X

Hayat paylaştıkça çoğalıyor: Koronavirüs günlerinde birlik ve beraberliği hatırlamak

Bir süredir insanlığın başına gelen en kötü felaket diyebiliriz sanırım onun için, Covid-19…

Birkaç aydır tüm dünyayı etkileyen bu virüs ne yazık ki binlerce insanın hayatını kaybetmesine yol açtı. Peki ya geride kalanları hiç düşündünüz mü? Evet binlerce insan bu salgın yüzünden hayatını kaybetti ama hayatta olduğu halde hayatı darmadağın olmuş olanlar?

Mesela sevdiklerini kaybeden insanların yaşadığı acı, ya da bu süreçte kepenk indiren birçok bar, kafe, restoran veya küçük işletmeye ne demeli? Binlerce insan işlerinden oldu sırf Covid-19 dünyamızı ziyaret etti diye.

Bu süreçte belki de en büyük teşekkürü hak eden doktorların yaşadıkları ise apayrı bir olay. Evlatlarını günlerdir göremeyen doktorların özlemi mesela… Yalnızca doktorlar değil elbet, hastane personelleri, eczacılar, belediye çalışanları, temizlik görevlileri, market çalışanları, kargo firmaları ve kim bilir daha aklıma gelmeyen kaç sektör çile çekiyor. Birçoğumuz evlerimizde otururken bizler için sokaklarda hiç durmadan çalışan milyonlarca insan ve onların yaşadıkları…

Bu süreçte kaçının psikolojisi alt üst olmuştur düşünebiliyor musunuz? İşe gittiği halde evine, çocuğunun, anne ve babasının yanına gelen, ailesi ile aynı evde kalan insanların yaşadıklarını tahmin bile edemiyorum.

E tamam da bunun suçlusu kim? Kime atmalıyız bu suçu? Her zaman bir suçlu olması gerekiyor gibi yine buluruz birilerini değil mi? Belki bu süreçte yeteri kadar dikkat etmeyen insanlara, belki de yeterli önlemleri alamayan veya vaktinden oldukça geç önlem alan hükümetleri suçlayabiliriz mesela, illa bir suçlu istiyorsak. Ama bu yazımda suçlu bulmak değil benim istediğim.

Belki söyleyeceklerim biraz ‘Polyannacılık’ gibi de gelebilir bir çoğunuza. Yine de güzel yanlarını düşünmeden edemiyorum bu virüsün.

Güzel tarafı ne olabilir bunun diye bana sinirlenenlere hak verdiğimi söylemek isterim öncelikle. Haklısınız da, çünkü bunca insanı maddi/manevi sarsan bir sürecin güzel bir tarafı yokmuş gibi düşünüyor insan ilk başta. Ama ben yine de söylemeden geçemeyeceğim, dünyanın o kadar da kötü bir yer olmadığını gördüm korona günlerinde. Onu kötü yapan biz insanlarmışız meğer ve güzelleştirmek yine bizim elimizde. Birlik olarak dünyayı daha yaşanabilir bir yere dönüştürmemiz kaçınılmaz bir gerçek. Nasıl mı?

Şöyle ki; korona dünyaya yayıldıktan sonra kaç aç insan doydu bir düşünün. Küçük/büyük fark etmeksizin kaç firma bağışlar yardımlar yaptı ihtiyacı olanlara? Hatta yalnızca firmalar mı? Yüzlerce binlerce insan da elbet teşekkürü hak ediyor bu süreçte yaptıkları desteklerle. Çok klasik olacak ama ‘Hayat paylaştıkça çoğalır’ sözü bir kez daha doğruluğunu kanıtladı her birimize.

Bana sorarsanız onca acının yanında bu virüs bir kısmımıza insanlığını yeniden hatırlattı. Bu dünyada huzurla yaşamak istiyorsak bunu ancak birlikte yapabileceğimizi gördük yeniden.

Korona günleri elbet bitecek. Kim bilir daha kaç can alacak bu dünyadan, kaç kişiyi hayatından edecek bunu ne yazık ki bilemiyoruz. Tek bildiğimiz şey bunun bir süre daha devam edeceği ve daha çok canlar yakacağı. Yalnızca korona da değil, kim bilir hepimizin hayatında daha ne çok acı olacak, dünyayı kaç amansız hatta zamansız felaket vuracak bilemeyiz.

Hatırlamamız gereken şey yalnızca felaketler gerçekleştiğinde değil, en güzel günde de, hiç tereddütsüz, her zaman, elimizden geldiğince, ne kadar olduğu önemli olmadan, ihtiyaçlı insanları hatırlamak ve onların kalplerine dokunmak olacaktır. Yalnız seninle başlayacak olan bu akımın bir gün tüm çevrene yayılacağını görmek seni mutlu etmez miydi? Belki de domino etkisi gibi tüm dünyaya yayılır, kim bilir…

Sağlıklı, huzurlu günler geçirmeniz dileğiyle….

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale