X

Hayatınızda kabin basıncı düşerse: Sizin oksijen maskeniz hangisi?

Siz de benim gibi yolculuk sevenlerden misiniz? Ben her yolculuğumu kendime de çıkacağım bir seyahat olarak görürüm. Gün içinde pek çok kez kendimi dinlememe rağmen sanki yolculuk sırasında kendimde yeni bir şeyler keşfedeceğimi düşünürüm. Çoğu zaman da yeni bir açmazımla, yeni bir kırgınlığımla yüzleşir, olmak istediğim en iyi versiyonum için planlar yaparım.

Geçenlerde bir uçak yolculuğum sırasında yapılan güvenlik uyarılarında yeni bir şey daha fark ettim. Hava basıncı düştüğünde oksijen maskeleri otomatik açılır, kendinize en yakın olanı alın ve ilk önce kendinize takın, sonra çocuğunuza takın diyordu. Düşündüm hemen, ne kadar da doğruydu. Uçaktaki basınç düştüğünde en önce kendi maskeni almalısın ki sen nefes alırsan başkasına da yardım edebilesin.

Peki ya günlük hayatımızda durumlar nasıl? Oksijen maskemiz ne, acil durumlarımız için? Yahut, biz oksijen maskemizin bir başkası tarafından otomatik açılmasını mı bekliyoruz ya da kendimiz doğru zamanda maskemizi en önce kendimize taktığımızdan emin miyiz?

Benim kendi hayatımda “kabin basıncım düştüğünde” pek çok oksijen maskem var nefes almama yardımcı. Mesela, koçluk yolculuğumda tanıştığım değerlerim… Değerlerini bilince insan, sanki çıkış yolu bulamadığında, bulunduğu durumun ne kadarının değerine uygun olduğunu ölçüp tartıyor ve nefes almasına yardımcı oluyor. Ya da bazen o kadar da derine inmeden, açık havada kendime ısmarladığım keyif kahvem, yanıma aldığım, bana bambaşka hayat sunan kitabım, sevdiğim müziklerim.

Arada bir durup bakmak gerek, sahi nedir bizim oksijen maskelerimiz? Hangi durumlarda takmamız gerek bu maskeleri ki biraz içimiz açılsın?

Bana göre, çok da basınç düşmesini beklemeden ara ara takmalı maskeyi ki, ileriye gidecek nefesimiz olsun. Tıpkı yüzerken kulaç atarken, başımızı sudan ara ara çıkarıp nefes almamız gibi. Biz de günlük koşturmalarda, ara ara başımızı sudan çıkarıp derin bir nefes almalıyız ki diğer kulaçlara yetecek, belki de parkuru tamamlamamıza imkan verecek gücümüz olsun.

Etrafımda şu anki hayatından yakınan pek çok arkadaşımı görüyorum. Sürekli, hayatlarının bir mücadele olduğundan, bir şeylere yetişemediklerinden, dahası “sadece kendileri için” bir şeyler yapamadıklarından yakınıyorlar. Tabi ki haklılık payları var. Çocuklarının okul telaşı, çalışan kadının iş stresi, trafikte harcanan zamanlar, eve koşup evin günlük işlerini yetiştirme paniği derken zaman akıp gidiyor. Hal böyle olunca da değil oksijen maskesi, tüm camlar açılsa bile maalesef nefes alınamıyor. Neden mi? Çünkü o nefesi kendimiz için almayı unutuyoruz bu telaşta.

Kendimiz için almadığımız nefeslerin olduğu bir hayatta, başkalarını mutlu etmemiz mümkün mü sizce? Bence değil. Ben her zaman kendimize de nefes zamanları yaratmamız gerektiğini düşünüyorum. Ara ara sadece kendimiz için alınacak güzel nefeslerin, parkuru tamamlamamız için bize güç vereceğini düşünüyorum.

Basınç düştüğünde maskeyi önce kendimize takalım ki, başkalarına da yardım edelim, onlara da güç verelim. Hala oksijen maskenizin ne olduğunu bilmiyor da olabilirsiniz. O halde sizi, bir koçluk sohbetine davet etmek isterim. Böylece birlikte, oksijen maskenizi bulup, hayatınızda durup soluklanacağınız mini durakları beraber keşfedebilir ya da hayat amacınızın ne olduğunu, değerlerinizi test ederek bulabiliriz. Bunun için benimle Instagram adresimden iletişime geçebilirsiniz.

Haydi önce kendi maskemizi takalım… Öyle ya, güvenlik uzmanları yanılıyor olamaz değil mi?

İlginizi çekebilir: 80 yaşınızdan mektup var: Size ne yazmasını isterdiniz?

Pınar Tümkaya: Selamlar, ben Pınar Tümkaya. 1984 senesinde sevimli bir Akdeniz kenti olan İskenderun’da doğdum. Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümünden 2007 senesinde mezun olmadan hemen önce hep hayalini kurduğum İK alanında İşe Alım Uzmanı olarak çalışmaya başladım. Ama maalesef, kısa bir süre sonra rüzgar beni Mersin’e getirdi. Şuanda Mersin’de, uluslararası bir şirkette Finansal Kontrolör olarak görev almaktayım. Kendimi bildim bileli sıkıntımı, derdimi en çok yazarak anlatmayı sevdim. Ancak, yazar olmak hiç hayalim olmadı. Hayalim her zaman, insanlarla etkileşimde olarak, onların sorunlarına destek ve çözüm ortağı olmak oldu. Her ne kadar çalışmakta olduğum alan insanlardan çok rakamlarla ilgili olsa da kişisel gelişim aşkım hiç bitmedi. Geçtiğimiz Mart ayında bunu artık daha profesyonel bir hale getirmem gerektiğine karar vererek House of Human’dan Profesyonel Yaşam Koçluğu programını tamamlayarak Yaşam Koçu oldum. Bu platform sayesinde yaşayıp aştığım, her tökezlediğimde kendimce ürettiğim çarelerin başka insanların da çözümü olmasına vesile olmak, yazılarımla sesimi duyurabilmek en büyük mutluluğum olacaktır.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale