Hayatın şaşmaz döngüsü: Unutup, unutup hatırlamak
Hayatta kendime en çok kızdığım konulardan bir tanesi bildiğim bir hatayı unutup tekrarlamaktı uzunca bir zaman. Kendime yine delirdiğim bir gün şifacım bana, “Bilgileri unutmamak için öğrenmiyoruz. İnsan olmak aynı anda unutmak demek. Kendine boşuna yükleniyorsun. Unutuyoruz ve unutacağız da, bu çok normal. Önemli olan o yeni alanın, sana iyi gelen alanın var olduğunu bilmek bu hayatta. Var olduğun bil, tadına bakmış ol ki unuttuğunda nereye gideceğini bil. Hangi yöne doğru ilerleyeceğini hatırla. Yani insan olmak bir kere öğrenmek ve o konunun kapanması değil. İnsan olmak unutup hatırlamak döngüsünün yolculuğu” dedi.
Bunu duyduğumda rahatlamıştım, fakat yine de bildiğim şeyleri nasıl unuturum ve nasıl böyle hatalar yaparım diye kendimi bir süre daha yediğimi hatırlıyorum.
Geçenlerde bir kitap okuyordum: Adele Faber-Elaine Mazlish’in Konuş Ki Dinlesin Dinle Ki Konuşsun isimli çocuklarla iletişime yönelik, içinde harika “gerçek” bilgiler barındıran kitabı. Kitapta bir sürü ebeveynin farklı farklı hikayeleri var, tabii çocuklarıyla yaşadıkları sıkıntılı iletişim üzerinden. Dikkatimi çeken bir durum oldu hepsini okurken: çocuklarla doğru iletişim kurulduğunda çocuklar evet söz dinliyordu ve kendileri için doğru olanı yapıyorlardı. Fakat enteresan kısmı bu doğru, sonsuza dek gitmiyordu. Mesela 3 hafta harika davrandıktan sonra 4. hafta tekrar iletişim sorunu yaşadıkları zamanlardaki davranışlarına geri dönebiliyorlardı. Hem de böyle bir sorunun tekrarlanmamasına rağmen!
Şaşırdım bunu okuduğumda. Daha da şaşırdığım ise yazarın bu durumu normal bulması oldu. Evet, çocuk yeniden aynı tip davranışa dönebilirdi ve bu normaldi ve ihtiyaç olan sabır ve anlayıştı. Yazarın bu kabullenici, şefkatli ve kucaklayıcı tutumu beni de sardı sarmaladı ve rahatlattı.
Aynı kendimiz gibi düşündüm. Çocuklardan 30 dünya senesi kadar çok yaşamışsam ne fark ederdi ki? İnsan yine insandı. İnsan her yaşta bildiğini unutup yeniden hatırlar ve sonra yeniden unutabilirdi. Bu durum çok insana dairdi.
İçimdeki küçük kız çocuğuna öfkelenmelerim, bağrışlarımı görüp biraz da utandım. Bazen onun varlığını gerçekten atlayabiliyorum hayatın içinde.
Kendime göre çok iyi gittiğim birkaç hafta ardından bu hafta yeme ataklarımın yoğunlukla yaşandığı ve onlara yenildiğim bu haftada kendime ilk başta kızdım. Sonra inatlaştım. Ama şimdi bu yazıyla beraber hatırladım.. Olabilir. Yeniden düşüp yeniden kalkabiliriz. Önemli olan düştüğümüz anlarda kendimize nasıl yaklaşıyoruz.
Ve yeniden karar verdim. Kendime söz verdim: Şefkatli olmaya, anlayışlı, sabırlı ve kucaklayıcı olmaya… Kendimi doyasıya saracağım nice anlara…
İlginizi çekebilir: Bir bahçenin öğrettikleri: Acele etmeden, sallanmadan, tam doğru zamanda olmak