dummy

Hayatının hikayesini sen yazarsın: Naratif (Öyküsel) Terapi

Hayatının hikayesini sen yazarsın: Naratif (Öyküsel) Terapi

“İnsanlar yaşamlarını düzenleyen hikayeler aracılığıyla hayatlarının anlamını şekillendirir.”

dummydummy

Günümüz dünyası artık Newton’un mutlak zaman ve uzay içinde yaşanan dünya anlayışından uzaklaştı. Bir önceki çağın öngördüğü kesinlik artık günümüz dünyası için geçerli değil. Post-modern dünya, mutlak ve kesinliğin aksine belirsiz ve oldukça kaotik bir dönemden geçiyor. Yenidünya düzeni dil ve söylemler üzerine inşa edilmiş, görecelilik, ikilemler, çelişki, bölünmüşlük ve güç odaklı bir sistem (Sözen, 1999).

Söylemler üzerine kurulu bu yeni düzende dilin kullanımı çok önemli. Dil, kendimizi ifade edebilmemiz ve diğerlerinin bakış açısını anlamamız için gerekli en temel unsur. Dilsiz bir dünya anlam bakımından eksik kalır. Dil bizim dünyayı anlamlandırmamızı sağlar.

Geçtiğimiz dönemdeki modernist-pozitivist anlayışın savunduğu nedensellik, günümüz dünyasının karmaşıklığını, belirsizliğini ve çelişkilerini açıklayabilecek güçte değil. İşte odağını dil, söylemler ve anlam üzerine inşa etmiş naratif (öyküsel) terapi, yapı ve öykü üzerine kurulu bir terapi yaklaşımı.

Yaklaşımın kurucuları Michael White ve David Epston’a göre kişiler yaşamlarının anlamını yorumlayan hikayeler oluştururlar. Oluşturulan bu hikayeler daha sonra bireyin yaşamı için kesin “doğru”lara dönüşür. İçinde bulunulan toplumun ve kültürün baskın öyküleri ve anlatımları çok güçlü olduğu için bireyler bu baskın söylemin ve şekillendirdikleri kimliklerin mesajlarını öyle bir içselleştirirler ki bu artık kendi gerçeklikleri olur.

Öyküsel terapiye göre bir durum karşısında nasıl hissedip davranacağınızı belirleyen şey, o durumu nasıl anlamlandırdığınızdır. Bu açıdan bakıldığında her birimiz birer anlam yapıcısıyız ve bu anlam, bakış açısını hem şekillendiren, hem de sınırlandıran temel unsurdur.

White ve Epston’a göre geliştirdiğiniz fikir ve inançlar aracılığıyla hareket eder ve toplumdaki yerinizi böyle belirlersiniz. Yaşamınızdan öyküler ve hikayeler yoluyla anlam çıkarırsınız. Yaşadığınız durumları anlamlandırmak için de baskın hikayeler geliştirirsiniz. Baskın hikayeniz her ne kadar tüm yaşamınızı çepeçevre sarmalamış gibi görünse de, gerçekte tüm yaşamınız bu baskın hikayeden ibaret değildir. Baskın hikaye, yaşamınızın bir döneminde cereyan etmiş (travmatik olaylar gibi iz bırakan) ve halen yaşamınızda yapılanmaya devam eden ve döngüsel bir şekilde yaşadığınız olayların nedenidir.

Yaşamınızın anlamını keşfetmek ve hayatınızı anlamlandırmak için hikayeler oluşturursunuz. Kendinizi ifade edebilmek ve yaşamınızı yapılandırmak için hikayelere ihtiyacınız vardır. Kimliğinizi oluştururken yalnızca kendi deneyimlerinizi değil, dış kaynaklı hikayeleri ve söylemleri de referans alırsınız. Yaşadığınız olaylar dizisine yüklediğiniz anlam hayat öykünüzü oluşturur.

Naratif (öyküsel) terapi süreci kişisel hikayenizi nasıl yapılandırdığınız konusunda bir iç görü kazandırır ve öykünüzü yeniden yazmanızı sağlar. Naratif terapide öyküler birer metafordur ve terapötik süreç bir anlam yaratma sürecidir. Terapide yaşamınızın ana temaları açıklığa çıkarılmaya çalışılır. Öyküler değişim sürecinizin bir parçası olarak hatırlanır, yeniden hatırlanır, farklı hatırlanır ve yeniden yazılır. 

Naratif (Öyküsel) Terapi süreci

  • İçselleştirmiş olduğunuz problemi dışsallaştırmanıza, problemin arkasındaki baskın söylemleri, niyetleri ortaya çıkarmanıza,
  • Sorunun yaşamınızı hangi alanlarda olumsuz etkilediğini (ümitsizlik, çaresizlik döngüsü, harekete geçememe, kendiniz olamama, çözüm olasılıklarını görememe gibi) tespit etmenize,
  • Alternatif anlamlar ve hikayeler keşfetmenize ve dolayısıyla farklı bakış açıları geliştirmenize,
  • Geliştirdiğiniz bu yeni bakış açısıyla geçmiş, şimdi ve gelecek arasında bağlantı kurarak yaşam öykünüzü yeniden yazmanıza yardımcı olur. 

Naratif (öyküsel) terapinin nihai hedefi, deneyimlerinizi eski söylemlerden özgürleşmiş, yeni ve canlı bir dille yeniden anlatmanızı sağlamak ve böylece yeni ufuklar, yeni anlamlar ve yeni hikayeler yaratarak kendisiyle barışık bir birey olmanızı sağlamaktır.

Ünlü filozof İmmauel Kant’la birlikte anılan ve bireyin kendi yaşamına dair kendi yasasını belirlemesi, ne yapacağına, nasıl davranacağına, kendi geleceğinin ne olacağına kişinin kendisinin karar vermesi anlamına gelen kendini belirleme kavramı, öyküsel terapide sizin kişisel hikayenizi ve kendinize yönelik bakış açınızı değiştirmek için kullanılan oldukça yararlı bir düşünce tarzıdır.

Naratif terapinin temel felsefesi patolojize etmemek (yani hasta veya sorunlu diye etiketlememek) ve kişiselleştirmemektir. Buna göre terapiye başvurduğunuz için siz problem değilsinizdir, problem problemdir. Böylece tüm insani durumlar için patolojinin (sınıflama ve etiketlemelerin) dışına çıkma fırsatı oluşur. 

“Herkes kendi yaşamının uzmanıdır ve problemler bizden bağımsız bir mevcudiyete sahiptir.”
Morgan, 2002

Herkesin hikayesi biricik ve eşsizdir. Başkalarının hikayesi bizi ilgilendirmez, biz ancak kendi hikayemizi tasarlamaktan sorumluyuz. Kendinizi ve diğerlerini yargılamak, etiketlemek sizi ancak yerinizde saydırır ve hiçbir şeyi değiştirmez. Kendi hikayenizle yüzleşmeye ve onu yeniden yazmaya hazır mısınız? Cevabınız evet ise ve değişmeye istekliyseniz psikolojik destek almak için bana ayselkeskin2004@yahoo.com vasıtasıyla ulaşabilirsiniz. Öykünüze sahip çıkmanız dileğiyle.

Kaynaklar:
Çelik, H. (2017). Psikoterapide Yeni Soluk: Öyküsel Terapi A New Lens in Psychotherapy: Narrative Therapy. Kafkas Üniversitesi, e – Kafkas Eğitim Araştırmaları Dergisi, 4(1).
Morgan, A. (2002). What is the narrative therapy: innovation and continuity in Brazilian rock art. Retrieved from 
Shapiro, J. & Ross, V. (2002). Applications of narrative theory and therapy to the practice of family medicine. Family Medicine, 34, 96-100.
Sözen, E. (1999). Söylem: belirsizlik, mübadele, bilgi, güç ve refleksivite. İstanbul: Paradigma Yayınları
White, M. (2002). Workshop notes. 

İlginizi çekebilir: Kendinle buluşman var, geç kalma: Geçmişi ardında bırakmak

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp