X

Hayat senaryosunu yeniden yazma cesareti

“Bütün dünya bir sahnedir.” demiş Shakespeare. Öyleyse yaşadığımız hayat da, çocukluğumuzda elimize tutuşturulan bir senaryonun tezahürüdür.

Yaşam dönemlerimizde, üzerimize birer elbise gibi giydirilen “roller” söz konusudur. Fırlatılıp atılarak geldiğimiz bu dünyada, önce bir ‘’bebek’’ kimliği ile var oluyoruz. Sonra çocuk, öğrenci, abla, anne/baba, yaşlı gibi dönüşümlere uğruyor her bir etiketleme. “Kimlik” büyüleyici bir kavram halini alıyor çoğu zaman. Çünkü kimlik kavramı hem kendimizi nasıl gördüğümüz hem de diğerlerinin bizi nasıl gördüğüyle de ilgilidir aslında. Bugünlerde tercih edilen kimlikler giysi değiştirir gibi giyilebilen ve çıkarılabilen kimliklerdir.

Bazen bazılarımız için, yaşamındaki senaryoyu yazma konusundaki itici güç diğerlerinden gelen mesajlar, onların gözlerindeki yansımalar olabiliyor. Çünkü oynanan oyunlar, diğerlerinin beklentilerini karşılarsa onay görmeye başlıyorlar. Örneğin; böyle birinin yakın çevresi için en önemli değer statü sahibi olmak ise kişi kendini buna adamaya başlıyor. Ya da sadece statü, güç, unvan, para sahibi kişilere saygı göstermeyi öğreniyor. Bu tutumu, yaşadığı çevreyle uyumlanmasını ve kabul görmesini kolaylaştırıyor.

Kendini bununla var eden insan, yaşamını bir maske takarak sürdürmeyi alışkanlık haline getiriyor. Onay Bağımlılığı tam olarak burada devreye giriyor. Diğerlerinden ilgi, beğeni, görmek uğruna gerçeklikten ziyade sahnedeki gösteriye daha fazla değer vererek, kimlikleri arasında kaybolmaya başlaması kaçınılmaz oluyor. Bunu tıpkı fotoğrafla gerçeği birbirine karıştırmaya benzetiyorum.

Başkalarının gözünde nasıl karşılık bulduğunun izini sürmek, insanı kendinden uzaklaştırır. Üstelik bu tavır, insana otantikliğini kaybettirir.

Peki sen yaşamını, olmayı düşlediğin bir kimlik uğruna mı harcıyorsun yoksa kendini olduğun gibi mi benimsiyorsun? 

Bugün kalemi eline alıp yeniden yazma şansın olan senaryonun sonuna geldiğinde asıl soru “Niçin diğerleri gibi olmadın?” mı olacak,  yoksa “Niçin kendin gibi olmadın?” mı…

Senin de çoğu zaman ne olduğuna değil, nasıl göründüğüne kıymet verdiğin oluyor mu?

Senin en çok oynadığın roller ne bu hayatta?

Hepimizin bir hayat senaryosu olduğu ve burada bazı rollere sahip olduğu çarpıcı bir gerçek. Çevremizden aldığımız yıkıcı, negatif, benliğimizi değersizleştiren mesajlar bizi yanlış yönlendirebilir. Senaryomuza eklediğimiz bu verimsiz mesajlar gerçek gücümüzü görmemizi engeller. Olmak istediğimiz ile olduğumuzu sandığımız benliğimiz arasında psikolojik mesafelere yol açar. Senaryoyu bir de başka bir açıdan ele alacağım bir hikayeden söz edeceğim:

Uçmak İstemeyen Kartal Hikayesi

Bir zamanlar adamın biri ormanda yürürken, genç bir kartal görür. Kartalı oradan alır ve eve götürerek çiftliğin avlusuna bırakıverir. Kartal bu çiftlikte tavuklarla yaşamaya başlar. Tavuk yemi yer, tavuk gibi davranmayı öğrenir. Bir gün, oradan geçen biri, çiftliğin sahibine bütün kuşların adeta kralı olan kartalın bu halini sorar.

“Ona tavuk yemi verip tavuk gibi eğittiğim için uçmayı öğrenemedi, tavuk gibi davranmaya başladığı için de artık onu kartal gibi görmüyoruz.” der. Onun özünde bir kartal olduğuna, kartal yüreği taşıdığına inanan hayvansever ise yine de uçmayı öğrenebileceğine inanır.

Bunun üzerine kartalı kollarına alır ve şöyle der; “Sen gökyüzüne aitsin, yerlere değil. Kanatlarını aç ve uç!” Kartal şaşkın şakın etrafına bakar, çünkü henüz kim olduğunu bilmiyordur. İlerleyen günlerde kartalı evin çatısına yerleştirir ve onu uçmaya zorlar. “Sen bir kartalsın, kanatlarını aç ve uç!” Fakat kartal gerçek kişiliğini o kadar bilmiyordur ki tavukların yanına geri döner. Ertesi gün hayvansever yola koyulur ve kartalı alır bir dağın tepesine çıkar. Kartalı havaya kaldırır ve “Sen bir kartalsın yeryüzüne olduğu kadar gökyüzüne de aitsin. Aç kanatlarını artık ve uç.” der. Kartal yine uçmaz. Bunun üzerine hayvansever onu güneşe doğru kaldırır ve yavaşça kanatlarını açar. Kartal sonunda bir zafer sesinin yankılanmasıyla gökyüzünde süzülmeye başlar.

Belki kendi gerçekliğini geç de olsa bulan kartalımız, tavukları hala özlüyordur içten içe. Belki ara sıra çiftliğe konuk olarak ziyarete gidiyordur. Ancak bilindiği üzere kartal hiçbir zaman tavuk gibi yaşam sürmek üzere evcilleştirilmemiş ve geriye dönmemiştir.

İşte bu kartal gibi kendimizi olduğumuzdan farklı düşünmeyi, görmeyi içselleştirmiş olsak da potansiyelimiz her zaman içimizde keşfedilmeyi bekliyor olacaktır. Şartlanmış zihinlerimizi giydirilmiş kimliklerden soyutladığımızda ise o pırıl pırıl parlayan gerçeği karşımızda buluvereceğimize inanıyorum. Bu hepimizin özde sadece insan olduğumuz gerçeği ile ilgilidir. İnsanı, insana yaklaştıran sıcacık, gülümseyen ve güven veren bir gerçek.

Yaşam senaryonu değiştirmek parmak ucu kadar yakınında. Senaryoyu baştan yazmaya cesaretin var mı? Yoksa sadece ortam, oyuncular ve giysiler mi değiştirdiğini sandığın?

İlginizi çekebilir: Gerçeğin gölgelenmesi: Gaslighting ve etkileri

Hazal Aslan: Hazal Aslan, İstanbul Bilim Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünden 2017 yılında mezun olmuştur. Akabinde uzun dönem yurt dışında bulunarak dil eğitimini tamamlamıştır. Türkiye'ye geri dönmesinin ardından çeşitli özel kurumlarda psikolog olarak görev yapmıştır. 2020 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programına kabul edilmiştir. Yüksek Lisans eğitimi esnasında almış olduğu psikoterapi eğitimleri doğrultusunda süpervizyon eşliğinde danışan görmüştür. ''Doğuma Psikanalitik Bakış'' Projesi ile mezun olmuş ve uzmanlığını tamamlamıştır. Gönülden bağlı olduğu Saadet Öğretmen Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Derneği ile pek çok eğitim kurumunda seminerlerde konuşmacı olarak yer almıştır. UCİM ( Uluslararası Çocuk İhmal ve İstismarı Önleme Derneği ) Eğitim Koordinatörü olarak görev almaktadır. Temel olarak eğitimini alarak yararlandığı yaklaşımlar; Şema Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Deneyimsel Oyun Terapisi, Pozitif Psikolojidir. Pek çok farklı modelin eğitim ve süpervizyon sürecinden geçmiştir, eğitim serüveni devam etmektedir. ‘’Her insanın anavatanı çocukluğudur. İns’an, çocukluğunda yaşadığı anları unutsa bile o anların yarattığı hisleri her daim hatırlar. ‘’ ilkesi ile mesleki çalışmalarına özel bir klinikte devam eden Psikolog Hazal Aslan; çocuk, genç yetişkin, yetişkinlerle yüz yüze ve online seans kabulünü gerçekleştirmektedir. Yaşamdan ilham alarak, ins’anın var oluş haline dair fikirlerini yazdığı, Instagram hesabı: psikologhazalaslan

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale