X

Hayatımızdaki en muhteşem inancımız: “Ben layık değilim” üzerine

Nereden çıkar bu “layık” hissetmeme anlayışı, yani bir kere bizler neden “layık” olmayız, nasıl layık olmayız, bunun kriteri nedir, kim karar verir? Ama işte hepimizin hayatlarında mutlaka biraz hani tuzu biberi dediğimiz kadar da olsa layık hissetmemek ve kendimizi layık görmeme anlayışı vardır. Çok bilinen bir anlayıştır; “çok güldük çok ağlayacağız”.

Sizce çok gülmek ağlamaya layık olmayı mı getirir, neden bir insan sürekli gülebilmeye layık olmaz? Mutlu olmanın ertesinde mutlak bir acı çekme perioyodu mu gelmelidir, hayatın adaleti “gülmeye” layık olma sonrasında “acıyı tattırmak” üzerine mi çalışır?

İşte belki de günlük hayatımızda hiç de farkında olmadığımız fakat aslında seçimlerimizi, başarılarımızı, özellikle kendimize dair değerlilik inancımızı oldukça yakından ilgilendiren bir kavramdır “layık olmak” bilincimiz. Kendimize bunun tam tersi olarak dayattığımız inancımız (aslında kendi kendimize söylediğimiz masum yalanımız!) “ben bunu hak etmiyorum” veya “ben buna layık değilim” sözleri…

Bir kere çok sık gördüğümüz bir örnektir; ilişkilerimizden başlar, bir çift görürüz mesela, eğer ilişkide bir dengesizlik var ise hızlıca fark ederiz, ‘bu kadın bu adamı daha çok seviyor, adama daha düşkün’ deriz değil mi? Neden bunu düşünürüz, çünkü kadın adamın üzerine titremektedir, hemen ortamdaki beni bırakır mı sorunsalını ve tabi bunu takip eden binlerce soruyu ve kadının güvensiz yaklaşımını fark ederiz. Peki bunun kaynağı nereden gelmektedir, sizce kadın bu ilişkiye kendini “layık” görse veya bu adamın kendine “layık” olduğunu tam olarak hissetse böyle güvensiz davranır mı, ben “hak etmiyorum” diye düşünmese veya kendini bu ilişkideki “daha az değerli kişi” olarak konumlandırmasa aynı şekilde düşünebilir miyiz?

Bu yüzden ilişkilerimiz hayatımızda “layık değilim” bilincini yansıttığımız çok önemli bir alandır. Bizler bir ilişkiye, bir kişiye, bir ilişkide mutlu olmaya, ilgi görmeye, sevilmeye, aşkı hissetmeye, çok değer verilmeye “layık olmadığımız” inancındaysak aynen bunu yansıtacak ilişkiler ve kişiler ile karşılaşırız… Ve ne yazık ki bunun sonunda ‘neden hayatıma hep bana değer vermeyen insanlar giriyor’ diye sorgularız, ki bunun kaynağı da tamamen yine bizim layık olmak, hak etmek, değerli olmak görüşümüz ile ilişkilidir…

‘Ben layık değilim, ben hak etmiyorum’ bilinci ile yaklaştığımız tüm süreçler bizlere aynı inancı yansıtacak şekilde sonuçlanacaktır.

Diğer bir alan ise işimizdir. Şimdi bir örnek daha verelim, iki çalışan var; bir tanesi çok çalışıyor, saatlerini harcıyor, her gün geç saatlere kadar ofiste kalıyor ve bir üst pozisyona geçmek için sürekli layık olmadığını ne kadar çalışsa da bunu hak etmeyeceğini böyle bir fırsat olması durumunda altını dolduracak birikime ve beceriye sahip olmadığını düşünüyor ve tüm günlük performansında bunu hissedebiliyoruz. Bir diğer çalışan ise gerektiği saatlerde verimli çalışmayı biliyor, kendine ve başarılarına son derece inanıyor, yapabileceğinin en iyisini yaptığında buna layık olan tüm fırsatların kendisine sunulacağını öngörüyor ve gün boyu bu performansı yansıtıyor. Sizce hayat kime olanak sağlayacaktır veya seçmek durumunda kalsak kimi tercih ederiz?

Kendimizi neden “layık” görmüyoruz?

İşte ‘ben layık değilim, ben hak etmiyorum’ bilinci ile yaklaştığımız tüm süreçler bizlere aynı inancı yansıtacak şekilde sonuçlanacaktır. Bu yüzden özellikle iş hayatımızda elimizden gelenin en iyisini yapmak ve kendimize olduğumuz pozisyona ve geleceğimize inanmak ve “layık olduğumuzu” kalpten hissetmek, bu olanakların mutlaka hayatımızda tezahür etmesini de sağlayacaktır.

Bizler “layık değilim” diye düşündükçe hayatta karşımıza gelen kişiler ile, hakkımızda oluşan görüşler ile bir üst pozisyona yükselecek olan biz bile olsak bu inancımızı yeniden yüzümüze vuracak şekilde bu pozisyonda tekrar karşımıza çıkaracaktır…

Bir önemli diğer alan ise hayatımızda tezahür eden bolluk ve berekettir ki bu çok önemli bir yere sahiptir. Belki de hak etmek ve layık olduğumuza inanmak bilincimizin en çok gelişmesi gereken alanlardan bir tanesidir.

Yine bir örnekle açıklayalım; bir işimiz var, büyük bir bütçeyi yönetmekteyiz, fakat sürekli bu kazandığımız parayı hak etmediğimizi, bu yönetici pozisyona layık olmadığımızı ve bu varlığın yöneticisi olmayacağımızı düşünüyoruz. Evren işte tam bu düşünceyi yansıtacak şekilde işlerimizin bozulması daha az bütçe ile yüzleşmemiz ve başarısız olmamız yoluyla “layık olmadığımız” bilincini bize getirecektir. Fakat eğer biz bu paradan çok daha fazlasını da kazanmayı, yönetmeyi, sahip olmayı hak ettiğimizi ve bu varlığa layık olduğumuz için şükretmeyi bilirsek, akış tam da bunu yansıtacak şekilde düzenlenecektir.

Sevgili Don Miguel Ruiz güzel eseri Bilginin Sesi ile layık olmamak kavramını bizler için yorumluyor:

“…Örneğin eğer siz yaygın olan “ben layık değilim” yalanına inanıyorsanız, o yalan ona inandığınız için zihninizde yaşar. Böylece, size ne kadar harika olduğunuzu, söyleyen insanlara inanmazsınız, çünkü bunun tam tersine inanırsınız. İnancınızı çoktan gerçek olmayan bir inanca yatırmışsınızdır; o bir yalandır ama inancınız davranışlarınızı ve eylemlerinizi yönetir. Kendinizi değersiz hissettiğinizde kendinizi diğer insanlara nasıl ifade edersiniz? Utanırsınız. Ona layık olmadığınıza inandığınızda bir şeyi nasıl isteyebilirsiniz? Kendi hakkınızdaki inancınız diğer insanlara yansıttığınız şeydir ve o zaman diğerleri sizin hakkınızda ona inanır ve elbette size öyle davranırlar.

Bu da sizin o şeye layık olmadığınız, değerli olmadığınız inancınızı daha da pekiştirir. Peki, gerçek nedir? Gerçek sizin ona layık olduğunuzdur, herkes ona layıktır, herkes değerlidir.

Bilincinizle, şahsınızla, kişiliğinizle ve yüreğinizle her şeye “layıksınız”.

Bugün olduğunuz gibi, bilincinizle, şahsınızla, kişiliğinizle ve yüreğinizle her şeye “layıksınız”. Hak etmediğinizi düşündüğünüz, kendinizi bu değerde görmediğiniz her an ve her şey için geri dönün, tüm inançlarınızı ve düşüncelerinizi “ben buna layığım”, “ben her şeyin en güzelini hak ediyorum” ile değiştirin…

Gerçek olan en güzel haliniz “layık olmak” halidir…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale