Hayatınızda figüran olmamak için: Özünüzü başkalarına göstermekten korkmayın
Hayatınızdaki kişiler, yaşadığınız olaylar size dönüm noktasını yaşattı mı hiç? Kendinize saklayıp başkalarına göstermekten çekindiğiniz özünüzü ortaya çıkarmanıza yardımcı oldular mı? Aşağıda okuyacağınız hikaye ismi değiştirilip paylaşma onayı alınan bir danışanımın kendisiyle tanışma sürecinde başından geçen bir olay. Bir söz, bir davranış bile gerçek sizi ortaya çıkarmakta o kadar etkilidir ki bunun gerçek olabileceğine bile inanmakta güçlük çekebilirsiniz. Umarım bu yazıyı, özünü çevresindeki insanlarla tanıştırmak için cesaret isteyen birçok kişi okur.
“Merhaba, adım Eylül. 32 yaşındayım. İyi geliri olan bir işim, sevgi dolu bir ailem ve orta üstü standartlarda bir hayatım var. Ailem tarafından her zaman ağırbaşlı, kibar, ulaşılmaz olmam yönünde yetiştirildim. Karakterim bu özellikleri barındırıyor muydu bilmiyordum ama ailem öyle istediği için öyle olmak zorundaydım. Aslında bana göre ben aşırı komik, çok eğlenceli ve çok konuşkan biriydim. Ama yetiştirilme tarzımdan dolayı bu özelliklerimi göstermek bana ayıp gibi geliyordu.
Hiçbir zaman düzenli bir ilişkim olmadı. Her zaman birilerinden hoşlandım, hatta aşık olduğumu düşündüm. Ama karşı tarafın beni sevmeyeceğini, bende sevilecek bir şeyler bulmayacağını, güzel olmadığımı, sıkıcı bir insan olduğumu düşünüp hoşlandığım kişilere açılamadım. Bana biraz ilgi gösterdiklerinde küçük bir çocuk gibi şımarıyordum. Onlar bana bir adım atsa ben elli adım atıyordum. Beni sevsinler diye hem maddi hem manevi bir şeyler gidiyordu hayatımdan.
Temmuz’u tanıdığımda hayatımda yine birileri beni sevsin diye uğraştığım bir dönemdi. Temmuz ile sosyal medya üzerinden, ortak arkadaşlarımız vesilesiyle tanıştım. İlk tanıştığımız gece, sabahın ilk saatlerine kadar konuştuk. Yeni bir heyecan, yeni bir umuttu benim için. Her gün konuşuyor, sürekli yazışıyor ve birbirimize karşılıklı olarak güzel sözler söylüyorduk. Temmuz, sürekli buluşma isteğinden bahsediyordu. Ben ise sürekli kaçıyordum. Çünkü yine kısır döngüye girecektim. Beni sevmeyeceğini düşünerek hareket edecek ve beni sevsin diye her türlü saçmalığı yapacaktım. Nitekim öyle de oldu.
Buluştuktan sonra Temmuz eski ilgisini kaybetti, bense Temmuz’a aşık oldum. Ondan başkasını düşünemiyor, 1 saatliğine de olsa görüşebilmek için tüm işlerimi iptal ediyor, bütün programımı ona göre düzenliyordum. Buna karşın istediğimi hiçbir şekilde alamıyordum. Görüştüğümüz zamanlarda Temmuz yerine çevreyle ilgileniyor, ona aşık olduğumu anlamasını istemediğim için soğuk duruyordum. Çünkü ilk adımı o atmalıydı, bana ilk tanıştığımızdaki gibi ilgi göstermeliydi.
Temmuz bana değer veriyordu, bunu hissediyordum, ancak benim istediğim şekilde değildi. Benimle ilgileniyordu, evet, ama benim istediğim yoğunlukta değildi. Bu şekilde 2,5 seneyi bitirdik. Temmuz’a Temmuz dememin sebebi geçtiğimiz Temmuz ayında Temmuz’un 1 senedir bir başkasıyla birlikte olduğunu öğrenmem. Bunu kendisinden öğrenmemiştim ancak ruhsal acının fiziksel acıya dönüşebileceğini onun sayesinde öğrenmiştim. Temmuz ile yüzleşmeye çalıştığımda ne ‘var’ ne de ‘yok’ demişti. O belirsizlik bile bana umut olmaya başlamıştı. Temmuz’a öfkem çok büyüktü. Çünkü senelerce ben uğraşmıştım beni sevmesi için ama o başkasını tercih etmişti. Bunu kendisine söylediğimde ise tokat gibi bir cevap almıştım: ‘Sen bana aşık bile değildin ki, basit bir şey olduğunu söylüyordun.’ Çok aşıktım ve korkup kaçmasın diye bunu açık açık söylememiştim. Açık ve net olmam gerektiğini öğretmişti bana Temmuz.
Çok kızgındım ama kızgınlığım ondan çok kendimeydi. Kendime biraz güvenseydim, biraz daha açık ve net olsaydım, biraz daha cesur olsaydım, belki bambaşka olaylar yaşayacaktım. Temmuz’a karşı sevgim hala var ama artık sevgiden çok minnettarlık var. Ne olduğumu ve ne olmam gerektiğini bana gösterdiği için artık daha rahat ve mutlu biriyim.”
İlginizi çekebilir: Sağlıklı bir bağ kurabilmek için farkına varın: İlişkinizi kaç kişilik yaşıyorsunuz?