Hayat bize ne yaşatırsa yaşatsın içindeki dengeyi gördüğümüzde çok daha farklı gözlüklerle bakmaya başlıyoruz yaşama. Hayatta her şey zıttıyla var. Ölüm olmasa yaşamın, doğumun değeri bilinmez, yokluk olmasa zenginliğin değeri, hastalık olmasa sağlığın kıymeti bilinmezdi. Bu yüzden var varolanlar… Hayatta her varoluşun bir anlamı var. Hayatı sahip olmak amaçlı yaşayanlar bu anlamdan uzaklar. Hayatın tadı bu anlamları hissederek yaşamakta. Anda olarak varolan her şeyin potansiyelini kavramakta.
Gökyüzünün maviliğinden tut, dağın yeşiline, toprağın kokusuna, tüm duyu organlarınızla doğayı içinize çekerek yaşamak, hayatın tüm pozitifliğini de içselleştirmek demek aslında. Bu içsel hal zamanla alışkanlığa dönüşür. Sürekli şikayet ve sitem eden birini düşünün. Nasıl ki o bu duruma bilincini nasıl alıştırmışsa, pozitif kaslarınızı güçlendirerek kendinizi evrenin tüm pozitifliğine alıştırmak da zamanla muhtemel ve aşılası bir durum. Sadece sabır ve bilinçli farkındalık, özsaygınızdaki gerçekçi algınız kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak. Sabredin. İzin verin. Hayat kimseye sizi üzme hakkını tanıyacağınız kadar uzun değil. Kendine değer ver, sev ve kendi değerine sarıl.
Sahi sizden daha değerli ne olabilir ki sizin kendi yaşam yolculuğunuzda?
Sevgilerimle…
İlginizi çekebilir: Zor durumlara nasıl dayanabiliriz: Tekamül etmenin içinde gizlediği güç