Oldukça kafa karıştıran bir dönemi ele alacağız bugün sizinle; “midlife / orta yaş”. Orta yaş dediğimiz dönemi iyi yönetirseniz aslında bir duraklama anıdır. Hayatınızı gözden geçirme dönemidir, hayat pusulanızı tekrar elinize alıp bakmak ve doğru yönü bulmaktır. Belki bir ara vermek, nefes almak, yaralarınız varsa iyileştirmek, aç susuzsanız açlığınızı susuzluğunu gidermektir.
Orta yaş / midlife nedir?
Bir gün mutlaka girecek miyim, kaçırmış olabilir miyim? Eskilerde vardı, belki bizlerde artık yok mudur? Çünkü biz eğitimliyiz, maddi olarak kendimizi kurtarmayı da biliyoruz, şimdi 1965 – 75 doğumlulara bakınca, kariyer sahibi insanlar, hatta tepelerdeler, oldukça fit görünüyorlar değil mi?
Yıllarca “orta yaş / midlife” bir rivayet gibi ortada kaldı, ya da sadece Teoman’lar, Cem Yılmaz’lar yaşarmış gibi magazinlerde gösterildi ama artık yüzlerce araştırma var. Bu “orta yaş / midlife” denilen şey ciddi tanımlanmış bir dönem. Birazdan daha iyi anlayacaksınız.
Midlife, “orta yaş”ı kendine has bir dönem olarak kabul edilmesi ve tanımlanması uzun sürdü ama artık yüzlerce araştırma var. Teşhisi yok, tıbbi değeri yok, uzman görüşleri çok farklı, standart bir ölçek ya da değerlendirme sistemi yok, ama belirtileri var. Ve bu belirtiler birden kırmızı Ferrari almaktan öte…
Orta yaş bir “kriz” ya da bir “hastalık” değil.
Peki, ne?
Orta yaş kaçınılmaz bir dönem. Genelde 35 – 45 arası başlar ve 2 – 5 yıl arası sürebilir. Her birimizi farklılıklarıyla birlikte üç boyutta etkiler:
- Fizyolojik değişimler,
- Duygusal çalkantılar,
- Zihinsel sorgulamalar.
“Orta yaş”a hızlı bir giriş yaptık ve tanımlamaya çalıştık.
Şimdi biraz detaylara inelim. Orta yaş genelde çok sinsice, fiziksel değişimlerle başlar… bir süre görmemezlikten geliriz ya da inkar ederiz ama sonra öyle bir hal alır ki görmemek mümkün olmaz. “Aaaa bu göbek ne zaman çıktı, bu kadar çok beyaz saçım var mıydı” derken uzun bir liste oluşur! Orta yaşta kocaman bir fizyoloji sayfası var çünkü hormonlarımız değişiyor. Bunlardan bazılarına göz atalım.
Orta yaşta hangi fizyolojik değişimleri yaşarız?
- Saçlar beyazlaşır,
- Yağlanma başlar,
- Kas oranı azalır,
- Gözler bozulur,
- İşitme değişir,
- Diş sorunları başlar,
- Unutkanlık başlar,
- Daha hızlı yorulma,
- Kırışıklar görünmeye başlar,
- Cortex küçülür,
- Testosteron ve östrojen azalır.
Böyle alt alta okuyunca çok hoş bir tablo değil ama ne olur korkmayın bunlar hemen ve aynı anda olmuyor.
Uzun süre fark edilemeyecek kadar yavaş değişiyor, her birimizde farklı bir sıralamada ve şiddette olabiliyor. Biraz da son 30 – 40 yıldır vücudunuza nasıl davrandıysanız onun sonucu olarak da fark gösteriyor. Yani biraz genetik faktörü var tabi ama biraz da ne ektiysek onu biçebiliyoruz. Hayatımda hep sağlıklı beslenme ve spor bir şekilde vardıysa ya da varsa, yağlanma ya da kas kaybı gibi bir derdim pek de olmuyor tabi, diş bakımıma hep özen gösterip ağız mukozama uygun beslendiysem tabi ki diş sorunları yaşama riskim çok düşüyor gibi… Ama öyle ya da böyle bunlar insan vücudunun “yaşlanma” belirtileri ve bir şekilde oluyor.
Dolaysıyla, “bunlardan nasıl kaçarım” diye bir seçeneğimiz yok! O yüzden hemen en geç şu andan itibaren kendinize iyi bakmak zorundasınız. Artık “yapsam da olur yapmasam da” dönemlerini geçtik… Hayatınızın geri kalanında daha sağlıklı ve daha mutlu olmak istiyorsanız hayatınızda bazı değişiklikler yapmak zorundasınız.
Şimdi bu fizyolojik değişimler listesini okuyup da depresyona girmenizi istemem! Ama yapabilecekleriniz konusunda motive olmanızı çok isterim. Şöyle başlayabilirsiniz:
- Önce yukarıdaki listeyi elinize alarak kendinizi iyice inceleyin! İnkar aşamasını geçmek ve kabul etmek için en uygunu bu.
- Vücudunuzu bugüne kadar hangi konularda yorduğunuzu ve ihmal ettiğinizi düşünün lütfen. (sigara içiyorum, fazla kilolarım var, yıllardır spor yapmıyorum, diş temizliği yaptıralı iki yılı geçti gibi)
- Az önce fark ettiklerinizin hayat planlarınızın içerisinde yer alması yetmez. Öncelikler arasına girmeleri zorunlu.
Yaşlanma belirtileriyle en kısa zamanda barışmanız ve harekete geçmeniz dileğiyle.. Kendinize çooook iyi bakın!
Bu dönem ilginizi çekiyorsa diğer yazılarımı da okuyun lütfen:
Hayatın tadını çıkarmanın en güzel yolu: Savoring