X

Hayatımızdaki en muhteşem sihir: Hayal olanı “tezahür ettirebilme” bilinci

Yazılarımı takip eden sizler, biliyorum son dönemde sıkça okumaktasınız. Bu dönemde belki denk geldi, belki de bir şekilde hayat bizlere “yapabilirsiniz” mesajı vermek istiyor. Ben başlıkta okuduğunuz gibi bu yazımda sizinle “tezahür ettirmek” sihrini değerlendirmek istiyorum. Son dönemde yaşadıklarımı sizlerle birlikte yorumlarken, sizler de hayatınızda belki hiç fark etmediğiniz bazı ayrıntıların farkına varın istiyorum…

Evet öncelikle “tezahür nedir” diye başlayacağım. Tezahür bir durumun ortaya çıkması, fiziksel olarak görünür olması, gerçekleşmesi halidir. Yani daha detaylı tanımlamak istersek şöyle özetleyebiliriz; ortaya çıkma, belirme, görünme ve oluşma… Tüm bu sözcüklerin ortak sihirli bir noktası vardır “gerçek olmak” yani düşüncemizde oluşan bir kavramın fiziksel olarak gerçek hayatımızda “gerçekleşmesi”.

Şimdi biraz daha yakından bakalım, peki düşünce oluşum mudur? Yani bizler bir konu hakkında düşünürüz, daha sonra “tam da bu konuda düşünüyordum” deriz ortaya çıkan bir şey oluştuğunda. Sizce bu tamamıyla rastlantı mıdır veya tezahür etmek halinin muhteşem bir sihir ile ortaya çıkması mıdır? Bu konuda bugüne kadar birçok farklı araştırma, yayın ve bilim incelemede bulundu, ve geldiğimiz nokta gösteriyor ki evet “düşüncelerimiz sihirlidir”… Yani beynimizde oluşan her düşünce bir enerji dönüşümü yaratmaktadır, böylelikle bizler hiç farkında olmadan karşılaşacağımız durumları yaratmaya ve “seçmeye” dolayısı ile tezahür ettirmeye devam ederiz. Biz neye odaklanırsak örneğin hayatımızda o çoğalır; param yetmiyor, kaynaklarım kısıtlı diye düşündüğümüzde gerçekten bunu yaşarız, aldatılıyorum dediğimizde gerçekten aldatılırız, şüphe ve güvensizlik çoğalarak bizi yutan güçler olur…

Veya sadece bir soruya odaklandığımızda evet evren muhteşem bir tezahür sihri ile cevabı bize ulaştırır, çünkü “aramak” haline odaklanmışızdır, işte biz neye odaklanırsak o hayatımızda çoğalarak tezahür eder… Geçtiğimiz hafta bu konuda çok değişik bir tesadüf yaşadım, bunu yorumlamak üzere sizlerle de paylaşmak istiyorum… Uzun zamandır aklımda olan bir Nepal seyahati var, aslında yaklaşık bir yıl önce rüyamda küçük bir kız Everest’e gitmemi bana söylemişti. Geçtiğimiz yıl neredeyse otuz kez rezervasyon yaptım ve bilet almadım, kendimi önce Avustralya derken en sonunda Endonezya’da buldum… Beni engelleyen bir şey vardı, bir türlü gerçekleştiremiyordum… Son iki haftadır ciddi olarak 34. doğum günüm için kendimi nereye götürebileceğim konusunda çelişkilerdeydim, ben gerçekten nereye gitmeliydim, neye ihtiyacım vardı. Bu soruyu belki yüzlerce kez kendime sordum, baktım, önce Güney Amerika beni çekti, Brezilya-Peru olarak karar kıldım ama yine yapamadım. O bileti alamadım, kalbim orada değildi…

Tabii ki sormaya devam ettim, evet ben Eylül ayında nerede olmalıyım, dünyanın hangi noktasında ve evrene nereden bakmalıyım? Benim kaderim hangi dağda, hangi tepede, hangi şehirde, nerede olmalıyım? Bunu gerçekten kaç kez sordum hatırlamıyorum ve bir cevap alamamıştım… Geçtiğimiz hafta bir uçak yolculuğu için yolculukta önceden seçmiş olduğum koltuğu tamamıyla içgüdüsel olarak değiştirdim ve bir arka sırada aynı hizadaki koltukta karar kıldım…

Uçağa binerken yine aynı soru aklımdaydı, ben nereye götürmeliyim kendimi? Yeni yaşıma girerken hayatımda neyi deneyimlemeliyim, nerede olmalıyım, ne korkumu aşmalıyım, neyi görmeliyim, kimlerle karşılaşmalıyım? Tüm bu sorularla uçağa geçtim, ve yanım annesi ile birlikte tatlı bir erkek çocuğu geldi. Anne cam kenarına ve oğlu ortamızdaki koltuğa oturdu… Ben kitabımı okumaya devam ettim (Ruhumuzun Bilgelik Yolculuğu, Akaşa Yayınları)…

Tüm yolculuk boyunca annesi çocuğun ismini hiç söylememişti, yolculuğumuzun sonlarına doğru, sadece bir kez şu cümle çıktı kadının dudaklarından “oğlum TİBET, ekmeğini domatesleri ile birlikte yiyeceksin”… Ben o anda kulaklarıma inanamayarak, yan koltuğumda oturan sevgili Tibet’e döndüm… Dünya üzerinde 33 yıllık hayatımda “ilk kez” ismi TİBET olan birini ve bir çocuğu görmekteydim, ve ben içgüdüsel olarak koltuğumu değiştirip de onun “yan koltuğuna” oturmuştum…

Peki sizce bu bir “tesadüf” müdür? Dünya üzerinde binlerce Ahmet, Ali, Mehmet veya Hakan varken Tibet benim yan koltuğuma oturabilir mi? Ben neden son anda bir koltuk geriye kaydırıyorum tercihimi? Annesi yol boyu Tibet ismini hiç söylememiş olabilirdi “oğlum” sıkça kullanılan bir kavram… Tezahür bu hikayenin neresinde saklıdır, sihir bu akışın neresindedir?

Bakın güzel Büyük İnsan Potansiyeli isimli eserde “tezahür” sihrinden nasıl bahsediliyor:

“…İstediğiniz sonucu tezahür ettirmek için acele etmeyin, bir süre bu genişlemiş halde kalın. Siz bu genişlemiş varoluş hallerindeyken arzuladığınız sonucun hayatınızdaki görünmeyen kuvvetler ve durumlarla enerjisel ilişkisini algılayacaksınız. Başka bir deyişle, o iletim hattından zamanı ve uzayı aşan zihin hallerine geçişte bilgelik vardır ve o genişlemiş hallerde arzuladığınız sonucun gerçekleşmesi için neyin vuku bulması gerektiğiyle ilgili daha derin bir iç görü ve anlayışa sahip olacaksınız.

…Eğer varlığınızın zamanı ve uzayı aşan genişlemiş doğasına girer ve orada kalarak arzuladığınız sonucu düşünürseniz, daha önce söylediğimiz gibi, o sonucun enerjisel doğasını ve hayatınızdaki durumlarla ilişkisini anlayacaksınız…

…Manyetik çekicinizin güçlerini arttırmak için en etkili ve en verimli yol şükran duygusal titreşimsel alanını uygulamaktır. Siz şükran hissederek manyetik çekicinizi güçlendirdiğinizde, manyetik çekicinizin o realiteyi size çekme hızını arttırırsınız. Gerçekten bu o kadar etkilidir ki siz beklenmedik şanslı olayların artmasını bekleyebilirsiniz.”

Bugün bu yazımı okuyan sevgili sen, hayal etmeye devam et, sadece hayalinin muhteşemliğine odaklan… Tüm detaylarıyla düşle, tezahür etmesi için sormaya ve hayal etmeye devam et… Sen yaratıcı gücünle olduğuna şükret, ve “endişe” içinde olmadan sadece güven ile bu muhteşem sihre kendini bırak… Sor, iste ve istemeye devam et, hayal et…

“Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir.” -Albert Einstein

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale