X

Hayatı akışına bırakmak için ilham alabileceğiniz 3 yaklaşım

Hepimiz, hayatımızda iyi-kötü birçok şey yaşıyor ve farklı duyguları, durumları deneyimliyoruz. Üstelik, çoğu da kontrolümüzün dışında. Öyleyse, kendimizi zorlamaya, harap etmeye, olana direnmeye gerek var mı; akışla uyum içerisinde yaşamak varken… Geçmişten bugüne farklı alanlarda çalışmalar yapmış, insan yaşamına ışık tutmaya çalışmış birçok uzman, düşünür ya da ekol hayatın akışına direnç göstermenin veya vazgeçmeyi bilmek yerine gereğinden daha fazla zorlamanın, kabul etmemenin, akıştan kopmanın ne denli yıkıcı etkileri olduğunu göstermeye çalışmış ve değişimle uyumlanmaya ilham olacak fikirler, pratikler ortaya çıkarmış.

Aldous Huxley’in Ters Çaba Kuralı veya Mark Manson’ın sıkça değindiği ‘drownproofing’ ve hatta çoğumuzun anımsayacağı ‘Çin parmak kapanı’ bu konudaki en güzel örnekler arasında; her biri, akışta kalmanın önemini yansıtıyor. Gelin, hepsine göz atalım ve akışta kalmak için kendi ilham kaynağımızı bulalım.

Ters Çaba Kuralı

Ters Çaba Kuralı, bir şeyin üzerine ne kadar çok gidersek o şeyi gerçekleştirmek konusunda o kadar etkisiz hale geldiğimizi gösterir. Örneğin, uykuya dalmakta zorluk yaşadığınız bir gecede kendinizi uyumaya zorladıkça uykunuzun daha da kaçtığını fark edebilirsiniz. Oysa ki, uyku üzerine düşünmediğinizde rahatlayarak aslında daha kolay uykuya dalabilirsiniz. Ya da kalabalık önünde konuşma yapacağınız zaman ‘özgüvenli olmalıyım, rahat davranmalıyım’ gibi kendinize sürekli hatırlatmalar yaptığınızda heyecanınızı daha da artırarak konuşma esnasında zihninizi meşgul edeceğiniz için diliniz sürçebilir ya da konuşacaklarınızın sırasını karıştırabilirsiniz.

Hayat, her zaman doğrusal bir eğride ilerlemez. Diğer bir deyişle, iki kat fazla çalışmak, şartları zorlamak iki kat fazla verim alacağımız, daha başarılı olacağımız, daha iyisini elde edeceğimiz anlamına gelmez. Çünkü hayat bu kadar basit değildir ve yaptığımız her şey basit bir neden-sonuç ilişkisi içerisinde doğrusal bir eğri üzerinde ilerlemez, daha komplikedir. Ters Çaba Kuralı da bir şeyin ne kadar çok üzerine gidersek o şeyi gerçekleştirmek konusunda o kadar etkisiz hale geldiğimizi gösterir. Hayatta daha fazla çabayla iyileştirilemeyecek, zorlamayla düzeltilemeyecek pek çok şey vardır; bazen hayat geri adım atmayı gerektirir. Yani, zorlamak her zaman daha iyi sonuçlar getirmez.

Drownproofing

Görsel: commons.wikimedia

Donanma eğitimlerinde kullanılan ve ünlü yazar Mark Manson’ın insan yaşayışına ışık tutmak için sıkça bahsettiği ‘drownproofing’, en öz haliyle vücudun suda dikey olarak yüzmesine izin verilen, başın ve tüm vücudun suya battığı, kolların ve bacakların bağlı olduğu ve her on saniyede bir nefes almak için suyun üzerine çıkmanın gerektiği bir hayatta kalma tekniğidir. Peki, bu tekniğin akışta olmak, kabullenmek ve zorlamamak ile ne ilgisi var?

Bu teknikte, kollar ve bacaklar bağlı olduğundan başınızı suyun üstünde tutmak için ne kadar çabalarsanız, batma olasılığınız o kadar artar. Bu yüzden yapılması gereken ve boğulmayı önleyen tek şey, suyun sizi batırmasına izin vermek ve en dibe inmektir. Böylece, kendinizi en dipten yukarı itebilir ve hızlanan ivmenin sizi suyun yüzeyine götürmesini sağlayarak nefes alabilirsiniz. Yani hayatta kalmak için kendinizi akışın kollarına bırakmanız gerekir, bazen direnmemek en doğru çözümdür.

Dilerseniz ünlü yazarın aşağıdaki videosuna da göz atabilir, akışta kalmaya dair örneklerinden ve deneyimlerinden ilham alabilirsiniz:

Çin parmak kapanı

Ters Çaba Kuralı da ‘drownproofing’ de bize bir şeyleri zorlamamak gerektiğini ve akışa direnmenin olumsuz etkiler yaratabileceğini gösterir; tıpkı ‘Çin parmak kapanı’nın aslında anlatmaya çalıştığı gibi… Çünkü, Çin parmak kapanında da parmaklarınızı iki yandan geçirdikten sonra çıkarabilmek için ne kadar geri çekerseniz çekin parmaklarınız daha fazla sıkışır ve çıkarmak imkansız hale gelir.

Parmaklarınızı kurtarmak ve kapanın içinden çıkarabilmek içinse tek yapmanız gereken parmaklarınızı birbirine yaklaştırmaktır. Hepimiz, bize acı veya rahatsızlık veren durumlardan, duygulardan kaçınmak isteriz, ancak kaçmaya çalışırken kendimizi kaçmaya çalıştığımız şeylerin içerisine daha fazla hapsettiğimizi fark etmeyiz. Oysa ki kaçmak için üstelemek yerine akışta kalıp kabul ettiğimizde kendimizi daha rahat hissedebiliriz. Aksi halde üstelemek, daha fazla hapsolmaya neden olabilir.

“Hayat, bir dizi doğal ve anlık gelişen değişimlerden ibarettir. Değişimlere direnmeyin; bu sadece üzüntü yaratır. Bırakın gerçeklik gerçek olsun. Bırakın her şey olması gerektiği gibi doğal olarak aksın gitsin.”  – Lao Tzo.

Son olarak, bazen hissettiklerimizi değiştirme mücadelesi ya da duygusal incinmelerden, zihinsel acılardan kaçma çabası işleri daha iyiye götürmek yerine daha da kötüleştirebilir. Hayatlarımız, acı veren şeylere odaklandıkça daralabilir. Akışta kalmak, kabul etmek ve zorlamayı bırakmak en doğru çözümleri getirebilir. Akışta kalmaya dair daha farklı bakış açıları edinmek isterseniz aşağıdaki yazılarımıza da göz atmanızı öneririz:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale