X

Hayatınız tüm sağlıklı yaşam akımlarının peşinde koşacak kadar değersiz mi?

Modern dünyanın kaçınılmaz bir “mecburiyeti” olarak bize sunulan her şeyi hızla tüketiyor ve dayatılan hiçbir şeyi düşünmeye vakit ayırmıyoruz. Bu içinde boğulduğumuz dayatmalar arasında bizleri en iyi sömüren ve en medyatik olanı ise sağlıklı yaşam trendleri… Her gün bir yenisi türeyen beslenme şekilleri, zayıflama içecekleri, spor türleri ve nicesiyle dolu bu sektör, hızla popülerleşip uygulanıyor. Trend olan her yeni sağlık stili, ne yiyip ne içeceğimizden hangi sporu yapıp ne kadar süre uyuyacağımıza kadar hayatımıza dair bir çok kararı bizim yerimize veriyor. Üstelik bu kararların hiç biri göründüğü kadar masum değil…

Sağlıklı beslendiğimizi sanıyoruz

Son zamanlarda “sağlıklı yaşamak” ne büyük bir trend haline geldi farkında mısınız ? Sağlıklı yaşamla takıntı derecesinde ilgiliyiz… Özellikle kanser, diyabet ve obezite gibi hastalıkların artan oranları insanları hem bilinçlendirip hem de biraz korkutarak sağlıklı yaşam kurallarına uymaya zorlamaya başladı. Hal böyle olunca her kafadan ayrı bir “beslenme tavsiyesi” ortaya atılması da kaçınılmaz hale geldi. Bol takipçili diyetisyen hesaplarında her gün farklı bir sebzenin meyvenin faydaları sıralanırken yiyeceğimizi şaşırır hale geldik… Yetmedi yediğimiz bir çok besinin aslında sağlıklı olmadığını da öğrendik… Peki asıl soru, neyin sağlıklı neyin sağlıksız olduğuna kim karar veriyor ? Sağlıklı olma uğur yaptıklarımız ne kadar doğru? 

Sağlıklı beslenme akımları tamamen doğal beslenme yolunu seçen insanların sömürülmesi için de bir pazar oluşturdu elbette.  Her derde deva olduğu iddia edilen otlar, detoks tarifleri, alkali sular, kırmızı meyvelerin mucizeleri gibi nice şişirilmiş balonlarla dolu bir doğallık furyası yaratıldı.  Tüketim kültürünün bir sonucu olan hazır gıda bağımlılığına karşı doğal beslenme bağımlılığı geliştirildi… Bir kaç yararı nispeten test edilmiş (çoğunlukla uzmanlar tarafından onaylanmamış) diyet yöntemleri ve besinler tek tek moda haline geldi. Sonuç ise kocaman sağlıksız şişko bir dünya…

Sağlıklı yaşamla ilgili sürekli yanlış, çelişkili, çarpıtılmış bilgi veren medyayla kâr peşindeki alternatif tıp terapistleriyle, beslenme uzmanlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Her birinin söylediğinin uygulandığı ve iyi kötü birilerinin bir sonuç aldığını görüyoruz. bazılarını beğeniyor hayatımıza dahil ediyoruz, bazılarınınsa trajik sonuçlarına üzülüp uzak durmaya çalışıyoruz. Fakat bu bilgi kirliliğinin içinde sürüklenip giderken habersizce sağlımızdan da oluyoruz…

Protein ağırlıklı beslenmenin tek yolu et tüketmek mi?

Sağlıklı beslenme ile ilgili genel geçer yargıları sıralayacak olsak herhalde bir bilemediniz iki numaraya etin “en doğru ve en güçlü protein kaynağı” olduğunu yazarız. Bu klişe bilginin ne kadar doğru olduğu tartışılır… Hayvansal ürünlerde yüksek miktarda protein olduğu bir gerçektir fakat proteinin tek kaynağı olduğu büyük bir yalandır…

Aslına bakarsanız protein ihtiyacınızın tamamını bitkisel kaynaklı beslenme ile sağlayabilirsiniz. Çünkü ıspanak, bezelye, brokoli gibi yeşillikler, fasulye, nohut, mercimek, bulgur gibi bakliyatlar, Antep fıstığı, badem, ceviz, kaju gibi yemişler çok kolay bulunan, mükemmel protein kaynaklarıdır.  Çoğumuz etin yerine geçen (daha doğrusu alternatif olan) protein kaynakları olduğunu az çok biliyoruz. Burada asıl sorulup üstünde durulması gereken neden ete alternatif bir protein arayışı içinde olduğumuzdur. Bu arayışın tek sebebi vicdani yükümlülüğümüz veya veganizm mi yoksa başka önemli sebepleri de var mı?

Tavsiye edilen beslenme stillerinin, diyet önerilerinin ve tariflerin hemen hepsinin et ve şarküteri ürünleriyle dolu olduğunu fark ettiniz mi? Artan et ve et ürünleri tüketimiyle aynı oranda artan kanser vakaları akla et yemenin gerçekten faydalı olup olmadığı sorusunu getiriyor. Cevap ise açıkça ortada; etin aşırı tüketimi ölüm riskini artıyor ve bu konuyla ilgili yapılan son araştırmalara göre, vejetaryen bir diyetin veya Akdeniz diyetinin daha sağlıklı olduğuna dair kanıtlar artıyor. Bir yandan özellikle sporculara ve kilo vermek isteyen insanlara protein ağırlıklı diyetlerin tavsiye edilmesi ise kocaman bir ironi olarak karşımıza çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı bir başka önemli detay daha var ki daha da ironik… Fazla et tüketen kişilerin diyabet ve obezite riski vegan beslenenlere göre oldukça yüksek… Yani aslına bakarsanız sağlıklı olduğunu düşündüğümüz et ürünleri gerek hayvanların beslenme ve üretim şartları gerekse endüstriyel hayvancılığın yarattığı tahribat ortamı hali hazırda yediğimiz etleri sağlıksız ve kanserojen hale getirip yarardan çok zarara sebep oluyor. Hızla büyümeleri için genetiği ile oynanmış, sağlıklı kalmaları için “koruyucu” antibiyotiklere maruz bırakılmış, eziyetli, sağlıklı olmaktan son derece uzak sadece istiflenerek büyütülmüş hayvanların etlerini tüketmek (tüketebilmek) ne kadar sağlıklı olabilir ki zaten… Sizleri et yemeye teşvik eden, etsiz doymayacağınızı düşündüren reklamlara, kimyasallara yeterince doymadınız mı?

“Sağlıklı atıştırmalık” yalanları

Bir diğer çok tavsiye edilen fakat son derece sağlıksız olan yiyecek grubu ise sağlıklı atıştırmalıklar. Son zamanlarda paketlenmiş diyet ürünlerinin çeşitlerinin artmasıyla beraber bu yiyeceklerde son popüler olmaya başladılar. Az kalorili krakerler, tahıllı barlar, şekersiz olduğu iddia edilen mini tatlılar gibi bir çok çeşidi bulunan bu atıştırmalıklar tüketim kültürünün tavan yaptığı şu günlerde tabii ki fazlasıyla sevildi.

Özellikle süper marketlerde rahatça bulunabilmeleri, fiyatlarının muadili ürünlere benzer fiyatlarda olması ve tabi üzerlerinde yazan inanılmaz düşük kalorileri ve sağlıklı imajları gözümüzü boyadı…  Gerçeklerle yüzleşmek gerekirse, bu diyet grubu yiyeceklerin bir çoğu trans yağlar ve koruyucu maddeleri barındırmıyor olsa da (ki hali hazırda barındıran örnekleri de mevcut) boyar maddeleri ve raf ömrü uzatıcı kimyasalları ne yazık ki barındırıyor. Basitçe örneklersem şeker içermiyor ama tatlandırıcı içeriyor. Yani sağlıklıymış gibi yapıyor fakat zehirlemeye devam ediyor….

Aslında sağlıklı ara öğünlere yönelmek isteyenlerin oldukça çok çeşit alternatifi de var. Kuru yemişler, yoğurtlu yulaflı meyveli tarifler veya smoothieler çok daha sağlıklı ve besin değeri yüksek ara öğünler olabilir.

Ne yemek istediğinizi siz seçin

Tüketim kültürünün bu denli beslenmesi ve teşvik edilmesiyle işlenmiş ve hazır gıdalara yönelim aynı oranda artıyor. Ne yazık ki sonsuz bir döngü içerisinde birbirini desteklemeye devam edecek. Devletlerin ve gıda endüstrisinin öncü markalarının arasındaki bu danışıklı dövüş hepimizin sağlığına, geleceğine ve neslimize mal oluyor. Ne yiyip ne yemeyeceğinize karar veriyor olsanız dahi günün sonunda size ne yedirmek istediklerine onlar karar veriyor. Kırmızı etin zararları anlatılırken beyaz ete yönelen insanlar kuş gribine yakalanıyor…

Sağlığımız ve beslenme stilimize uygun besinleri seçmek ve bu konuda kendimizi eğitmek mümkün neticede. Sağlıksız gıdalara yönelik baskıcı ve ikna edici bir düzende yaşadığımızı kabul edip bu düzene karşı duruşu sergilemekte yapmamız gereken ilk şey. Buradan çıkan sonuç bitkisel kaynaklı bir beslenme stiline yönelmek mi yoksa daha farklı bir beslenme stilini tercih etmek mi kararı size bırakıyorum. Fakat paketlenmiş, işlenmiş, raf ömrü bulunan, tatlandırıcı, koruyucu ve diğer kimyasalları içeren besinlerden uzak durmak en mantıklı olanı. Bir gün kanser, obezite, diyabet veya bir başka hastalığın kapınızı çalmayacağının ne yazık ki garantisi olmadığı bu tüketim dünyasında tüm sağlıksız trendlerden uzak durmak elinizde…

Doğaya ve insanlığa maliyeti çok büyük olan bu endüstriyi beslememek, bu tahribatın bir parçası olmamak için kendi yaşamınızı ve beslenme stilinizi değiştirerek bir adım atabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Evlilik insanlığın kendine yaptığı bir kötülük olabilir mi? Modern dünyada tek eşlilik neden gittikçe azalıyor?

Eylül Aktan: Profesyonel Koç Eylül Aktan, yaşamınızı iyileştirmek için çıktığınız “gelişim ve dönüşüm” yolculuğunda sizi desteklemek için çalışan bir uzman. En iyi hissettiğiniz versiyonunuzu hayata geçirmek için kendi içinize ışık tutmanızı sağlayan bir koç. Aslında bir beyaz yaka olarak çalışırken hedeflediği yaşam standartlarına sahip olmadığını farkeden ve bu durumu değiştirmek için harekete geçen bir farkındalık yolcusu. Önce 2015 yılında tanıştığı Mindfulness ile zihnini, duygularını ve düşüncelerini farketmek üzerine çalıştı. Şimdilerde Türkiye’de ve çeşitli Avrupa ülkelerinde aldığı Profesyonel Koçluk, NLP, Yoga, Somatik Deneyimleme ve Nörobilim eğitimleri ile dönüşüm yolculuğunu sürdürüyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale