduğunu görüyoruz, hangisinde “paranın” rahatça, sevgiyle ve bol olarak bana ulaşacağı bilinci yerleşmiş veya hangi cümlede dünyadaki sınırsız enerji kaynağından benim de almaya ve hatta istediğim kadar almaya “layık” olduğum, buna herkes kadar hakkım olduğu ifadesi bulunuyor? Hemen cevap veriyorum; “hiçbirinde”.

İşte bu nokta çok önemli çünkü hayatımızda tezahür eden bolluk bilinci tam olarak bu kökten filizleniyor. Öncelikle bizler “paranın” bir enerji olduğunu, ilahi bir yaratım olduğunu, bunun her enerji gibi hayatımızda bir akışı olduğunu, sınırsız olduğu ve herkes gibi sınırsızca almak hakkımızın olduğunu bilincimizle kabul etmek durumundayız. Eğer bakış açımız “para kötüdür, para ile saadet olmaz, çok param olamaz, param hep az’’ gibi sürekli kıtlık, kısıtlılık, sınırlıklık yani “olmamak” üzerine odaklanırsak hayatımızda refahı yaşayabilmemiz de oldukça zordur.

Şimdi bir sonraki basamağa geçiyoruz, yani şu anki durumumuzu incelemeye. Gerçekten bundan yaklaşık 5 yıl öncesine dönecek olursam her daim kazancımın yetmediği, istediğim seyahatlere ancak borçlanarak çıkabildiğim ve kazanabileceğim gelirin ancak “belirli” tezahür sınırları içerisinde olduğu inancım hakimdi. Bunu değiştirmek takdir edersiniz ki bugün bile oldukça büyük emek gerektiriyor. Fakat en azından kendi tecrübemden yola çıkarak paylaşabilirim ki, bunu güzelleştirmek, daha fazla kazanmak, dürüstçe çalışarak daha fazla edinmek ve bunu yine dünyada daha fazla “iyilik ve mutluluk” üretmek için paylaşmaya gönüllü olmak mümkün.

Düşünün ki dünyadaki bolluk kocaman bir okyanus ve siz bu okyanusun kıyısında durmaktasınız, elinizde nasıl bir kap var? Şu an küçücük bir bardakla mı okyanusun suyundan almaktasınız? Elinizde kocaman bir kova olsaydı daha fazla almayı “kabul etmedikçe”, kendinizi buna layık görmedikçe bu mümkün olabilir miydi?

Bu yüzden ikinci adımımız şu an hayatımızdaki refah seviyemize göre kendimizi derinlemesine sorgulamaktan geçiyor. Siz bugün kazanabileceğiniz kazancı sınırlandırmakta mısınız, aslında size ulaşmak isteyen birçok farklı kaynağı sadece bilinçaltınızda yer etmiş “kısıtlı gelir” kabulü ile engellemekte misiniz? Örneğin zengin diye nitelendirebileceğiniz bir kişi gördüğünüzde onu gönülden takdir edebiliyor musunuz, hayatında refah ve bolluk seviyesine ulaşmış olan bu kişinin sahip oldukları sizi kıskançlık veya “kötülemek” yönünde mi etkiliyor? Hayatımızda bolluğu ve refahı ne kadar takdir edebilirsek bu kavramlara erişmek açısından o derece “alıcı” olur, yani kabul haline geçmiş oluruz.

Peki tüm bunların ertesinde nasıl değişebiliriz?

Bu aslında hepimizin çalışması gereken bir süreç çünkü yıllardır getirdiğimiz biliş ve inançlarımız özellikle para, refah ve bolluk alanında çok daha derinlere, belki çocukken duyduğumuz bir söze, bir kavgaya şahit olmaya veya büyüklerimizin bize öğrettiği ‘paran biter, paran yetmez, bizim o kadar paramız yok, bizim ona gücümüz yetmez’ gibi “kısıtlılık” ile ilişkili bir kabule dayanıyor olabilir. Bu yüzden devamlılık ile çalışmaya ve olumlamalar yapmaya çalışmamız, hayatımızda “para” ile ilişkili sarf ettiğimiz sözler ve paranın bizde oluşturduğu hisleri değiştirmemiz gerekiyor.

Örneğin para sevdiğimiz bir enerji, bir arkadaş gibi olabilir. Paramızı düşünmekten, paramıza sahip olmaktan daha büyük zevk duyar hale gelebiliriz, çevremizdeki bolluk ve bereketi daha çok takdir edebiliriz, paradan söz ederken azlığına odaklanmak yerine yeterliliğine ve hatta ihtiyacımızdan daha fazla olması durumunu dile getirebiliriz ve bolluk kavramında ilahi gücün sınırsız yaratımından ihtiyacımızdan da fazlası ile ödüllendirildiğimiz anlayışını benimseyebiliriz. Ve tüm bunların temelinde aslında “bizlerin oluşturduğu” sınırları yıkmak geliyor…

İlginizi çekebilir: Yeterince iyi olmak ya da olmamak: İşte bütün mesele bu Yeterince iyi olmak ya da olmamak: İşte bütün mesele bu 

Sevgili Joseph Murphy güzel eseri Refah ve Başarıya Ulaşmak‘ta bakın bilinç ile ilgili olarak bizleri nasıl yönlendiriyor:

“…Tüm dünya ve tüm zenginlikleri; deniz, hava, yeryüzü; doğduğunuzda buradaydı. Çevrenizdeki elde edilmemiş veya keşfedilmemiş, olayları meydana getirmek için var olan zekayı bekleyen zenginlikleri düşünmeye başlayın. Nefes aldığınız havadaki zenginliğe bakın. Bu zihin yaklaşımını benimseyin. Bir kadının nasıl işleri iyi hale getireceğine yönelik sorusuna Emerson kısa ve öz biçimde şöyle yanıt verir; onu okyanusa götürür ve bir göz atmasını ister. Kadın, okyanusun sayısız sayıdaki su damlacığından oluştuğunu görür ve olağanüstü çeşitlilikteki deniz yaşamını gözlemler. Bunun üzerine Emerson, zenginliği sınırsız tedarik kaynağı olarak gördüğü takdirde, daima onun bereketinin tadını çıkarabileceğini belirtir.

…Hayatın gerçek bereketinin ve bolluğunun tadına varan kişiler, zihin ve düşüncenin yaratıcı gücünün farkında olan kişilerdir. Bu kişiler, bunun gerçek değerini ve etkisini bilirler, sürekli olarak zihinlerini ruhsal ve fiziksel fikirler ve bereket, refah, bolluk materyalleri ile etkilerler. Bu doğrultuda derin zihin otomatik olarak yaşanan deneyimlerde bereketlilik somutlaştırılır. Gerçek bereket “dürüst kazanç”tır.

…İnançlar maddesel bereket içinde zengin olmamızın veya fakirlik çekmemizin başlıca belirleyicisidir. Bundan dolayı zengin daha zengin ve fakir daha fakir olur. Bereket düşünceleri bereket, eksiklik düşünceleri eksiklik üretir. Eksiklik durumunda iken bereket veya zenginliği düşünmenin uğraş gerektirdiğini biliyorum. Geçişi yapmamızı sağlayacak devam eden ve sürekli bir inançtır. Bu düşünce disiplinini uygulayan kişi kaçınılmaz suretle zenginliğe başarıyla ulaşacaktır.

…Parayla ilgili yanlış olan bir şey yoktur; para dünyadaki tek şey değildir ve hayat amacının temeli de değildir. Hayattaki tek amacın para kazanmak olması da sorun oluşturur veya bu yanlış bir seçimdir, denilebilir. Parada bir kötülük olamaz, sizin dengesiz ve orantısız bir hayatınız olabilir. Dengeli bir hayata öncülük etmek için buradasınız. Ayrıca hayatınızın her alanında huzur, uyum, güzellik, rehberlik, sevgi, neşe ve bütünlük istemelisiniz.

…Bir kişinin Tanrı’nın rehberlik prensibini kullanması, o kişinin refah içinde olmasının belirleyicisidir. Örneğin, iki jeoloğu metal aramak için Utah’a yollarsanız ve biri yıllar boyu arar ve hiçbir şey bulamaz, diğeri de gider ve aynı karada, aynı arazide ilk beş dakika içinde uranyum ve gümüş madeni bulur. Zenginlik nerededir? Zenginlik temel prensiplere inanmış ikinci kişinin zihnindeydi. Diğeri de doğru yerde olmasına rağmen hiçbir şey bulamadı.”

Bugün bereket ve refah inançlarınızı yeniden kendinizce ele alın, siz bu dünyaya çalışmaya, başarmaya ve evet dürüstçe kazanmaya geldiniz. Bolluk ve bereket hepimiz için aynı oranda mümkün olan kavramlardır, yeter ki bizler anlayalım, anlayarak kabul edelim, layık olduğumuza inanalım ve sürekli olarak şükür seviyesinde kalabilelim. Hiçbirimiz kıtlık çekmek üzere bu dünyaya gönderilmedik, ilahi gücün muhteşem zenginliği, bolluğu ve bereketi her an her nefesimizde tezahür etmektedir.

Hayatınızın “refah” sınırı sizsiniz; bugün bu sınırları kaldırmaya gönüllü müsünüz?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale