X

Hayatımızı dönüştürenler üzerine: Siz hiç tesadüf ile tanıştınız mı?

Tesadüf, çok basit bir kelimedir. Kısadır, tek bir seferde söyleniverir. Peki anlamı da bu kadar basit midir? Hayatımızda, sadece bir günümüzü düşündüğümüzde, karşımıza çıkan insanlar, evrenden bize ulaştırılan mesajlar, duyabildiklerimiz, belki kaçırdığımız bir otobüs, belki son anda çaldığını duyduğumuz bir telefona cevap verebilmek, belki bir iş görüşmesine tekrar tekrar saatini ayarlasanız da gidemiyor olmak, belki sevdiğinizle aranıza sizden kaynaklı kocaman engeller koymak…

İşte bu küçük ayrıntıların hepsinde tesadüf ile tesadüf ederiz… Örneğin bir telefon beklemekteyiz, şartlar şarjımızın bitmesini gerektirdi, bulunduğumuz ortamda sadece oturacağınız yere uzak prizler var ve siz telefonunuzu şarj etmek için bıraktınız. Ve öyle bir an geldi ki o telefonun çalacağını tahmin ettiniz. Yerinizden kalktınız yanına vardığınızda belki de son kez karşıdaki sesinizi duyacağı umuduyla çaldırmaya devam etti. Ve eğer o an orada omasaydınız size ve hattın diğer ucundaki kişiye ait bir hikaye olmayacaktı…

Hemen farklı bir örnek verelim, hayatınızda öyle bir an geldi ki, en çok görmek istediğiniz şehir olan Buenos Aires’e seyahat ettiniz. Bu seyahatte yalnız kaldınız, kendinizle baş başa olmayı çok daha derinden deneyimlediniz, ne istediğinizi, nereye gitmekte olduğunuzu gözlemlediniz ve Arjantin kadar Güney Amerika’nın güzel ülkeleri Şili ve Uruguay’da da zaman geçirdiniz. Fakat evrenden hoş bir mesaj, yani 15 yıl önce birlikte olduğunuz bir arkadaşınız can-ım Buenos Aires şehrindeyken ve siz tek başınıza oldukça hasta bir durumdayken size bir mesaj gönderdi… Ve bu mesajın sonunda siz aradığınız sevgiyi ve sevgiliyi buldunuz… Sanki sesinizi duymuş gibi sanki o anki ihtiyacınızı görmüş gibi size ulaştı, iyileşmenize uzaktan da olsa yardımcı oldu…

Tabi ki bu kadarla da bitmiyor… Çok sevdiğiniz eşiniz ile aranızda anlamadığınız bir kopukluk oluştu. Evde huzur bulamaz oldunuz, aranızdaki uçurum giderek büyüdü. Sonra siz bir küçük çanta alıp biraz kendinize gelmek olaylara dışarıdan bakabilmek üzere sevgili yuvanızı birkaç günlüğüne bıraktınız. Ve bir sabah daha henüz güneş bile doğmamışken birden “uyandınız”. Bu öyle bir uyanış oldu ki gözlerinizi sadece “onu mutlaka şu anda şimdi görmeliyim” diye açtınız. Hiç düşünmeden arabanıza atladınız ve yuvanıza gittiniz… Hayatınızın yönünü değiştiren bir manzara ile karşılaştınız. Yıllar boyunca gördüklerinizi unutmaya çalıştınız. Yıllar boyunca içinizi yaktı o “an”. Ama işte o an tesadüfe tesadüf ettiniz… Siz yaşadıkça o “uyanma” hissini hatırladınız. Bir gücün nasıl elleriyle sizi oraya itiverdiğini, nasıl böyle bir “an” ile denk gelebildiğinize şaşıp da kaldınız…

Belki de hikayelerin hepsi bu kadar hüzünlü değildir. Şuradan da başlayabiliriz, henüz 18 yaşınızdayken, o yazı evde geçirmek istemediniz. Yaz okuluna kalıp çalışıp kendi paramı kazanmalıyım dediniz. Ve bir akşam siz her şeyden birazdan olacaklardan tamamen habersizken, aynı yere bir kişi daha geldi. Öylece kaldınız, çünkü o anda yani baktığınız anda “aşk” oldunuz. Konuşmadan, bilmeden, kim olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini, yaşını, köklerini, sesini ve hatta kokusunu. Ama işte o “an” aşk ile tesadüf ettiniz… Veya o sizinle tesadüf etti, sonra ne mi olur, bu hikaye yaklaşık sekiz yıl sürer… Bir tesadüfün birçok tesadüfe gebe olduğunu anlatır kader bizlere değil mi?

Çok istediğiniz bir eğitim için uygun olan sadece “üç” yerden bir tanesine kabul edildiniz. Ve öyle bir “tesadüf” ile haberiniz oldu bu uygulamadan. Aynı gün boyunca “geç kalmanız” veya gidememeniz için birçok şey gerçekleşti. Ama içinizden bir ses ısrarla size yetişebileceğinizi söyledi ve iptal etmediniz. Ve sadece beklediniz. Öyle bir haber aldınız ki son “yarım saate” kaldınız yetişebilmek adına. Metroda koştunuz, sokakta koştunuz ve koştunuz. İşte tam saat akşam altıda yetişebildiniz… Ve öyle bir 1 saat geçirdiniz ki, hayatınıza adeta “gözle görülmez bir dokunuş” yansıdı.. Peki sizce tesadüf ile tesadüf edebildiniz mi? Yani metronun gecikmesinden, bilet almak için kaptırdığınız paralarınızdan, yanınızdaki son bozuk paranızı kullanmış olmanızın şanssızlığından, eğer o haberi 15 dakika daha geç alsaydınız yetişemeyecek olmanıza kadar tüm bu olasılıkları topladığınızda geriye ne kalıyor?

Hayatlarımız aslında akışta hiç dikkat etmediğimiz binlerce “sihirle” yani tesadüf ile doludur. Peki bizler bu karşılaşmaların, bir gün içerisinde “yapabildiğimiz” veya “yapamadığımız” kavramlara ya da bizim dışımızda gelişen bu muhteşem karşılaşmalara ne kadar değer veriyoruz? Ben hayatımdan sadece yaşadığım birkaç tanesini örnek vermeye çalıştım ki bunlardan çok daha fazlasını sıralayabilirim. Eminim sizler de bu yazımı okuyorsanız ben de aynısını yaşadım diye içinizden geçirdiniz.

İşte hayatımızdaki “tesadüfler” bizler için çizilmiş çizgilerin yön değiştirdiği ve hatta yönleri belirleyenler olarak da nitelendirilebilir. Birçoğumuz “sadece tesadüf” der geçeriz. Fakat daha yakından bakmamız gerekir, çünkü tüm bu karşılaşma olasılıklarının “hazırlanması” çok büyük olasılık değerleri gerektirir. Sadece bir olasılık için bile (örneğin 2 insanın yolda karşılaşması) bir düşünün saatler, mekanlar, akışlar, diğer insanlar ve nedenler ayarlanmalıdır…

Bugün bu yazımda tesadüfe tesadüf etmiş olan sizler, hayatınıza çok çok daha yakından bakmanızı diliyorum. Size “konuşan” tesadüflerinize, yaşadıklarınıza, yolunuza çıkanlara ve “nasıl karşılaştık hiç anlayamadım, ne güzel tesadüf” dediklerinize… Ve unutmayın;

“Kainatta tesadüfe, tesadüf edilmez.” -Sokrates

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale