X

Hayatın içinde sevgi ve şefkati geliştirmek

Farkındalık çalışması kalbimizle bağ kurmanın altyapısını hazırlar. Zihinde denge hissi oluştuğunda gerçek anlamda kalbimizi açabilecek cesareti bulmak daha kolay olur. Farkındalık çalışmasının özünde, esas duygu ile bağ içine geçmek, ona izin vermek ve alan yaratmak vardır. Fakat farkındalık çalışması aynı zamanda bizi acı çekmeye sürükleyen kalıpları tanımaya başlamamız içindir. Çünkü bize acı çektiren şey, hisler ya da durumlar değildir. Bize acı çektiren şey, onlardan yarattığımız farklı gerçeklik ve kalıcı olduklarına dair içine düştüğümüz yanılsamadır. Eğer kalıplarımızı anlamaya başlarsak, daha başka seçimler yapabiliriz.

Uyanık ve gözü açık kalmaya devam ederken aynı zamanda bir teslimiyet hali bulabilir ve bu ikisini dengeleyebilir miyiz? Kendi zihnimiz içinde güvende hissedebilir miyiz? Kendi bedenimiz içinde rahat olabilir miyiz? Çünkü dış koşullar sürekli değişir ve her zaman istediğimiz koşullar mevcut olmayabilir. Fakat eğer içimizde rahat ve güvende hissedebilirsek, hayatımızla ve kendimizle daha açık ve rahat bir ilişki kurabiliriz. Dış hikayeler her zaman değişir fakat her şey en nihayetinde merkeze geri döner. Eğer dışarıdaki sınırları aşmak istiyorsak, ilk olarak içimizde yarattığımız sınırları fark ederek onları dönüştürmek belki daha iyi bir fikir olabilir.

Maitri çalışması nedir?

Maitri çalışması, yani “sevgi-şefkat” geliştirme çalışması, kendimizle, çevremizle ve dünyayla değişen koşullarımız içinde, daha nazik ve şefkatli bir ilişki kurmak üzere kendimizi beden içinde, sözlerimizde ve zihnimizde yeniden eğitme yöntemidir. Yoga pozu uygulaması ise bu özellikleri içselleştirme ve tekrar tekrar entegre etme çalışmasıdır.

Maitri çalışması, sevgi ve şefkat geliştirme çalışmasıdır.

Meşgul olduğumuz, maruz kaldığımız her şey üzerimizde bir etki bırakır. Eğer tüm günü gergin bir ortamda geçiriyorsak, bu da üzerimizde etkisini bırakacaktır. Aynı şekilde, zihnimize sokulan her şey de zihinsel koşullanmaların oluşmasına neden olur ve sıkıştığımızda ya da baskı altında olduğumuzda açığa çıkacak olan şey de budur. Maitri çalışmasının ana fikri zihne sıcaklık ve anne şefkati ile yaklaşmaktır.

Maitri zihni benmerkezcilik, huysuzluk ve asabilik huylarından uzaklaştırmak ve onun yerine nezaket ve hepimizin kalbinde varolan şefkat alışkanlıklarına doğru yöneltmek için bir yöntemdir.

Sevgi-şefkat halinin, koşullanmamış zihnin doğal hali olduğu söylenir. Bu doğal hali kendimize hatırlatma süreci, hırçın ve bencil alışkanlıklarımızı bırakmamıza yardımcı olur ve bu imkansız ya da korkutucu görünüyor olsa bile, aslında büyük bir rahatlamadır. Başkalarına karşı şefkat ve empati doğal bir güdü olduğundan süreç içinde Maitri çalışması çabasız bir hal alır.

Maitri çalışması dört temenni içerir:

  • Mutlu ol
  • Güvende ol
  • Sağlıklı ol
  • Rahat yaşa

Bu temennilerin hepsi birbirini besler ve birbirinin içine örülmüştür. Uygulama kendimizden başlar fakat sonrasında herkese ve her şeye uzanır. Bu temennileri önce kendimiz için dileyerek başlarız. Böyle yaparız çünkü kendinle olan ilişkinde bu hislere dokunamazsan, bunu başkaları ile olan ilişkimiz için yapmak mümkün olmaz. Bazılarımızın kendimizden başka herkesi önemsemek gibi bir durumu vardır, fakat kendimize şefkat göstermeyi bilmiyorsak bunu başkaları için yapmamız imkansızdır. Sonra bu temennileri sırasıyla sevdiğimiz birine, bir düşmana ve bir yabancıya göndeririz. Bu aslında hiçbirimizin birbirinden ayrı olmadığının, her düşmanın içinde bir dost olduğunun ve dünyadaki çoğu insanı tanımıyor olsak da onların da bizden bir farkı olmadığının bir hatırlatıcısıdır.

Huzur, mutlu, sağlıklı ve güvende olmayı kapsar. Eğer öyle ise niye doğrudan ‘huzur’ dileyerek başlamayalım ki? Değil mi? Ama daha önce de belirttiğim gibi, bu temenniler birbirini besler ve aslında birbirinden ayrı değildir.

Huzur ve ferahlık hissi olmadan, dayanıklılık hissini bulabilir miyiz? Bütüncül bir sağlık hissi bulabilir miyiz? Güven duyabilir miyiz? Peki, rahatlık ne demek bizim için? Burada bahsettiğimiz rahatlık, kolaylık anlamında değildir. Biraz çaba ile ilgilidir. Odaklı çaba ile… Rahat olmayan koşulların içinde dahi rahatlığı bulmayı araştırmakla… Güvenimizle desteklenen bir rahatlık hissi bulmakla…

Peki nereden güven alabiliriz? Dış koşullara bağlı değil, kendimize, burada olduğumuz ve doğduğumuz gerçeğine duyulan bir güven hissetmemiz mümkün mü? Olduğumuz halimizle iyi olduğumuza kalpten güvenebilir miyiz? Çünkü gerçek huzur ve rahatlık, kendi özümüzdeki iyiliğe, gücümüze güvendiğimiz sürece mümkün. Uygulamanın en önemli hediyelerinden biri, devamlı belirip kaybolan korkuların, yargıların, olumsuz hislerin altında aslında devamlı var olan güven duygusuyla temasa geçmek, her zaman temasta kalamıyor olsak da uygulama aracılığıyla oraya tekrar tekrar dönmektir. Uygulama bize o güveni geri verir ve o duyguyu beslemeyi sürdürmemize aracı olur.

İyi ve kötü, bizim yorumlarımız.

O yüzden unutmayın, iyi ve kötü bizim yorumlarımız. Olanın ortasında uyanık kalmaya devam etmek ve kalbimizdeki sevgi ve şefkati canlı tutabilmek ise kendimizle ve hayatımızla kurduğumuz ilişkiyi daha açık ve bağlantılı bir hale getirecek, kendimize ve çevremize daha faydalı olmamızı olan şey. Dilerim ki, tüm değişen koşulların ortasında bu her varlık için mümkün olsun.

Mutlu olun, sağlıklı olun, güvende olun, rahat yaşayın…

Tüm varlıklar mutluluğa ve mutluluk kaynaklarına sahip olsunlar,

Tüm varlıklar ızdıraptan ve ızdırap kaynaklarından özgür olsunlar,

Hiç bir varlık özgürlüğün gerçek neşesinden ayrı düşmesin,

Tüm varlıklar bağımlılık ve hoşnutsuzluktan uzak, sükut içinde yaşasınlar.

Sinem Er: Yoga ile 2005 yılında tanıştım ve 2009 yılında sevgili Zeynep Aksoy ile 200 saatlik temel hocalık eğitimini tamamladım. İstanbul’da ve dünyanın çeşitli yerlerinde pek çok workshop ve eğitime katıldıktan sonra Cyndi Lee ile yeniden 200 saat ve sonrasında 500 saatlik eğitimlerimi yaptım. O günden beri Cyndi Lee ve pek çok değerli hoca ile çalışmaya devam etmekteyim. Farkındalığın ön planda olduğu, meditatif elementleri de içinde barındıran, felsefenin içine örüldüğü vinyasa akış dersleri veriyorum. Güvenli ve mantıklı serilemenin önemine inanıyorum ve bundan yola çıkarak derslerimi yaratıcı, zekice ve anlamlı bir şekilde tasarlamaya, her seviyeden öğrencinin kendi sınırı içinde yoganın faydasını almasına alan açmaya çalışıyorum. İnsanlarla yoga öğretisini paylaşmak benim için de sürekli bir öğrenme ve keşfetme alanı yaratıyor. 2013 yılından beri 200 saatlik Temel Hocalık Eğitimi ve İleri Seviye Hocalık Eğitimi veriyorum. Ayrıca Türkiye’de değişik stüdyolarda çeşitli temalarda workshoplar düzenliyor ve Türkiye'nin cennet köşelerinde yoga tatilleri ve inzivalar organize ediyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale