X

Hayata gerçekçi gözlerle bakın: Pozitif düşünce nedir?

“Negatif  insanlar her çözüme bir problem bulurlar, pozitif insanlarsa her probleme bir çözüm.” Steven Aitchison

Pozitif düşün, pozitif ol” gibi mesajları duymadan geçirdiğimiz bir gün hemen hemen yok. Peki ama nedir bu pozitif düşünce denilen şey aslında? İlk olarak pozitif düşünce ne değildir onu inceleyelim isterseniz. Bir kere pozitif düşünce problemlerimizi görmezden gelerek, Pollyanna’cılık oynayıp, pembe renkli bir hayal aleminde yaşamak değildir. Hele Secret tarzındaki akımların peşinden gidip “Pozitif düşüneyim, evrenden ne sipariş edersem o olsun“gibi bilimsellikten uzak düşüncelere kapılmak hiç değildir. Pozitif düşünce negatifi reddetmek de değildir. Hayat pozitiflik ve negatifliğin iç içe geçtiği bir bütündür. Tıpkı aydınlıkla beraber karanlığın, gündüzle beraber gecenin olduğu gibi hayat zıt kutuplardan oluşur. Doğu kültüründe bu kutuplar Yin ve Yang olarak adlandırılır. Kadim Çin’in yazılı en eski belgelerinden kabul edilen I Ching isimli kitap (Değişimler, Dönüşümler Kitabı)  Yin ve Yang üzerine kurulmuştur. Geceyi inkar edip sadece gündüz var diyebilir miyiz? Tabii ki hayır. Ya da kendimizi neden gece var diye üzer miyiz? Yani hayatta pozitiflikle beraber negatiflik de vardır. O halde pozitif düşünce dediğimiz şey, pozitifin yanı sıra negatifliğin de olduğunu kabullenmek, dahası ikisinin bir bütün olduğunu fark etmek ama dikkatimizi pozitife vermektir. Pozitif düşünce problemlerimizi artıları ve eksileriyle görüp, çözüm yolları aramaktır.

Hayatın her alanında olduğu gibi pozitif düşünme konusunda da denge önemli bir unsurdur. Bizim her duygumuz bize bir şey anlatmaya çalışır. İnsana ait duyguları incelerseniz, tüm duyguların aslında insan denilen muhteşem organizmayı korumaya yönelik olduğunu görürsünüz. Örneğin korku duygusunu ele alalım. Bir doğal afet esnasında korku duymamız bizi harekete geçiren itici bir güç haline dönüşüp hayatta kalmamıza yardımcı olabilir. Yani tıpkı korku örneğinde gördüğümüz gibi negatif duygularımız da bize hayatımızda yolunda gitmeyen şeyleri gösteriyor olabilir. Zaman zaman negatif düşüncelere, duygulara sahip olmamız kadar normal ve de insani bir şey yok. Biz sadece mutluluğa, pozifliğe programlanmış androidler değil kanlı canlı, her türlü duyguya sahip insanlarız. Evet zaman zaman negatif hissetmek normal bir olay peki ama ya sürekli olarak kendimizi negatif hissediyorsak ve hayatımızdaki pozitif olaylara kendimizi kapatıyorsak? Şöyle bir senaryo hayal edelim. Ama ilk olarak daha önceki bir yazımda bahsettiğim Çekirdek İnançların ne olduğunu bir kez daha hatırlatayım sizlere.

İlginizi çekebilir: Stresi yönetmek için kullanabileceğiniz 12 maddelik eylem planı

Çekirdek İnançlar Aaron T.Beck’in kurucusu olduğu Kognitif Terapiye ait bir kavram olup, kişinin iç dünyası ile çevresi arasındaki temel varsayımlarıdır. Çekirdek inanç geçmiş yaşantılara ve öz deneyimlere dayanmaktadır (Türkçapar, 2012). Olumlu ve olumsuz şekilde olabilirler. Biz burada sadece olumsuz Çekirdek İnançlardan bahsedeceğiz. Çekirdek İnançlar çocukluk dönemimizde etrafımızdaki insanlardan kendimizle ilgili aldığımız mesajların bir eseridir. Örneğin beş, altı yaşlarındayken annesinden sürekli olarak şanssız olduklarına dair laflar duyan bir çocuk bu lafı içselleştirir, ve büyüdüğünde “Ben şanssız bir ailenin ferdiyim dolayısıyla ben de şanssızım” Çekirdek İnancına sahip bir yetişkin olur. Evet şimdi hayalimizdeki senaryoya geri dönebiliriz. Diyelim zihninin içi sürekli negatif düşüncelerle dolu ve çekirdek inançlarından biri “ben şanssızım”  olan bir kişi var ve bu kişi işini kaybediyor. Bu insan hayata çok olumsuz bir şekilde yaklaştığı için bir daha iş bulamayacağını düşünmeye başlıyor. Artık sabahları son derece umutsuz bir şekilde güne başlıyor. Bu olumsuz tavrı iş görüşmelerine de yansıyor. Ve çoğunlukla sırf bu tavrı yüzünden iş görüşmeleri kötü gidiyor. İş görüşmeleri kötü gitmeye başladıkça, iş bulamayacağına dair inancı iyice artıyor. Böylece kahramanımız bir kısır döngü içine giriyor. Halbuki kendini sakin tutmaya çalışarak, kendi ve iş bulabilme becerisi hakkında objektif bir analiz yapsa ve kendine olan güvenini tazelese iş görüşmeleri çok daha iyi geçebilir. Carnegie-Mellon Üniversitesinden, psikolog Michael F. Scheier pozitif insanların, negatif insanlara oranla stresle daha iyi başa çıkabildiklerini bulmuştur. Scheier’a göre pozitif insanlar işten çıkarıldıkları zaman hemen bir plan yapmaya başlıyorlar ve etrafındakilerden öneriler alıyorlar. Öte yandan negatif düşünceli insanlar, işten çıkarılma gibi durumlarda, olayların gidişatını değiştirebilecek hiçbir şey yapamayacaklarını düşünüyorlar. Örneğimizdeki adam pozitif düşünmeyi seçerek kendini içine düştüğü çıkmazdan çıkarabilir. Dahası bu adam ve de hepimiz kendimize daha pozitif düşünmeyi öğreterek hayatımızı güzelleştirebiliriz. Peki neden bazı insanlar için hayata pozitif bakmak kolayken, diğerleri için değildir? Bunun cevabını yetiştirilmiş tarzımızda, genetik mirasımızda, çocukken yaşadığımız travmatik olaylarda bulabiliriz. Ancak size iyi bir haberim var. Bir insan ne kadar  negatif bir düşünce yapısına sahip olursa olsun, eğer isterse kendini pozitif olma konusunda eğitebilir.

New York’ta üniversite eğitimi görürken yanında staj yapma ve kendisiyle tanışma şansına sahip olduğum Dr. Albert Ellis, Rasyonel (Akılcı) Duygusal Davranışçı Terapiyi (REBT) 1950’li yıllarda geliştirmiştir. REBT, Stoacı filozof Epictetus’un “Kişinin sorun yaşamasına neden olan şey olaylar değil, kişinin olaylar üzerindeki düşünceleridir” görüşüne dayanmaktadır. İnsanların çarpıtılmış, doğru olmayan ve temelde akılcı olmayan düşüncelerle kendilerini kurban haline getirdikleri görüşü REBT’nin temelini oluşturur (Bond ve Dryden, 2000). Ellis yanlış akıl yürütmeyi A-B-C süreci olarak işlemiştir.

  • A (Activating Experience) = Harekete Geçiren Deneyim
  • B (Belief) = Kişinin A’da gerçekleşen olaylar hakkındaki akılcı, mantıklı ya da gerçekçi olmayan düşünceleri, inançları
    C (Consequences for emotions) = Duygusal Sonuçlar

İşine son verilen negatif insan örneğine geri dönelim. Ellis’e göre A süreci bu kişinin işine son verilmesiyle başlar. Ancak danışanların terapiste başvurmasını sağlayan genelde C süreci, yani duygusal sonuçlardır. Çünkü işine son verilen insan kendini kızgın, depresif veya endişeli hissetmektedir. Peki A sürecinden neden C sürecine geçeriz? Ortadaki B süreci başımıza gelenler hakkındaki akılcı ya da mantıklı olmayan düşüncelerimizdir. Örneğimizdeki negatif insanın, işten ayrılmasına bu kadar üzülmesinin sebebi “Ben ne yaparsam yapayım hep başarısız olacağım” gibi akılcı olmayan inancıdır. Eğer bu inancının yerine “Şimdiye kadar hep iş buldum, bundan sonra da bulabilirim” gibi daha gerçekçi ve daha yapıcı bir inanç yerleştirirse kişi kendini çok daha öz güvenli hissedecektir. Ve bu öz güveni iş arama çalışmalarına da yansıyacaktır.

Hayata negatif bakmayı tercih etmemiz biraz da kendimizi kurban konumunda tutmak isteğimizle orantılıdır. Eğer kurban konumunda olmaktan dolayı psikolojik bir kar elde ediyorsak pekala da kendimizi hep kurban olarak kalacağımız şekilde yaşatıyor olabiliriz. Pozitif düşünmeyi seçen insanlar hayatlarının sorumluluğunu üzerlerine alırlar ve mutluluğun bir seçim olduğunun farkına varırlar. Pozitif olmak sorunlarımıza realist bir şekilde yaklaşıp, onları çözebilme gücümüze inanmaktır. Negatif düşünmek bizi pasif, hayatı üzerinde söz sahibi olmayan biri haline getirirken, pozitiflik bize güç verir.  Ancak pozitif düşünceden bahsederken, Amerika’dan tüm dünyaya yayılan bu pozitiflik kültürünün yan etkilerini de göz ardı etmemek gerekir. Örneğin yapılan araştırmalar, yeterince pozitif düşünmedikleri için iyileşmediklerine inanan ve bu nedenden dolayı kendini suçlu hisseden hastalar olduğunu ortaya çıkartmıştır. Bunun ardında yatan sebepler arasında medyada çıkan pozitif düşünün, iyileşin tarzındaki haberlerin çokluğu ve kişisel gelişim furyası tarafından sürekli empoze edilen pozitif düşünce akımının insanlar üzerinde verdiği baskı var. Elbette ki pozitif düşüncenin sağlığımız üzerindeki olumlu etkilerini ortaya çıkaran bir çok araştırma mevcut. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi hayattaki en önemli konulardan biri denge. Eğer kendimizi yeterince pozitif değiliz diye suçlamaya başladıysak, bu pozitiflik beklentisi bizi negatifliğe itiyor demektir.

Size hayata gerçekçi gözlerle bakarak, pozitife odaklandığınız ancak bunun yanı sıra içinizde zaman zaman beliren negatifliği de kabul ettiğiniz harika günler diliyorum.

Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Kendini iyi hissetmekle ilgili egzersizleri ise Instagram hesabımdan paylaşıyorum.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:

  • Bond, F. W. ve Dryden, W. (2000). How rational beliefs and irrational beliefs affect people’s inferences: an experimental investigation. Behavioural and Cognitive Psychotherapy, 28, 33–43.
  • Scheier, M. F., & Carver, C. S. (1982b). Self-consciousness, outcome expectancy, and persistence.Journal of Research in Personality, 16,409-418
  • Türkçapar, H. (2012). Bilişsel Terapi (6.Baskı). Ankara: HYB Basım Yayın (2012)
Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale