X

Hayata “izin vermeye” hazır mısınız?

Sadece bir kez denediğimizde ve bu tek denemede başarısızlığa uğradığımızda ne yaparız? Çoğu zaman tek kelimede, birçok olası şansımızı yok ederek “Ben bunu başaramayacağım” veya “Denedim olmadı” der konuyu kapatıveririz. Hatta bazen bu “tek” bir deneyimden gelen başarısızlık o kadar ağır gelir ki, hatamızı kabullenebilmemiz bile yıllar alır. Tekrar aynı konuyla barışabilmemiz, yenilgimizi “öğrenimlere” dönüştürebilmemiz, o muhteşem egomuzu bir kenara koyarak “Evet, ben denedim, başaramadım ama öğrendim ve şu anda yeniden denemeye hazırım” demek bizim için belki dünyanın en ama en zor olayı oluverir…

“Evet, ben denedim, başaramadım ama öğrendim ve şu anda yeniden denemeye hazırım”

Ben bu yazımda hayata “izin vermek” kavramına biraz dokunmak istiyorum sizlerle. Genel olarak benim de hayatımda izin veremediğim veya işte burada bahsettiğim gibi “Denedim olmadı, o zaman ben bundan fersah fersah uzağa kaçmalıyım, yeniden başarısızlığa uğrarsam halim nasıl olur?” dediğim şeyler elbet var. Ama bu yazımda onlarla yüzleşeyim istiyorum sizlerle birlikte. Nasıl ve neden kaçtığımı bir kez tüm cesaretimle önce kendi kendime sorabileyim…

Özellikle yaptığım gözlemlerden de görmekteyim ki, bu kaçış noktaları bizleri en derinden yaralayan durumlarda daha da “yoğunlaşıyor”. Evet, bir evlilikten çok üzülerek, çok kırılarak ve çok yerle bir olarak çıktığımızda ne oluyor? Kendimden örnek vermem gerekirse, kaçıyorsunuz. Hem de son adım, yeniden denemekten yeni olasılıklardan. Dışarıdan “Evet, isterim” diyorsunuz ama içinizde öyle büyük bir korku oluşuyor ki… 

Hatta “denemeye” yaklaştığınızda ve hayatınızda yeni ilişkinizde her şey çok iyi giderken siz bir anda “olmayacak” korkusuna kapılarak tersine dönüyorsunuz. Neden biliyor musunuz? Sadece, o “yere düşmek” duygusunu yeniden yaşamaktan korktuğunuz için. “Nasıl kalkarım, bir daha kalkabilecek gücü kendimde bulabilir miyim?” diye kara kara düşündüğünüz için…

Neden biliyor musunuz? Sadece, o “yere düşmek” duygusunu yeniden yaşamaktan korktuğunuz için.

Oysa hayat bu derece “kendimizi kollamayı”, “kendimizi kapatmayı”, “kendimizi hayattan kaçırmayı” içermekte midir? Bu şekilde harcayabileceğimiz zamanımız var mıdır? Bir bebek düşünün, yere düştüğünde sadece biraz ağlar, belki hayatındaki “ilk” düşmek eylemidir fakat yürümek istiyorsa düşmesinin de bunun bir parçası olduğunu öğrenmiştir… Bu öğretiyle tekrar ve tekrar ve tekrar düşer ve öyle bir gün öyle bir an gelir ki sadece “yürümek” oluverir… İşte düştüğü onlarca denemenin sonunda bacakları dengeyle hareket edebilmeyi sonunda öğrenmiştir…

Peki, bizler ne yaparız? Özellikle duygusal konularda yara aldığımızda o yaraları saklarız. Sarıp sarmalarız, kimse görmesin isteriz ki yine aynı yerden incinmek durumumuz olmasın. Bu yaralar böyle iyileşmez, onlar biz böyle görmezlikten geldikçe için için acımaya ve bu kadar sarıp sarmalandıkça o muhteşem hassaslığı korumaya devam ederler. Oysaki yara bir hatıradır. Evet, hayata “izin” vermemiz gerekir. O yaralarımızı hatıralara dönüştürmek üzere. Yani yaraları açmamız gerekir, apaçık cesaretle korkmadan utanmadan gösterebilmemiz. Benim bir yaram var ve iyileşmesi için yaşamaya devam ediyorum, onu saklamayacak kadar büyük cesaretim de var. 

Yaram hatıraya ancak hayatla dönüşür. Ben izin verdiğimde, “Ben yeniden yürümeye hazırım” diye ayağa kalkabildiğimde… Ve en önemlisi ben korkmadan yine üzülürüm, yine kırılırım, yine yalnız kalırım, yine aldatılırım, yine terk ederim, yine kaybederim diye “korku” ile yaşamak yerine “yaşayarak” görmeyi tercih ettiğimde…

Yaram hatıraya ancak hayatla dönüşür. Ben izin verdiğimde, “Ben yeniden yürümeye hazırım” diye ayağa kalkabildiğimde…

Evet, “hayata izin vermeyiz” yaralarımızı iyileştirmesi için, biraz emek verip ileriye adım attığımızda emeklerimizin karşılığını bizlere gösterebilmesi için veya “olmazları” oldurabilmesi için… Hemen kendi hayatımdan bir örnekle açıklayabilirim… Yaşadığım yıkıcı ayrılıktan sonra ilişkiler konusunda o kadar çok yara almıştım ki kendimi yaklaşık üç yıl boyunca çokça sakladım. Ve öyle duvarlar ördüm ki değil yeni bir ilişki yaşayabilmek, hayatımda bir kişinin “olabilmesi” bile benim için “asla” izin vermeyeceğim bir kavramdı. Ne de olsa o kadar çok üzülmüş ve yıpranmıştım ki bir daha “başka biri” dolayısıyla hayatımda kimsenin bana bunu yapmasına veya yapabilmesine izin vermeyecektim…

Bu bakış açımı değiştirdiğimde, bu yaşananların sadece bir ilişkinin nasıl başlangıcı oluyorsa bitişi olabileceğini de anladığımda ise, yani yaramı “görmeyi” kabul edip hayata “izin verdiğimde” ise, o güne kadar öğrendiğim tüm “sevmek” fiilini bana “yeniden öğretecek” bir adam ile karşılaştım… O kadar şanslıydım ki ben cesaretle “Evet, tekrar deneyebilirim” dediğim anda hayat bana bu kişiyi, bugün hala ve hep minnetle andığım o kişiyi getirmişti… 

Sevmek ve sevgiyi onunla yeniden öğrendim. Yaralarım evet tamamen geçmemişti ama hatıralarım olmuşlardı. Ve evet hayata izin verdiğimde, aslında kaybın, yıkılmışlığın, utanmanın, aldatılmışlığın, yerle bir olmanın da gülmek kadar hayat olduğunu, yürümek var ise düştükten sonra “yeniden” yürüyebilmek olduğunu öğrenmiştim.

Evet, hayata “izin” vermemiz gerekir. O yaralarımızı hatıralara dönüştürmek üzere.

Hayata izin vermek bu yüzden çok önemlidir. Hayatta kayıplarımızı “bir daha hiç” ile başlayan cümlelerle yorumlarız; “bir daha hiç bu kadar çok sevmeyeceğim, bir daha hiç bu kadar çok mutlu olmayacağım, bir daha hiçbir çocuk sahibi olmayacağım, bir daha hiç evlenmeyeceğim, bir daha hiç aynı hataları yapmayacağım, bir daha hiç sevdiğim adamın elini tutamayacağım, bir daha hiç bugün olduğu kadar çok sevemeyeceğim“…

Hayata “izin verdiğimizde” hayat bize bu cümlelerin tam tersiyle geri döner; hayat devam ettikçe “bir daha hiç” diye bir şey yoktur. Bu sadece “bizim” kararımıza bağlıdır. Bu yüzden bugün bu yazımı okuyorsanız ve geçmiş yaralarınız size herhangi bir konuda “bir daha hiç” ile başlayan cümleler kurdurmaktaysa, yeniden düşünmenizi diliyorum. 

Bugün sadece bir an için hayata “izin verin” güzelliklerini önünüze sermek için bekleyen ve düştüğünüzde sizi kaldırmaya hazır olan can-ım hayata…

 

İlginizi çekebilir: Hayatımızı dönüştürecek muhteşem sihir: Niyet etmek

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale