X

Hayatımızda en güçlü olan: Ben diyebilmenin gücü

“Sürekli olarak ortamın şartları tarafından engellendim, çünkü ben kendimi dış koşullardan etkilenen bir insan olarak görürdüm. Şimdiyse mevcut koşulları yaratan düşünce tarzımı yönetecek güce sahip olduğumu biliyorum.” Bruce Lee

Bizim başımıza gelenlerdir… Bizim kaybettiklerimiz. Haksızlığa uğradığımız… Bizim için tüm “adaletsizlikler” hazırlanmıştır oysa ki… Diğerlerine verilirken sadece bize verilmemektedir. Neden diye sorgularız çoğu zaman. Neden ben de o şanslı kişilerden değilim? Neden onlar kadar kolayca yürümüyor işlerim?

Neden onlar kadar kolayca sevemiyorum? Neden onlar kadar kolaylıkla kazanamıyorum? Neden istediğim işi bulabilmem, belki de bulduğum durumda da o işe kabul edilebilmem bu kadar imkansız? Oysa ki diğerleri öyle midir? Diğerleri çoktan ve rahatlıkla ilerlemişlerdir bile… Diğerleri elleriyle koymuşlar gibi bulmuşlardır… Diğerleri her daim doğru zamanda doğru yerde olmayı başarabilmişlerdir…

Bu kadarla bitmez dünya üzerine “ben” ile birleştirdiklerimiz. Ben dediğimizde kendimizi eş tuttuğumuz değersizlik düşüncemiz vardır, adaletsizlik düşüncemiz vardır, şanssızlık düşüncemiz vardır… Her daim her şeyi berbat ettiğimiz düşüncemiz vardır… Zaten bize kısmet olanın ancak bu kadar olduğu düşüncemiz vardır… Ben bugün bu yazımda sizlerle birlikte soralım istiyorum “ben” demek bu kadar kolay mıdır?

Yani bizler ben kavramını, özümüzü, kendimizi, varlığımızı tek kelime ile “şanssız” yaparız örneğin… “Sevilmeye layık olmayan” yaparız… “Terk edilmiş” yaparız… “Zenginliğe ve bolluğa layık olmayan” yaparız… “Yaşamaya hakkı olmayan” yaparız… O çok istediğimiz işi “alabilmeye” küçücük bir adım olsa da yaklaşamayan yaparız… “Beceriksiz” yaparız… “Varlığının kıymeti olmayan” yaparız… “Kolayca bulunabilir olan” yaparız…

Bugün sizlerle soralım istiyorum, bu ne kadar doğrudur? Bizler ben kadar güçlü bir kelimenin arkasına koyduğumuz inançlarımıza iki dakika da olsa ayırıp bakabiliyor muyuz? Gün içerisinde önümüze çıkanlardan, hayatımızda başımıza gelenlerden başkalarını, dünyayı ve hatta kaderi, Yaratan gücü suçlarken; yani “dışarıda” nedenleri ararken bir kez olsun ben ile neyi birleştirdiğimizi düşünmek aklımıza geliyor mu?

İşte bu yüzden ben ile birleştirdiğimiz her kelime muhteşem bir öneme sahiptir. Hemen bir örnek ile açıklamaya çalışalım. Her sabah uyandığımızda, gün boyunca ve gece yatmadan önce sürekli kendi kendimize tekrar ediyoruz “Ben değersizim…” Ne hissederdiniz? Bir süre sonra ne düşünmeye başlardınız? Hayatınız nasıl şekillendirdi? Verdiğiniz mesajı size gösterecek her şey yolunuza çıkardı değil mi? Siz telefonun bir ucundan sürekli bu mesajı gönderdiğinizde bunu duyan yaratıcı gücün ne yapmasını bekliyorsunuz; buna inanan sizsiniz; ben değersizim…

Bir de farklı bir açıdan bakalım istiyorum şimdi sizlerle, sabah kalktığımızda, gün boyunca ve gece yatmadan önce kendi kendimize tekrar ettiğimiz ve düşündüğümüz tek cümle şu olsun: “Ben çok ama çok sevilmeye, değer görmeye ve mutlu bir hayat yaşamaya layığım, istediğim bu hayatı sonuna kadar hak ediyorum, bu benim en doğal hakkımdır.

Sürekli bu mesajı duyarak, bu mesajı hissederek ben ile değerli olmayı, ben ile aşık olmayı, ben ile sevilmeye layık olmayı ve ben ile mutlu bir hayat yaşamayı birleştiriyoruz… Sizce sonuç ne olurdu? Öncelikle yaşam enerjimiz artardı. Sonra karşımıza çıkan herkes bize o “muhteşem” hayatımızın güzelliğini kanıtlayacak şekilde daha da güzel bir enerji verirdi… Telefonun diğer ucundaki Yaratıcı güç ise o verdiğimiz mesajı aldığı üzere ne gerekiyorsa, bize bunu göstermek için elinden geleni yapardı…

Bu yüzden ben ile birleştirdiğimiz her şey hayatımızda böyle bir “sihir” etkisine sahiptir… Ben demek önemlidir, ben demek özeldir, ben demek yaşamdır, ben demek aşktır, ben demek hak etmektir, ben demek doğuştan hakkımız olduğunu bilmektir, ben demek kalp demektir, ben demek başarabilmek demektir, ben demek özellik demektir, ben demek kendimizi kendimizle birleştirebilmektir, ben demek umut demektir, ben demek mutluluk demektir…

Şimdi tam tersine bakalım; ben demek haksızlık görmektir, ben demek güçsüzlüktür, ben demek ezilmektir, ben demek mutsuz olmaktır, ben demek layık olmamaktır, ben demek yalnızlıktır, ben demek talihsizliktir, ben demek layık olmamaktır ve ben demek tabii ki kaybetmektir… Bu son cümleyi okurken bile (ki ben yazarken aynı enerji düşüren etkiyi aldım) eminim ki içinize doğru negatif bir akım oluştu bile…

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, “ben” olarak nitelendirdiğiniz, tanımladığınız ve en önemlisi “ben” ile birleştirdiğiniz tüm tanımlarınıza yeniden bakmanızı dilerim. Ben için tanımlamakta olduğunuz her şey (evet yanlış okumadınız her farklı şey) gerçekten önünüze çıkacaktır.

Gelin bugün bir değişiklik yapalım, o muhteşem “ben” için sadece “güzel” inançları tutalım kalbimizde… “Ben” güzel olan, “ben” mutlu olan, “ben” aşk olan, “ben” ben olan, “ben” bolluk olan, “ben” kocaman bir güç olan, “ben” kutsanmış, “ben” iyilikle bürünmüş, “ben” bembeyaza boyanmış ve “ben” Pınar olan, sizi kucak dolusu sevgilerimle uğurluyorum…

 

İlginizi çekebilir: Hayatta karşılık beklediklerimiz: Tüm bunları silmeye hazır mısınız?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale