X

Hayat seçimlerden mi ibaret: Gerçeklik Terapisi nedir? 

  • Eğer olmak istediğiniz kişi olabilseydiniz, nasıl biri olmak isterdiniz?
  • Ailenizin ve sizin istekleriniz uyuşsaydı aileniz nasıl olurdu?
  • İstediğiniz gibi yaşasaydınız ne yapıyor olurdunuz?
  • Yaşamdan elde etmek istediğiniz ama elde edemediğiniz şey ne?
  • Yapmak istediğiniz şeyleri engelleyen ne?
  • Peki, gerçekten hayatınızı değiştirmek ister miydiniz?

Odak noktası yukarıdaki sorular olan gerçeklik terapisi, hayatındaki sorunlarla baş etmekte zorlanan kişilerin temelde benzer bir probleme sahip olduğuna dikkat çeker: Yaşamınızdaki önemli insanlarla doyurucu ve başarılı bir ilişki kuramama ya da diğerleriyle yakınlaşıp onlara bağlanamama sorunu. Buna göre insanlara ne kadar çok bağlanırsanız mutluluğu tatma şansınız da o kadar artar.

Gerçeklik terapisine göre üstesinden gelemediğiniz bir zorluk yaşadığınızda problemin aslında kendi davranış şeklinizden kaynaklandığını fark edemezsiniz. O anda bildiğiniz tek şey, büyük bir acı çektiğiniz ve mutsuz olduğunuzdur. Aslında bu davranışların sebebi doyurucu olmayan ilişkilerden kaynaklanan bu gerilimle başa çıkmaya çalışmaktır. Gerçeklik terapisinin temel amacı hayatınızda gereksinim duyduğunuz insanlarla ilişkileriniz konusunda sizi daha etkili seçimler yapmaya teşvik etmektir. Seçim kuramı, ilişkileri geliştirmek için nasıl davranışlar seçilmesi gerektiğini açıkladığı için, seçim kuramını anlamak gerçeklik terapisinin önemli bir kısmını oluşturur.

Seçim kuramı, bizlerin dış dünya tarafından yönlendirilmeyi bekleyen boş kutular olarak doğmadığını vurgular. Bizler daha çok, hayatımız boyunca bizi yönlendiren ve genetik kodlarımıza işlenmiş beş ihtiyaç olan hayatta kalma, sevgi ve ait olma, güç, özgürlük ve eğlence gereksinimleri ile doğarız. Seçim kuramı insanların sosyal varlıklar olmaları nedeniyle sevgi alışverişinin karşılıklı olması fikri üzerine kurulmuştur.

Gerçeklik terapisinin kurucusu William Glasser, sevme ve ait olma duygusunun en temel gereksinimimiz olduğunu, çünkü diğer gereksinimleri karşılayabilmek için insanlara ihtiyacımız olduğunu söyler. Sevgi aynı zamanda karşılanması en zor ihtiyaçtır çünkü bunun için karşımızda buna karşılık verebilecek bir insan olmalıdır.

Bedeninizin kontrolü beyninizdedir. Bunun için beyniniz yukarıda saydığımız ihtiyaçları karşılamaya yönelik çabalarınızın ne kadar başarılı olduğu konusunda size duygular aracılığı ile sürekli mesaj gönderir. Kendinizi iyi hissetmiyorsanız, bu beş ihtiyaçtan biri karşılanmıyor demektir. Aslında ihtiyaçlarınızın farkında olmayabilirsiniz, fakat kendinizi daha iyi hissetmek için bir şeyler yapmanız gerektiğini bilirsiniz. Yaşadığınız acı, kendinizi nasıl daha iyi hissedebileceğinizi düşünmeye zorlar. Gerçeklik terapisi size seçim kuramını öğreterek hangi gereksinimlerinizin karşılanmadığını belirlemenize ve bu eksikliği gidermenize yardımcı olur.

Gerçeklik terapisi ve seçim kuramı davranışlarınızı nasıl açıklar?

Seçim kuramı, doğumdan ölüme kadar yaptığınız her şeyin bir davranıştan ibaret olduğunu ve bunların içsel motivasyonla yaptığınız seçimlere dayandığını ifade eder. Bunu da toplam davranış (total behavior) denilen, hareket etme, düşünme, hissetme ve fizyoloji olmak üzere 4 temel bileşenden oluşan bir kavramla açıklar. Bütün toplam davranışların amacı ihtiyaçlarınıza ulaşmaktır. Normal dışı denilen davranışlar ise her zaman bir tutarsızlıktan kaynaklanır. Gerçeklik terapisine göre davranışlarınız büyük ölçüde içten gelir ve aslında kaderinizi kendiniz belirlersiniz.

Kaygı, depresyon, baş ağrısı ya da öfke gibi acı veren birtakım semptomlar geliştirerek mutsuz olmayı seçiyorsanız, bu davranışlar her ne kadar işlevsel görünmese de, o zaman diliminde yapabileceğinizin en iyisi olup sizi istediğiniz şeye ulaştırdığı için seçmişsinizdir. Bu noktada seçim kuramı -haklı olarak- sizde öfke uyandırabilir. Öyle ya, siz böyle acı içindeyken bunun sebebinin kendi seçimleriniz olduğunun söylenmesi hiç adil değil. Ancak gerçeklik terapisi bu noktada çektiğiniz acıyı doğrudan seçmediğinizi açıklar. Acı çekmek zaten toplam davranışınızın tercih edilmeyen kısmıdır. Buradaki davranışınız hiç işlevsel görünmese de ihtiyaçları karşılamaya yönelik o anki en iyi çabadır.

Gerçeklik terapisi, sorunların kaynağı olan “tatminkar olmayan ilişkiler ya da ilişki eksikliği üzerinde” yoğunlaşır. Örneğin bir iş sahibi olamamak, okulda veya iş dünyasında başarılı olamamak ya da anlamlı bir ilişkiye sahip olamamak gibi sorunlar gerçeklik terapisinin temel konularıdır. Diğer insanların size nasıl acı verdiğini ifade ettiğinizde, gerçeklik terapisi hatanın kaynağını bulma çabasına girmez. İlişkilerinizde kontrol edebileceğiniz şeyler üzerinde yoğunlaşır.

Seçim kuramına göre bireyin kontrol edebileceği tek kişi kendisidir. Bu da kulağa hiç adil gelmeyebilir, bu noktada gerçeklik terapisi şöyle cevap verir: “Hayatın adil olduğuna dair bir teminat yoktur. Tek teminat, tanıdığın ve değiştirebileceğin yegane kişinin kendin olduğudur. Şikayet etmek kısa bir süre iyi gelebilir fakat uzun vadede tamamen işe yaramaz bir davranıştır.” Seçimler konusunda desteğe ihtiyacınız varsa psikolojik danışmanlık almak için bana ayselkeskin2004@yahoo.com vasıtasıyla ulaşabilirsiniz.

Sevgiyle kalın.

Yazı hazırlanırken California State University Psikolojik Danışma ve Aile Hizmetleri Bölümü emekli öğretim görevlisi ve Amerikan Psikolojik Danışma Derneği üyesi Prof. Gerald Corey’in fikirlerinden yararlanılmıştır.

İlginizi çekebilir: Hayatının hikayesini sen yazarsın: Naratif (Öyküsel) Terapi

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale