Hayata dair gücümüz
Hayatımızda olup bitenlere dair yakınmak çok sık yaptığımız bir şeydir. Sık sık ‘‘Neden bu başıma geldi ki şimdi?’’, ‘‘Şansızlığa bak’’, ‘‘Hep de böyle oluyor zaten’’ şeklinde cümleler kurarız. Kişi bunu duruma dair hiçbir gücünün ya da kontrolünün olmadığını hissettiği için yapar. Oysa kişinin hayatındaki hoşnut olmadığı durumun değişmesine dair en fazla gücü olan yine kişinin kendisidir.
Kendiniz için bir şeyi değiştirmeye karar verdiğiniz an değişim süreci başlamış olur. ‘‘Ben hoşnut olmadığım bu durumu değiştirmek için ne yapıyorum?’’ sorusunu sormak duruma başka bir açıdan bakmanızı sağlar, duruma başka bir gözle bakmaya başladığınız an ne şekilde hareket edeceğinizi de belirlemiş olursunuz.
Kendimize İnanmanın Önemi
Bir durumun değişmesi sizin hareketlerinizin değişmesine bağlıdır. Sizin hareketleriniz değişmediği sürece durumun değişmesi mümkün değildir. Hareketlerin değişmesi de kendinize olan inancınıza ve özgüveninize bağlıdır. Bir olayı değiştirebileceğinize inanmazsanız değiştirmek için harekete geçecek motivasyonu da bulamazsınız. Olumsuz düşünce yapısı ve kendinize dair inancınızın olmaması davranışlarınızı doğrudan etkiler. Düşüncelerimizin, duygularımız ve davranışlarımız üzerindeki etkisi çok büyüktür. Bir konu ile ilgili olumsuz bir düşünce yapısına sahip isek var olan potansiyelimizi de kullanamayız.
Ne kadar donanımlı, yetenekli, becerikli olursak olalım ‘‘ben bunu yapamam ki’’, ‘‘istesem de başaramam’’ şeklinde bir düşünce yapısına sahip isek o potansiyeli kullanamayız. Doğru zamanda ve doğru şekilde kullanılmadığı sürece sahip olduğunuz potansiyel bilgi ve güç hiçbir işe yaramaz.
Duygularınızı şekillendirecek kararları siz alırsınız. Kızgın ya da sakin olmak, mutlu ya da mutsuz olmak, umutlu ya da çaresiz olmak verdiğiniz kararlara ve seçimlerinize bağlıdır. Olumlu ve işe yarar davranışlar ya da olumsuz davranışları tercih etmek tamamen sizin elinizdedir. İnsanlar kendi farkındalıklarıyla seçimler yapabilirler. Bu nedenle de davranışlarından sorumludurlar. Bunun farkında olmak, olumlu durum için ‘’bunu ben istedim, ben seçtim’’ diyerek sonucun tadını çıkartmanıza, olumsuz durum için ise ‘’bunu ben seçtim ama artık istemiyorum’’ diyerek durumu değiştirebilme gücünüzü hatırlamanızı sağlar.
Sahip Olduğumuz Değişim Gücü
Bazı insanlar, kendi durumlarının sorumlusu olarak hep koşulları ya da başka insanları suçlar. Kendi içinde bulunduğumuz durumun sorumlusu olarak koşulları ya da başkalarını sorumlu tutarsak yaşadığımız hiçbir şeyin kontrolünü elimizde hissetmeyiz. Şu durumda yaşanan olumsuzlukları değiştirebilme gücümüz olduğunu da yok saymış oluruz. Oysaki yaşadığımız her şeyi değiştirebilme gücüne sahibiz. Hayatımıza tercihlerimizle, seçimlerimizle ve aldığımız kararlarla biz yön veririz. Bunu kabul etmek yaşamamızın sorumluluğunu almamız demektir. Kendinden başkasını sorumlu tutmak kişinin duygusal olarak daha az yaralanmasını sağlar ve kişi kendini bu şekilde koruduğunu düşünür. Ancak bu kişiler hiçbir zaman ‘‘bunu ben seçtim, ben istedim, ben bunu istemediğim için yapmadım’’ deme özgürlüğüne sahip olamazlar. Sorumluluk almak zordur ve cesaret ister ama bireyselleşmek ve özgürleşmek için sahip olunması gereken en önemli özelliktir.
Korku ve kaygılarınızın hayatınızı etkilemesi kendinizle, çevrenizle ve geleceğinizle ilgili olumsuz düşüncelere sahip olduğunuzu gösterir. Daha tatmin edici ve istediğiniz gibi bir yaşama sahip olmak için bakış açınızı değiştirmeniz gerekir. Bakış açınızın değişmesi ile yaşamınız da değişmeye başlar.