Farkındalık çalışması kalbimizle bağ kurmanın altyapısını hazırlar. Zihinde denge hissi oluştuğunda gerçek anlamda kalbimizi açabilecek cesareti bulmak daha kolay olur. Farkındalık çalışmasının özünde, esas duygu ile bağ içine geçmek, ona izin vermek ve alan yaratmak vardır. Fakat farkındalık çalışması aynı zamanda bizi acı çekmeye sürükleyen kalıpları tanımaya başlamamız içindir. Çünkü bize acı çektiren şey, hisler ya da durumlar değildir. Bize acı çektiren şey, onlardan yarattığımız farklı gerçeklik ve kalıcı olduklarına dair içine düştüğümüz yanılsamadır. Eğer kalıplarımızı anlamaya başlarsak, daha başka seçimler yapabiliriz.
Uyanık ve gözü açık kalmaya devam ederken aynı zamanda bir teslimiyet hali bulabilir ve bu ikisini dengeleyebilir miyiz? Kendi zihnimiz içinde güvende hissedebilir miyiz? Kendi bedenimiz içinde rahat olabilir miyiz? Çünkü dış koşullar sürekli değişir ve her zaman istediğimiz koşullar mevcut olmayabilir. Fakat eğer içimizde rahat ve güvende hissedebilirsek, hayatımızla ve kendimizle daha açık ve rahat bir ilişki kurabiliriz. Dış hikayeler her zaman değişir fakat her şey en nihayetinde merkeze geri döner. Eğer dışarıdaki sınırları aşmak istiyorsak, ilk olarak içimizde yarattığımız sınırları fark ederek onları dönüştürmek belki daha iyi bir fikir olabilir.
Maitri çalışması nedir?
Maitri çalışması, yani “sevgi-şefkat” geliştirme çalışması, kendimizle, çevremizle ve dünyayla değişen koşullarımız içinde, daha nazik ve şefkatli bir ilişki kurmak üzere kendimizi beden içinde, sözlerimizde ve zihnimizde yeniden eğitme yöntemidir. Yoga pozu uygulaması ise bu özellikleri içselleştirme ve tekrar tekrar entegre etme çalışmasıdır.
Meşgul olduğumuz, maruz kaldığımız her şey üzerimizde bir etki bırakır. Eğer tüm günü gergin bir ortamda geçiriyorsak, bu da üzerimizde etkisini bırakacaktır. Aynı şekilde, zihnimize sokulan her şey de zihinsel koşullanmaların oluşmasına neden olur ve sıkıştığımızda ya da baskı altında olduğumuzda açığa çıkacak olan şey de budur. Maitri çalışmasının ana fikri zihne sıcaklık ve anne şefkati ile yaklaşmaktır.
Sevgi-şefkat halinin, koşullanmamış zihnin doğal hali olduğu söylenir. Bu doğal hali kendimize hatırlatma süreci, hırçın ve bencil alışkanlıklarımızı bırakmamıza yardımcı olur ve bu imkansız ya da korkutucu görünüyor olsa bile, aslında büyük bir rahatlamadır. Başkalarına karşı şefkat ve empati doğal bir güdü olduğundan süreç içinde Maitri çalışması çabasız bir hal alır.
Maitri çalışması dört temenni içerir:
- Mutlu ol
- Güvende ol
- Sağlıklı ol
- Rahat yaşa
Bu temennilerin hepsi birbirini besler ve birbirinin içine örülmüştür. Uygulama kendimizden başlar fakat sonrasında herkese ve her şeye uzanır. Bu temennileri önce kendimiz için dileyerek başlarız. Böyle yaparız çünkü kendinle olan ilişkinde bu hislere dokunamazsan, bunu başkaları ile olan ilişkimiz için yapmak mümkün olmaz. Bazılarımızın kendimizden başka herkesi önemsemek gibi bir durumu vardır, fakat kendimize şefkat göstermeyi bilmiyorsak bunu başkaları için yapmamız imkansızdır. Sonra bu temennileri sırasıyla sevdiğimiz birine, bir düşmana ve bir yabancıya göndeririz. Bu aslında hiçbirimizin birbirinden ayrı olmadığının, her düşmanın içinde bir dost olduğunun ve dünyadaki çoğu insanı tanımıyor olsak da onların da bizden bir farkı olmadığının bir hatırlatıcısıdır.
Huzur, mutlu, sağlıklı ve güvende olmayı kapsar. Eğer öyle ise niye doğrudan ‘huzur’ dileyerek başlamayalım ki? Değil mi? Ama daha önce de belirttiğim gibi, bu temenniler birbirini besler ve aslında birbirinden ayrı değildir.
Huzur ve ferahlık hissi olmadan, dayanıklılık hissini bulabilir miyiz? Bütüncül bir sağlık hissi bulabilir miyiz? Güven duyabilir miyiz? Peki, rahatlık ne demek bizim için? Burada bahsettiğimiz rahatlık, kolaylık anlamında değildir. Biraz çaba ile ilgilidir. Odaklı çaba ile… Rahat olmayan koşulların içinde dahi rahatlığı bulmayı araştırmakla… Güvenimizle desteklenen bir rahatlık hissi bulmakla…
Peki nereden güven alabiliriz? Dış koşullara bağlı değil, kendimize, burada olduğumuz ve doğduğumuz gerçeğine duyulan bir güven hissetmemiz mümkün mü? Olduğumuz halimizle iyi olduğumuza kalpten güvenebilir miyiz? Çünkü gerçek huzur ve rahatlık, kendi özümüzdeki iyiliğe, gücümüze güvendiğimiz sürece mümkün. Uygulamanın en önemli hediyelerinden biri, devamlı belirip kaybolan korkuların, yargıların, olumsuz hislerin altında aslında devamlı var olan güven duygusuyla temasa geçmek, her zaman temasta kalamıyor olsak da uygulama aracılığıyla oraya tekrar tekrar dönmektir. Uygulama bize o güveni geri verir ve o duyguyu beslemeyi sürdürmemize aracı olur.
İyi ve kötü, bizim yorumlarımız.
O yüzden unutmayın, iyi ve kötü bizim yorumlarımız. Olanın ortasında uyanık kalmaya devam etmek ve kalbimizdeki sevgi ve şefkati canlı tutabilmek ise kendimizle ve hayatımızla kurduğumuz ilişkiyi daha açık ve bağlantılı bir hale getirecek, kendimize ve çevremize daha faydalı olmamızı olan şey. Dilerim ki, tüm değişen koşulların ortasında bu her varlık için mümkün olsun.
Mutlu olun, sağlıklı olun, güvende olun, rahat yaşayın…
Tüm varlıklar mutluluğa ve mutluluk kaynaklarına sahip olsunlar,
Tüm varlıklar ızdıraptan ve ızdırap kaynaklarından özgür olsunlar,
Hiç bir varlık özgürlüğün gerçek neşesinden ayrı düşmesin,
Tüm varlıklar bağımlılık ve hoşnutsuzluktan uzak, sükut içinde yaşasınlar.