Hayatın peşinden koşmayın hayata eşlik edin!
Aaah, aah! Her şey ne güzel başlamıştı oysa. ‘İş bitse de koşsam, hafta sonu gelse de ormana dalsam.’ diye düşünürken, bir anda hop diye tersine dönüverdi hayat, değil mi? Bırakın koşmayı, yürümeye mecalinizin kalmadığını hissettiniz. Eskisi gibi olma arzusu için için kemirirken içinizi, bir yandan da hiçbir şey yapmamaktan alıkoyamadınız kendinizi. Yatıp uzanmak, öylece kalmak istediniz çoğu zaman.
“Havadan” dediniz, “işlerin yoğunluğundan” dediniz, “yarın geçer” dediniz; ancak geçmedi, gitmedi, bitmedi bir türlü bu uyuşukluk. Ağırlaştıkça ağırlaştınız, oturdukça iyice kalkamaz oldunuz.
Belki de oluruna bırakmalısınız
Dursanıza o zaman, bir dinlensenize. Bekleyin biraz, ara verin, oluruna bırakın. Su aksın, bulsun yolunu. Başka şeyler yapmaya çalışın mesela, ne zamandır aklınızda olan ama bir türlü hayatınızda olamayan.
Yürümeye başlayın usul usul, her zamanki gibi koşturmasanız da benzer ama daha hafif bir şeyleri sokun hayatınıza. Vücudunuzun ona da uyum sağlamasına, keyiflenmesine izin verin.
Ben koşu diyorum da, o belki hayatınızdaki bir şeylerin mateforudur İlişkidir problem yaşanan, iştir yolunda olmayan. Her ne ise, bir durun, soluklanın, dinleyin kendinizi ve öyle devam edin yola. Yenilenip, tazelenip, keşfederek, yavaş yavaş ilerleyerek devam edin.
Hız yaramıyor bünyeye. Sinyalleri duyun, duyduğunuzu da belli edin, kendi kendinizi mutlu edin. Önce kendinizi, sonra diğerlerini. Unutmayın ki; siz huzurlu değilseniz kimse değil, hiçbir zaman…