Benden geçti ile başlayan cümleler… Bunu yapamam çünkü benden geçti… Benim için olması mümkün değil inanamam çünkü benden geçti… Artık çok geç, çünkü benden geçti… Başkası için evet fakat benim için bana özel olarak benim hakkında düşünürsek olasılıksız, neden diye soracak olursanız artık benden geçti… Bunu beş yıl önce olsa yapmayı isteyebilirdim ama artık çok geç, benden geçti mümkün değil… Orayı görmeyi çok istiyordum fakat seyahat etmek artık beni çok yoruyor, benden geçti, artık çok geç, bu istediğim yere gidebilmem bu yaştan sonra mümkün değil…
İşte ben bugün sizlerle birlikte bu “geç kaldıklarımızı” hayata geçirebilmek için artık geç kaldığımızı düşündüklerimize bu “geç” haline nasıl karar verdiğimizi ve en önemlisi bunun “gerçekten” bu şekilde olup olmadığına daha yakından bakalım istiyorum… Genel olarak geç kalmak hissi “diğer” kişilerin, yani etrafımızda gözlemlediğimiz kişilerin sahip oldukları fakat bizlerin belirli bir yaşa kadar gerçekleştirmemiş olduğumuz kavramlar ile örtüştürülmektedir.
Şimdi gelin birkaç gerçek örnek ile bakalım, can-ım hayatlarımızda sadece “sözlerimizle” bile nasıl kendi kendimizi hayata geç bırakmaktayız… İlk örneğimiz “ev sahibi” olmak. Aslında para ile ilişkili olarak bir mülk veya mal sahibi olabilmek diye düşünebiliriz. “Bu yaşıma kadar yaptığım birikim yetmedi, bu yaşıma geldim hala bir ev sahibi olabilecek kadar param olmadı, zaten bundan sonrası için yaşım da geçmiş oldu, ben ev sahibi olamayacağım…” Bu cümleyi okuduğunuzda ilk aklınıza gelen ne oldu? Ben yazarken ilk aklıma gelen “bu ne kadar doğru olabilir” sorusu… Yani bu cümleyi kuran kişinin aslında nasıl da “kendi kendini” hayata geç kaldığına inandırdığını görmekteyiz… Yaşımızın, kazanacağımız paraya veya edinebileceğimiz mülkler için bir sınır olduğu sadece bizlerin “inancıdır”…
Bu örneğe çok benzer temel bir diğer örnek ise özellikle yaş ve biyolojik saatimizi de düşündüğümüzde çocuk sahibi olmaktır. “Bu yaşıma kadar anne olamadım artık benden geçti, benim çocuk sahibi olabilmem mümkün değil, herkes çok daha genç yaşta anne oldu, benim için artık çok geç, denesem bile olmayacak, benim anne olmam sonuçta bu yaşımdan sonra mümkün değil…” Bu cümleyi okuduğunuzda ilk olarak ne düşündünüz? Ben yazarken şunu tekrar anladım, yaş sadece kendimizce bir inancımızdır. Kendi vücudumuzda yetiştirmiş olamasak bile, bu hayata anne ve baba eksikliği ile gelmiş binlerce çocuk var. Bizler gerçekten anne olmayı istediğimizde bir çocuğu evlat edinebiliriz, ona güzel bir yaşam verebiliriz, onun bu dünyadaki yolculuğunda yalnız kalmaması için elimizden geldiğince emek harcayabiliriz… Ve bu seçeneklerden bir tanesinin bile “yaş” ile ilgili bir sınırlaması yoktur…
Yine geç kalmak ve fiziksel güç ile ilişkili inançlarımızdan; “bu yaştan sonra” ben maraton mu koşacağım “yok canım, benden geçti artık” elli yaşımdan sonra mümkün değil… Bu yaştan sonra ben kilo mu vereceğim? Bu yaştan sonra daha iyi gözükeceğim ve vücuduma daha iyi bakacağım da ne olacak? Bu yaştan sonra yıllarca yıprandıktan sonra “dengeli” besleneceğim de ne olacak, o kadar yılın tahribatı geri mi gelecek… Benden geçti… Şimdi bu cümleleri inceleyelim istiyorum sizlerle. Hala yaşıyor muyuz? Eğer cevabımız evet ise her ne yaşta olursak olalım kendimize bakmak ve bedenimizi en iyi şekilde korumak ile sorumluyuz… Her ne yaşta olursak olalım, bedenimiz içerisinde yaşamaya, bedenimiz ile bir olmaya devam edeceğiz.
Bir ağaç düşünelim istiyorum sizlerle. Bir ağaç, yaşlandığında yıllandığında ben artık çok yaşlandım veya yıllandım daha fazla çiçek açmayacağım diye serzenişte bulunur mu? Bu yaşımdan sonra, artık ben “ağaç” olamayacağım diyebilir mi?
Kendisine verilmiş olan hediyelerin sadece yaşına, hayatta geçirdiği zamanına göre “biteceğini” düşünebilir mi? Yıllanmış bir çınar, “çınar” olmak özelliğinden sadece yaşı geç kaldığı zamanı geç olduğu hayattan yaş aldığı için vazgeçebilir mi? Sadece yeterince yıl aldı diye rüzgarın varlığına dokunmaktan, suyun akışını hissetmekten veya güneşin o muhteşem ışınlarıyla birleşmekten kendi kendisini yoksun bırakabilir mi?
Evet, o “yapmaz” fakat işte bizler bu yazımda verdiğim sadece birkaç örnekle bile kendi kendimizi bu “güzel” zamanlarımızdan, hayatımızda başarabileceklerimizden ve en önemlisi “hayal ettiklerimizden” mahrum bırakıveririz…
Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız hayata dair geç kalmak düşüncelerinize bir kez daha detaylı bakmanızı isterim. Hayatta neye geç kaldığınızı düşünmektesiniz? Bu inançlarınız gerçekten doğru mu? Bugün bu hayallerinize ulaşmanız için olasılık bulunmuyor mu? Peki ya doğru değilse? Ya gerçekten yapabileceğiniz çok şey var ise? Ya sandığınız kadar geç değilse? Ya bundan beş yıl sonra tüm bu hayallerinizin bu “geç kaldığınızı” düşündüğünüz her şeyin gerçek olabileceğini bilseydiniz ne düşünürdünüz?
Doğada hiçbir varlık bir diğer zaman geç kalmamaktadır, her şey olması gerektiği gibi muhteşem bir uyum halinde, muhteşem bir döngü ile devam edebilmektedir… Geç kalmak sadece “insan” olarak düşüncelerimizle “sınırlandırdığımız” bir kavramdır…
Bugün gelin biz tüm geç kalmak inançlarımızı sonlandıralım. Her şey için geç kalınmamış “zaman” var, bizler yeter ki isteyelim…
İlginizi çekebilir: Eski ilişkilere karşı yeni ilişkilerimiz: İlişkilerimizi kıyaslamak doğru mu?