Hayatımızın geri kalanında vazgeçmemiz gereken yanlışlar
Hepimiz kafamızın içinde kendimize bazı hikayeler anlatıyoruz. Üstelik bunu her zaman yapıyoruz, hatta bu satırları okurken bile… Bu hikayeler genellikle bizi biz yapan inandığımız şeylerden oluşuyor. Aslında hayatta attığınız veya atmadığınız her adımın temelinde, bu inandığınız şeyler yatıyor. Bir süre her şey yolunda gitse de 30’larınızda, 40’larınızda hayattaki gerçeklerin, kendinize anlattığınız bu hikayeyle uyuşmadığını görüyorsunuz ve tokat yemiş gibi oluyorsunuz. Yaşadığınız acı ve şaşkınlıkla mücadele ederken, yeni yeni gerçekler ortaya çıkmaya devam ediyor. Bu yaşadığınız acı tecrübenin temelinde, kendinize anlattığınız hikaye olduğunu fark edene kadar bu böyle devam ediyor.
İlgili yazı: ‘Hayat seçimlerden ibaret’ diyoruz, peki gerçekten uyguluyor muyuz?
Hayatta kendinize anlattığınız hikayeler ve bu hikayeleri oluşturan inandığınız şeyler yanlış olabilir. Bunu kabul etmek kolay olmayabilir. Ancak kendi kendinize kalıp, bunun üzerine düşünüp, gerçekleri kabullenmelisiniz. Bu aslında sizin geç kalan uyanışınız, hayata yeniden doğuşunuz olabilir. Başlangıçta biraz canınızı acıtsa da doğru yolda olduğunuzu unutmayın.
Peki buna nereden başlayacağınızı bilemiyor musunuz? İşte size hepimizin sık sık düştüğü yanlış inanışlar:
1. Yarınlara inanmak
Hepimiz hayatın kısalığını, ölümün bir gün hepimizi bulacağını biliyoruz ancak çoğu zaman bunu düşünmeden yaşıyoruz. Merdivenleri hesapsızca tırmanıyoruz ve her seferinde bir basamak daha olacağını umut ediyoruz. Oysa bir basamak sonrası dev bir boşluk olabilir. İşin doğrusu, bir gün gelecek ve yarın diye bir şey olmayacak ve hiçbirimiz o günün gelip gelmediğini önceden bilemeyeceğiz. Bu gerçek ne kadar acı ev sert olsa da, sürekli aklınızın bir köşesinde bulundurmanız gereken bir şey. Yarınlara inanmak yerine bugüne, yaşadığınız ana inanın.
İlgili yazı: Hayatımızdaki en muhteşem inancımız: “Ben layık değilim” üzerine
2. Aradığınız motivasyonu dışarıda bulacağınıza inanmak
Motivasyonla ilgili en önemli sorun, “Motivasyon arıyorum” dediğinizde, bunun bir ağacın arkasında veya bir kayanın altında saklanmış olduğunu düşünmekten kaynaklanıyor. Oysa motivasyon doğru şeyleri yaptığınız sürece sizin içinizden gelir. Gösterdiğiniz çabaların bir anlamı varsa, sizi bir sonraki adım için motive eder. Şunu düşünün: Yapmak zorunda olduğunuzu düşündüğünüz şeyleri bir kenara bıraktığınızda, gün sonunda yaratmak istediğiniz değişiklik ve değer nedir?
İlgili yazı: Neden hayatı kendi kendimize zorlaştırıyoruz?
3. Başkalarının sizin için neyin iyi olduğunu bildiğine inanmak
İç sesinizi, ruhunuzu dinlemek için kendinize alan tanıyın. Birçok insan dünyanın gürültüsünü dinleyip bu kalabalığın içinde kayboluyor. Oysa siz başka türlüsünü seçebilirsiniz. Çok fazla televizyon izlemeyin, her moda blogunu okumayın, çok fazla ana akım medya haberi tüketmeyin. Zamanınızı daha anlamlı deneyimlerle geçirecek gücü bulun. Hayatınızı pazarlama ve medya hilelerine vermeyin. Bu sadece sizi gerçek ve güzel olandan uzaklaştırır. Oysa hayatta gerçek ve güzel olan şey siz, aileniz, arkadaşlarınız, sevdikleriniz, umutlarınız, hayallerinizden ibaret. Kalbinizin size söylediği şeyi dinleyin. Bir şekilde ona ulaşacaksınız.
4. Tek başına bilginin yeterli olduğuna inanmak
Yeni şeyler öğrenmek, kısa vadede yapabileceğiniz harika şeylerden birdir ancak uzun vadede hayatınızda pozitif değişiklikler üzerine planlar yapmıyorsanız öğrenmenin tek başına bir anlamı yok. Bilgi edinmek, kendinizi geliştirdiğiniz anlamına gelmez. Kendini geliştirmek, yaşadığınız hayatı nasıl değiştireceğinizi bildiğinizde olur. Aslında hepimiz bir noktada bunu öğreniyoruz ancak bazılarımız zor yoldan, bazılarımız daha kolay yoldan öğreniyoruz.
İlgili yazı: Günlük hayatta hissettiğiniz ama ismini bilmediğiniz duygular
5. Daha hızlı olanın daha iyi olduğuna inanmak
Gençken hızlı olan daha iyi gibi gelebilir ancak zaman geçtikçe yavaş ve istikrarlı olanın gücünü keşfedeceksiniz. Sevgisiz, nezaketsiz ve sabırsız bir şey ne kadar hızlı veya yavaş olursa olsun kıymetsizdir. Bir tohumu ekersiz ve ondan bir ağaç olur. Biriyle bir şey paylaşırsınız ve onun yüzünü güldürürsünüz. Siz de hayatta bazı şeyleri değiştirebilecek güce sahipsiniz. Ancak bunu bir günde yapamazsınız. Bir seferinde 1 ton yükü taşıyamazsınız. Ancak bin seferde 1 ton yükü taşımış olursunuz. Ufak ama düzenli çabayla, ulaşmak istediğiniz şeye ulaşırsınız.
İlgili yazı: En sık kullandığınız kelimeleri değiştirin, hayatınız değişsin
6. Evrenin merkezinde olduğuna inanmak
Gençken hepimiz her şeyin merkezinde olduğumuzu düşünüyoruz. Ancak insan büyüdükçe ve kendi alanını genişlettikçe, bu ben-merkezci düşüncelerin de çok fazla yük getirdiğini, odak noktasını bir başka tarafa çevirdiğinde bu yükün hafiflediğini fark ediyor. İşte belki de hayatın en büyük paradokslarından biri de bu: Başkalarına yardım ettikçe, kendimiz bundan fayda sağlıyoruz. Kendinizi sıkışmış ve çaresiz hissettiğinizde, odak noktanızı kendi koşullarınızdan çıkarıp başkalarının koşullarına yöneltin. “Benimle ilgili yanlış olan ne” diye sormak yerine “Sana nasıl yardımcı olabilirim” diye sormayı deneyin.
7. Herkesin kibar ve nazik olduğuna inanmak
Başkaları için yaptığınız güzel şeylerin karşılığını bulamayabilirsiniz çünkü herkesin kalbi aynı değil. Bu kabul etmeniz gereken gerçeklerden biri. İnsanların size daha farklı davranmasını bekledikçe, hayal kırıklıklarının hiçbir zaman bitmeyeceğini fark etmelisiniz. Bu yüzden insanlara karşı kibar ve sevgi dolu davranırken, bunu beklentileriniz için değil kendiniz için yapın. Bir süre sonra hayatınızdaki hangi insanların bu değeri hak ettiğini, hangilerinin hak etmediğini anlayacaksınız.
Kaynaklar:
Lifehack
Marc&angel