“Böyle yapmak zorundayım.”, “Zamanım yok.”, “Oraya gitmem lazım.” Bu cümleler tanıdık geliyor mu? Bunlara benzer cümleleri ne kadar çok kullanıyoruz değil mi? Küçüklüğümüzden beri duymaya alıştığımız cümleleri biz de söyleyerek, toplum olarak bu alışkanlığı devam ettiriyoruz. Ve çoğunlukla bunun farkında bile değiliz.
Peki, sana desem ki bunlar senin seçimlerin. Biliyorum, aklına ilk gelen “Olur mu öyle şey, ben niye bunları seçeyim? Sen benim yaşadıklarımı bilmiyorsun ki!” Evet, bilmiyorum ve eminim ki bazıları senin için oldukça zorlayıcıdır. Ama bunu bilerek seni farklı bir alana davet ediyorum: Yaşadıklarına karşı bakış açını, söylemini değiştirmeyi pratik ettikçe hayatının iplerini eline alabilirsin.
Bir eylemi gerçekleştirme ya da gerçekleştirmeme nedenimizi hep başkaları olarak gördüğümüzde kendimizi kurban rolüne sokuyoruz. Çünkü orada bizim elimiz kolumuz bağlı ve dışarıdan her ne komut geliyorsa sorgusuz sualsiz uygulayıcı konumundayız. Halbuki bu bizim hayatımız ve hayatımızı nasıl yaşayacağımızı seçme hakkına ve gücüne sahibiz! Belki bunu yıllarca unuttuk ve bu bize unutturuldu. Ama tekrar hatırlayabiliriz…
Bu güce sahip olduğunu kendine hatırlatmak sandığından daha kolay. Tek yapman gereken yukarıdaki ve benzeri cümleleri kuracak olduğunda, cümlenin yüklemini “Seçiyorum” ile değiştirmek!
Beraber deneyelim: “Böyle yapmayı seçiyorum.”, “Zamanımı bunun yerine başka şeye ayırmayı seçiyorum.”, “Oraya gitmeyi seçiyorum.” Yüklemi seçmek olarak değiştirdiğimizde bu seçimin aslında bize ait olduğunu zihnimize tekrar tekrar hatırlatıyoruz. Ancak bunu hatırladığımızda başka seçeneklerimizin olabileceği gerçeği su yüzüne çıkabilir.
İş yerinde, sosyal yaşamında istemediğin bir şeyi yapman istendiğinde, “yapmak zorundasın” diye yaptığında, bu eylem mutsuzluk ve stres getirir. Ama belki yılların alışkanlığından, belki içinde bulunduğun kültür gereği şikayet etsen de yaparsın. Yapmayı sen seçersin günün sonunda. Seçtiğinin farkında olduğundaysa hayır demenin, neden yapmaman gerektiğine dair sağlıklı bir iletişim kurmanın yollarını araştırmaya başlayarak bunun sorumluluğunu alabilirsin.
Sağlığın için düzenli yürüyüş yapma hevesin varsa ama “Yapamıyorum çünkü zamanım yok” diyorsan bu seçim de senin. Gün içinde zamanını alan şeylerin listesini yaparak belki sana katkısı olmayan, belki gereğinden fazla zaman ayırdığın aktiviteleri fark edip yürüyüş için küçük bir zaman belirleyerek bunun sorumluluğunu alabilirsin.
Hiç gitmek istemiyorken sırf ayıp olmasın diye bir buluşmaya gidiyorsan bu seçim de senin. Hastayken gitmek için kendini zorlamayı, istemediğin kişilerle görüşmeyi sağlıklı bir iletişimle bırakmayı seçebilir ve kendini önceliklendirebilirsin.
Özetle, hayatını nasıl yaşayacağını seçebilirsin!
Kulağa basitmiş gibi gelse de uygulamanın her zaman bu kadar kolay olmadığının bilincindeyim. Bu bir yaşam alışkanlığı ve her alışkanlıkta olduğu gibi seçme alışkanlığı kazanmak da pratik gerektiriyor. Ama daha mutlu bir hayat yaşamak için seçmeyi pratik etmeyi seçmeye değmez mi?
Daha fazla iyi yaşam, ilham ve bütünsel sağlık konularında öneriler için Instagram hesabım @sibelsibel’i takip et.
İlginizi çekebilir: Zaman yönetiminde önemli bir ayrıntı: Enerjini nelere harcadığını keşfet