X

Hayatı güzel yaşamanın en temel yolu: Denge

İnsanoğlu zaman içinde belli bir beyinsel gelişime ulaşarak entelektüel birikime sahip olduğundan beri, tüm öğretilerde en önemli konulardan birisi denge olmuştur. En eski öğretilerden tutun da günümüz popüler kültürünün getirmiş olduğu akımlarda denge her zaman önemli bir yer tutmuştur. Ezoterik öğretilerin en başında denge vurgulanmıştır. Var olduğu varsayılan Mu uygarlığından tutun da büyük tufandan sonra gelmiş olan medeniyetlerin öğreti ve dinlerinde her zaman kişinin kendisi ve tabiat ile dengesi vurgulanmıştır. Kainatın yedi sütun üzerinde dengede durmasından tutun da, uzak doğu kaynaklı Konfüçyüsçülük, Buda, Şintoizm gibi öğretilerde de insanın farkındalığı ve içinde bulunduğu tabiat ile dengesi vurgulanmıştır.

İnsan tabiat içinde yaşayan bir varlık olduğundan bu öğretilerin hepsinde, ilk önce kendi içsel dengesini sağladıktan sonra diğer varlıklar ve tabiat ile uyumlu, dengeli olması veya olmaya çalışması bir yol olarak gösterilmiştir.

Günümüzde hızlı metropol yaşamının getirdiği fiziksel ve ruhsal baskılar sonucu insan kaybettiği dengesini ve huzurunu tekrar kazanmak için farklı arayışlara yönelmiştir. Bu bağlamda özellikle yoga, pilates ve Uzakdoğu kaynaklı düşünme ve kendini geliştirme sistemleri kişiyi belli bir yola sokarak bu yol içinde kendini bulmasını, kendini, farkındalığını geliştirirken de denge içinde olmasının gerekliliğini vurgulamaktadırlar.

İnsanoğlu artık yeni bir çağın eşiğindeyken yukarıda bahsetmiş olduğumuz öğretiler ve onların günümüze uyarlanmış olan egzersiz aktiviteleri herkesin ilgisini çeker hale geldi.

Bu yolculukların hepsinde insanın ya fiziksel farkındalığını kazanarak vücudunun limitlerini keşfederek ilk önce fiziki denge daha sonra içsel dengeye ulaşması ya da içsel dengesini bulduktan sonra fiziki farkındalık ve dengeye ulaşması hedeflenmiştir.

Bir hareket profesyoneli olarak ben, bu yazımda denge konusuna fiziksel dengeyi bulmak adına bir kaç yöntem ile yaklaşacağım.

Fiziksel bedende kazanılan denge, ruhsal ve duygusal bedende de dengelenmemize yardımcı olacaktır. Kişilerle yaptığım denge çalışmalarında her zaman dengenin, dengeyi kaybederek bulunacağına dikkat çekmişimdir. Bu yüzden dengemizi kaybetmekten korkmayalım derim. Yeter ki dengemizin kaybolduğu anların, buna sebep olan durumlar üzerindeki anlayışımızın ve tepkilerimizin farkında olalım.

Egzersizleri uygularken de durum aynen böyle… Hareketleri uygularken dengeniz bozulduğunda buna sebep olanın ne olduğunu fark edin. Sağ bacağınızın üzerinde tek ayak dururken diğer tarafa düşmenize sebep olan şeyin, ağırlığınızın tümünü sağ bacağınıza bırakıp kalça, karın ve merkez kaslarınızı dengeli şekilde kullanmadığınız, dolayısıyla kuvvetinizi ve enerjinizi ayakta, dengede durmak için değilde düşmek için kullandığınızı fark edin.

İlk olarak ayakta dik bir duruşa gelin. Doğru duruşla ilgili yazımda bahsettiğim gibi başınızın tepesinden bir ip ile çekiliyormuş gibi düşünerek omurganızı dik bir duruşa getirin. Omuzlarınız rahat olsun ve karnınızı içeri çekerek merkez kaslarınızı aktif konuma getirin.

Doğru bir duruş hayatımızda çok şeyi değiştirebilir başlıklı yazımı okumanızı öneririm.

Ayaklarınız yere sağlam bassın. Üzerinde durduğunuz zemini ayağınızın altında hissedin. Baş parmağın kökü, serçe parmağın kökü ve topuğunuzun iki kenarı yere sağlam bassın. Yere kök saldığınızı hayal edin.

Hareketleri ilk uyguladığınız zamanlarda elleriniz belinizde olsun, daha rahat dengede durmanıza yardımcı olacaktır. İlerleyen zamanlarda ellerinizi vücudunuzun yanlarında tutabilir daha sonraki süreçte kaslarınız güçlendikçe kollarınızı başınızın iki yanından yukarıya kaldırarak hareketlerin zorluk derecesini arttırabilirsiniz. Aynı şekilde hareketlerde bekleme sürelerini arttırarak denge kaslarınızı günden güne daha çok güçlendirebilirsiniz.

  • İlk hareket, ayakta dik bir duruşa gelin ve bakışlarınızı uzakta bir noktaya sabitleyin. Ayaklarınızı yaklaşık kalça genişliği aralayın. Yavaşça sağ bacağınızı yukarı kaldırın. Yukarıya kaldırdığınız bacağınızı kalça hizasına getirerek dizinizi bükün. Bu şekilde 5’e kadar sayın. Yukarıda belirttiğim gibi sayıyı arttırabilir ve kolların pozisyonunu değiştirebilirsiniz. Aynı hareketi diğer tarafta da tekrarlayın.

  • İkinci hareket, ayakta dik bir duruşa gelin ve bakışlarınızı uzakta bir noktaya sabitleyin. Sağ ayağınızı sol ayağınızın önünde, sağ topuk sol ayak parmak ucuna değecek şekilde hizalayın. Ellerinizi avuç içleri karnınıza değecek ve eller göbek deliğinin biraz altında olacak şekilde konumlandırın. Dengenizi kaybederken ellerinizi tıpkı bir direksiyon gibi kullanın. Gözleriniz açık ya da kapalı yapabilirsiniz.

  • Üçüncü hareket, ayakta dik bir duruşa gelin ve bakışlarınızı uzakta bir noktaya sabitleyin. Ayaklarınız yaklaşık kalça genişliği aralık olsun. Yavaşça ayak parmak uçlarına doğru yükselin. Burada 5’e kadar sayarak bekleyin.Yukarıda bahsettiğim gibi kollarınızı farklı konumlandırarak hareketi zorlaştırabilirsiniz. Gözleriniz açık ya da kapalı yapabilirsiniz.

  • Dördüncü hareket, ayakta dik bir duruşa gelin ve bakışlarınızı önce uzakta bir noktaya sabitleyin, hareketin devamında bakışlarınız ileri ardından yere doğru olmalı. Önce ilk hareketteki gibi bir bacağınızı yukarı kalça hizasında öne doğru kaldırın. Yukarıdaki bacağın dizini düzelterek öne doğru uzatın ve yavaşça aynı bacağı geriye doğru uzatın. Gövdenizi ve geriye uzattığınız bacağı aynı hizada yere paralel tutmaya çalışın. Bacağınızı önde kalça hizasında düz uzatmaya çalışmanız denge kaslarınızı güçlendirirken, bacağınızı yüksek tuttuğunuz oranda da bacak kaslarınızı esnetmeye yardımcı olur.

Yazımda denge konusuna tarihsel ve içsel denge yaklaşımıyla destek veren Edip Emre Uslu’ya teşekkürlerimle…

Şebnem Sürücü: Spor hayatıma ortaokul döneminde Fenerbahçe Spor Kulübü’nde voleybol ile başladım. 1998 senesinde Los Angeles Madonna Grimes Fitness And Dance Company bünyesinde düzenlenen eğitim programına katıldım ve dansın ilk tohumları hayatıma orada atılmış oldu. 1999 senesinde Miss Fitness Türkiye 2.'si seçilerek ülkemizi Balkan Şampiyonası’nda temsil etme hakkını kazandım. Yarışmaya hazırlık döneminde beslenme ve egzersiz sistemleri hakkında geniş araştırma yapma şansım oldu ve İstanbul’ da çeşitli spor merkezlerinde egzersiz danışmanı ve stüdyo dersleri eğitmeni olarak görev aldım. Sultans of The Dance ve Night of The Sultans dans tiyatrolarında 4 sene dansçı olarak görev aldım. Profesyonel dans hayatım boyunca Türk ve yabancı çok değerli dansçı ve eğitmenlerden bale, jimnastik, ritm ve oyunculuk dersleri aldım. Dans çalışmalarım sonrasında çeşitli anatomi ve kinesiyoloji eğitimlerine katıldım. Postür, postür bozuklukları ve düzeltilmesine yönelik beden zihin bağlantısını güçlendiren çalışmalara yöneldim. Yoga Terapi ve Pilates eğitimleri ile beraber hamilelik döneminde pilates, osteoporoz ve skolyoz için pilates konularında çeşitli çalışmalara katıldım. Pilates ve Yoga eğitmeni olarak beden zihin bağlantısı ile bedenin hareket sınırlarını geliştirmek ve bu süreçte fiziksel beden ile ortaya çıkan farkındalığın, ruhsal ve duygusal duruma yansıması, çevre ile ilişkilere yeni bir bakış kazandırması her zaman heyecan duyduğum bir konu oldu. Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Ve Tasarım Bölümü mezunuyum ve aynı heyecan ile görsel sanatlar ve seramik konularında da çalışmalarıma devam ediyorum. surucusebnem@gmail.com

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale