dummy

Hayatın sunduğu fırsatlara yepyeni gözlerle bakmaya hazır mısınız?

Hayatın sunduğu fırsatlara yepyeni gözlerle bakmaya hazır mısınız?

“Fırsatlar gelmez, onları sen yaratırsın.” Chris Grosser

dummydummy

Bazılarının bizden daha şanslı olarak dünyaya geldiğini düşünürüz. Örneğin daha fazla paraya sahiptir veya daha güzel bir vücuda sahip de olabilir. Kıyaslamalarımız “daha” üzerine kurulmuştur; daha iyi olmak, daha farklı olanaklara sahip olmak, daha farklı yaşam akışına sahip olmak, daha fazla seyahat edebiliyor olmak, daha fazla para harcayabiliyor olmak… İşte tümünü topladığımızda hayatın sunduğu fırsatlar deriz değil mi? O kişi bizden daha farklı fırsatlara sahip olmuştur… Daha fazla fırsat demek “daha fazla olduğu” anlamına gelir…

Ben bugün sizlerle birlikte bu inancımıza daha yakından bakalım istiyorum; gerçekten sadece “bekleyerek” öyle daha farklı yaratılmış olsak da aynı fırsatların bizlere akması mümkün müdür yoksa bu fırsatlar ile ilişkili her ne durumda olursak olalım yine de yapabileceklerimiz var mıdır? Peki, neden bazılarımız bazı fırsatlar ile karşılaşabilirken diğerlerimiz hayatımızda tesadüf bile edemeyiz? Neden bazılarımız gerçekten “hadi canım oradan olur mu öyle şey” diyebileceğimiz hayaller kurabilirken (ve evet bunları birebir hayatlarında bir gün gerçekleştirebilirken) diğerlerimiz ise nasıl olsa bana mı olacak, bana mı bakacak, beni mi beğenecekler, beni mi seçecekler diye düşünerek kocaman bir hayatı “hayal bile kurmadan” tamamlarız?

Hayatın sunduğu fırsatlara yepyeni gözlerle bakmaya hazır mısınız?Hayatın sunduğu fırsatlara yepyeni gözlerle bakmaya hazır mısınız?

Bu sorulara yanıt verebilmek için öncelikle “fırsat” kelimesinin anlamına daha yakından bakalım istiyorum sizlerle. Gerçekten nedir bizler için fırsat? Kimilerimizin bazı anları veya olayları fırsat olarak tanımlayabilmesi için her şeyin açık açık olması gerekir; örneğin ünlü biri ile karşılaşmak. Güzel şarkı söylediğimizi ve orta popüler bir mekanda sahne aldığımızı varsayalım. O güne kadar bizi canlı performansımız ile dinlemeye gelen bir ünlü isim olmamış, bu akşam yine sahnedeyiz. İçimizden aklımızdan geçen düşünce sadece yine aynı sahne akşamlarından biri de olabilir veya neden olmasın ya bu akşam gerçekten ünlü biri veya bir sanatçı beni dinleyebilir de olabilir… Fakat bu iki ifade arasında fırsat inancı açısından dağlar kadar büyük farklılıklar vardır…

Birinci inanç yani “nasıl olsa” bakış açısı var olan fırsatları dahi görebilmemizi engellerken ikinci inanç yani “ya olursa bugün olabilir” ve hatta “neden olmasın” inancı tüm enerji akışını değiştirir… “Gerçekten istemek” vardır içerisinde bu ifadenin, duygu vardır, kalbimizden çıkan kocaman bir elektrik akımı vardır; hayata verilen yüksek sesle duyurulmuş mesajlar vardır: “Ben buradayım sevgili evren bana getireceğin o kişiyi bu sahnede beni dinleyecek olduğu anı biliyorum, bekliyorum ve bu fırsatı görüyorum…” Hatta bu bakış açısıyla o ikinci ifadeye inanan kişi davetler yapar evet yanlış görmediniz, okuduklarınız doğru o kişileri bir akşam söyleyeceği mekAna davet eder… Ve sonra bizler bugün meşhur olmuş o kişiyi izliyor oluruz ekranlarımızda veya canlı konserlerinde…

Hemen kendimden bir örnek vererek bir yaşanmışlığı paylaşmak istiyorum sizlerle. Yaklaşık sekiz yıl önce İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nde çalıştığım alan ile ilgili sınırlı sayıda kişinin katılacağı bir eğitim görüp çok heyecanlanmıştım. Öncelikle müdürümü ikna etmem gerekiyordu (ki bütçe açısından bu eğitime katılabileyim) bu basamağı tamamladım. Sonra eğitimde dünya genelinde sadece belirli sayıda kişinin katıldığı bu içerik için iki kişilik yer olması gerekiyordu ki bu basamakta takıldım… Sınıfta yer kalmamıştı ve biz iki kişi olarak bu eğitime gitmek durumundaydık yani bir kişilik yer açılacak olsa da diğer iş arkadaşımı bırakıp da katılabilme olasılığım bulunmuyordu…

Asla pes etmedim. İlgili sorumlu kişiye her gün ama istisnasız her gün tekrar tekrar yazdım “biz gelmek için hazırız”… O her ne açıklama yaparsa yapsın her ne yazarsa yazsın yerimiz doldu derse desin ben her gün bıkmadan usanmadan defalarca aynı cümleyi tekrarladım “biz gelmek için hazırız, bu eğitime katılmayı o sınıftaki herkesten daha çok istiyoruz ve gerçekten orada olmayı çok fazla hayal ediyoruz”… Ve artık eğitime çok kısa bir süre kala bir sabah öyle bir mesaj geldi ki, evet kabul edilmiştik ve bizi eğitime davet ediyorlardı… Katılımcılarda bir sorun olmuştu ve yerine alınacak adaylar hakkında düşündüklerinde bizi “ilk” olarak tercih etmişlerdi; çünkü “gerçekten” orada olmayı ne kadar çok istediğimizi biliyorlardı…

Şimdi bu örneğe baktığımızda sadece bir kez “rastlantı” eseri yer soran bir katılımcı adayı ile her gün size yazan, her gün ben orada olmak için canımı bile vermeye hazırım noktasındaki bir adayın fırsat karşılığı eşit olabilir mi?

Biri “olursa olur olmazsa olmaz” diye bakarken diğeri olması için “ne gerekiyorsa yapmaya hazırım” dediği noktada vücutlarından yayılan enerji aynı seviyede midir, aynı titreşimde midir? Biri nasıl olsa diye bir kenara bırakırken diğeri her ne olursa olsun ben bu işi yapacağım, ben bu hayali gerçekleştireceğim, ben bunu çok istiyorum diye hayata meydan okuduğunda aynı fırsatlar ile karşılaşmaları mümkün müdür? Evet, aynı fırsatları yakaladıklarını düşünelim, bunu aynı şekilde değerlendirebilirler mi? Biri nasıl olsa bakış açısıyla sadece zaman geçirirken diğeri olmazsa olmazıyla sonuna kadar var gücüyle çalışmaya devam etmeyecek midir?

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız hayatınızda karşınıza çıkan “fırsatlara” çok daha yakından bakmanızı dilerim… Hayatta önemli olan daha şanslı veya daha şanssız olmak değildir, başkası ile karşılaştırma yapmak değildir… Önemli olan kendi bakış açımız, kendi fırsatlarımızı yaratmak ve bunları en iyi şekilde değerlendirebilmektir…

Bugün, kendinize olan inancınızla, en güzel fırsatları kendiniz için oluşturmaya, yolunuzu gül bahçeleriyle donatmaya ve diken de olsa patika da olsa yağmur çamur da olsa bıkmadan yılmadan o eşsiz yollarınızı yürümeye gerçekten hazır mısınız?

 

 İlginizi çekebilir: Evrensel niyet: Bizi şimdiye getiren gizli güç

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp