X

Hayatımızdaki gizli güzellik: Vazgeçebilmek

Oldukça zorlu bir konudur hepimiz için. Bir kere başlığı okuduğumuzda bile şu geçti içimizden çok iyi biliyorum “vazgeçmenin neresi güzel” belki “öyle şey mi olur”? Peki gelin birlikte bakalım böyle bir şey olur mu? Yani gerçekten bizler hayatımızda artık bizlere hizmet etmeyen, bizi yükseltmeyen, bizim içimizde fırtınalar kopartmaya yetmeyen ve işte o “vazgeçemediklerimize” o sıkı sıkı tutunduklarımıza aynı şekilde tutunmaya devam ettikçe aslında neleri kaçırmış oluruz?

Vazgeçmek aslında neden bu derece “zorlu” bir kavramdır? Hemen kısaca cevaplayabiliriz; çünkü var olanın, yani “süregelmekte olanın” muhteşem bir değişikliğidir vazgeçmek. Yani var olanı bırakabilmektir. Bırakmak demek, ondan ayrılmaktır, ondan bağımsız hale gelmektir, yani ondan daha ileriye geçebilmektir… İşte vazgeçmek bu noktada başlar, artık kendimizi tanımladığımız şeyler içerisinde o şeyi bulamaz oluruz, çoktan gitmiştir… Aynı şekilde biz de farklı bir yöne savrulmuşuzdur; yani “değişim” gerçekleşmiştir; bırakmışlık, vazgeçmişlik ve işte “vazgeçebilmiş” halimizdeyizdir…

Peki gerçekten bu derece zor mudur vazgeçmek? Yoksa onu zor yapan sadece bizlerin algısı mıdır? Bizler aslında vazgeçmeyi hemen “kaybetmek” ile eş tutarız değil mi? Vazgeçmek demek, yani bir şeyi bırakabilmek demek aynı zamanda onu kaybetmektir; yani yitirmek beliriverir akışımızda. Aslında gerçekten ortada bir kayıp var mıdır? Hemen bir örnekle daha detaylı bakabiliriz; evliliğimin son döneminde aldatıldığımı öğrenmiştim. Evet uzun dönem şüphe etmiştim ama sonra işte gün gibi açık olmuştu bu bilgi bana. Şimdi “vazgeçebilecek miydim”? Çok sevdiğim bir adamdan ve bu çok severek evet dediğim evlilikten gerçekten vazgeçebilecek miydim? Bu sorunun cevabı önce “hayır” oldu benim için, sıkı sıkı sarıldım, çoğumuz gibi. Ben sarıldıkça o beni daha çok incitti, ben sarıldıkça baktım ki kendi kendimi bıçaklamaktayım… Ve sonunda öyle bir nokta geldi ki kendime saygımdan dolayı o noktadan sonra kalmam yani vazgeçmemem mümkün değildi…

Ben de vazgeçtim… Ve boşanma sürecimde öyle bir vazgeçmemek halinde olmam gerekti ki ne olursa olsun bu “kararımdan” vazgeçmedim… Bu evlilikten vazgeçmem evet o an benim için çok acı verici olmuştu, çok uzun süre kendi kendime kalarak hayatı, insanları, sevgiyi, aşkı ve zamanı sorgulamam gerekti… Evet kabul ediyorum bir kanser başlangıcı bile oldum o dönemde, yine kendi kendime yapmıştım, düşünmek, üzülmek, tekrar düşünmek ve tekrar üzülmek… Fakat işte yepyeni bir kadındım artık… Ve boşanmış olmam çok sevdiğim adamı çok sevmeyeceğim anlamına da gelmiyordu. Yine de vazgeçmek beni bugünkü ben yapan tüm zamanı yaşamamı sağlayan şey oldu. O dönemde birçok tek başıma seyahatler yaptım, uzun zaman okudukça okudum, kendime baktım, neyi severim, ne isterim, hayatım ne kadar değerli, neden bu dünyadayım ve en önemlisi ben bugünden sonra Pınar için gerçekten ne istiyorum…

İşte bu soruları sorabiliyorsam, bugün burada sizler için heyecanla her kelimeyi yazarken bir kişinin bile bu cümleleri okuyarak hayatında bir noktayı değiştirebileceğini düşünmek bana muhteşem bir keyif veriyorsa ve sizden gelen her yorumda “evet, devam” deme cesaretime cesaret ekleniyorsa, bunu o gün “vazgeçmiş olmama” borçluyum…

Bu yüzden aslında hayatta kaybetmek veya kazanmak olduğunu düşündüğümüzde kendimize veya başkalarına haksızlık etmekteyiz. Hayat bir akış halinde bazı yol ayrımları önümüze çıkardığında evet seçimler yapmak zorunda kalıyoruz. Bazen bu seçimler hiç de kolay olmuyor. Fakat vazgeçmek artık bize hizmet etmeyen yolları yürümektense yepyeni bir yolun “mümkün” olduğunu görmek demek. Vazgeçmek aslında ellerimizi kesen bir ipi bırakmak ve yaralarımızın “iyileşmesine” kendi kendimize izin verebilmek demek… Ve vazgeçmek evet her ne kadar o an acı verici gibi görünse de oluşa “kabul verebilmek” demek…

Şunu da düşünebilirsiniz, bu her şeyden mi vazgeçmemizi gerektiriyor veya kendimize inanmaktan da mı vazgeçelim? Cevabımız tabii ki kocaman bir “hayır”. Burada vazgeçmek ile kast ettiğimiz kendi kendimize görmemek üzere inat ettiğimiz, o an üzüleceğiz diye kesmekten korktuğumuz kalıplarımız, yaralarımız belki bizi için için kanatan görmezden geldiğimiz bağımlılıklarımız veya bağlarımız… Yani cesaretle, korkmadan ve dönüşü olmaksızın gerçekten vazgeçmemiz gereken noktalar.

Bakın sevgili Guy Finley (benim de uzun zamandır isteyip de okuyamadığım bir eserdi, bu konuda çalışmak isteyenlere tavsiye ederim) güzel eseri Vazgeçebilmek‘te bunu bizlere nasıl anlatıyor;

“…Yaşamınızda mutluluğunuzu kısıtlayan yanılsama her ne ise ondan uyanıp, o yanılsamanın ardındakini gördüğünüz her seferde, aynı hoş rahatlamayı deneyimleyeceksiniz.

…Geride bırakıp gitmenin bu kadar zor görünmesinin nedenlerinden biri uyuyan zihnimizin yaşama bakış şeklidir: Neden ve sonucu aynı etkinlikler olarak görür. Örneğin, bir ilişki bize sorun yarattığında, genellikle bununla ilgili istemediğimiz duyguları geride bırakmakta zorlanırız. Ancak bu olağan tepkimiz, sürekli mutsuzluğumuzun gerçek kaynağının, şu anki bilinç seviyemizin dışında aranmaması gerektiği gerçeğine bizi körleştirir.

…Sorun, çoğumuzun seçimlerimizde de ısrar etmesidir; dolayısıyla şunu görmemiz yaşamsal: şu anki yaşam deneyimimiz zaten yapmış olduğumuz seçimler tarafından belirlendi. Tekrar aynı seçim alanına dönmek niye? Zaten bunun hasadının mutluluk olmayacağından şüpheleniyoruz ve artık bu şüpheyi doğrulamamız gerekiyor. Kötü bir şey olmayacak! Aslında işe yaramaz düşüncelerimize yapışıp kalmayı bir bıraksak, yalnızca iyi bir şey olabilir.”

Yaşamınıza hizmet etmeyen, sadece asılı kaldığınız, belki “değiştirecek olursam vazgeçecek olursam çok üzüleceğim, nasıl hayata devam edeceğim” dediklerimiz evet bugün hepimizin hayatımızda var ve olmaya da devam edecek. Fakat bunu değiştirmek yine bizim elimizde. Gelin bugün bu yazımı okuyorsanız kendinize bir iyilik yapın, en az bir tanesinden vazgeçin, sizi üzen bir ilişkiden, artık zevk almadığınız bir arkadaşınız ile görüşmek için ek çaba sarf etmekten, aslında sizi kendiniz gibi hissettirmeyen bir işe gitmek için her sabah uyandığınızda yeniden ölmüş gibi hissetmekten veya aşk konusunda sadece “kadersiz” olduğunuzu düşünmekten vazgeçin…

Her gün bizim için muhteşem fırsatları ile gelir, işte vazgeçmenin gizli güzelliği bu her günümüzün mucizelerinde gizlenir…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale